Ehl-i sünnet-Şîa ayrışmasını belirleyen siyasî ve dinî unsurlar (VII.-XII. yüzyıllar)
- Global styles
- Apa
- Bibtex
- Chicago Fullnote
- Help
Abstract
İlk dönem İslam toplumunda mevcut olan Ümevî-Hâşimî kabileleri arasındaki siyasî mücadelelerin sonraki süreçlerde, toplumu Ehl-i sünnet ve Şîa olarak iki siyasî-dinî mezhebe böldüğü bilinen bir husustur. Çalışmamızda Ehl-i sünnet ve Şîa mezheplerinin itikadî unsurlarının incelenmesinin ardından, bu ekollerin siyasî gelenekte kim tarafından ve nasıl kullanıldığı üzerinde durulmuştur.Hem Ehl-i sünnet hem de Şîa toplulukları tarafından, Hulefâ-yı Râşidîn Hz. Ebu Bekir, Hz. Ömer, Hz. Osman ve Hz. Ali'nin halifelikleriyle ilgili birçok iddia dile getirilmiştir. Özellikle Hz. Osman döneminde Ümevî-Hâşimî mücadelesi ciddi şekilde artmıştır. Emevilerin iktidarı döneminde, Alioğullarının onlara karşı isyanları ve söz konusu iki ekolün ayrışmasında bu isyanların ne düzeyde etkili olduğu anlatılmıştır. Abbâsoğullarının hareketi neticesinde iktidarı Emevilerden almışlardır. Ancak hareketin başarıya ulaşmasından sonra Abbâsoğulları iktidarı Alioğulları ile paylaşmamıştır. Hilâfetin kendi hakkı olduğunu düşünen Alioğulları ise iktidar mücadelesine girişmişlerdir. Bu nedenle, IX. yüzyıldan itibaren İslam yurdunda Şiî devletler ortaya çıkmaya başlamıştır. Tarihte İdrîsîler, Taberistan ve Yemen Zeydîleri, Fâtımîler ve Büveyhîler adlarıyla anılan bu devletlerin Abbâsî hilâfetiyle olan ilişkileri de tez konumuz kapsamında incelenmiştir.İslam devletinin kısa sürede büyük bir güce dönüşmesinin ardından farklı birçok etnik ve dini toplulukların İslam dairesine girmesiyle, bu yerli unsurlarla hâkim unsur Araplar arasında iktidar mücadeleleri baş göstermiştir. Arap elitlerin bu mücadelede, Arap dışı unsurları safdışı bırakmak adına kullandıkları `İmamlar Kureyş'tendir` iddiasının siyaset alanındaki üretimine ve kullanımına öncülük ettikleri üzerinde durulmuş ve bunların sonuçları sorgulanmıştır. Son olarak Mecûsî, Hristiyan ve Yahudi aristokratların hangi noktalarda Şîa'yı etkilediği tartışılarak, Ehl-i sünnet ve Şiî teolog ve siyasetçilerinin birbirlerini dışlayan birer `islâmi` paradigmayı nasıl ürettikleri hususunda değerlendirmeler yapılmıştır. Anahtar Kelimeler: Ehl-i sünnet, Şîa, Hulefâ-yı Râşidîn, Emeviler, Abbâsîler, Siyasî-Dinî Ayrışma. It is a well-known fact that the political struggles between the Umayyad-Hashemite tribes that existed in the early Islamic period have divided the society in the further periods into two political-religious sects as Ahl al-Sunnah and Shia. In our study, after the examining the practical elements of Ahl al-Sunnah and Shia sects; it was dwelled on how and by whom these schools have been used in the political tradition. There are many claims that have been voiced by both by Ahl al-Sunnah and Shia communities about caliphates of Hulafa-i Rasidin, Hazrat Abu Bakr, Hazrat Omar, Hazrat Usman and Hazrat Ali. Especially during Hazrat Usman's reign, the Umayyad-Hashemite rivalry heightened considerably. Thereby, in this study, it was explained how the Alids revolt against the reign of Umayyads and to what extent this revolt was influential in disintegration of the said two schools. As a result of their movement, Abbasids had seized the power from the Umayyads. However, the Abbasids did not share the power with the Alids after the movement had succeeded. Consequently, the Alids, who think that the caliphate was their right entered in a struggle for power. Therefore, as from the 9th century, Shia states began to emerge. The relationships of these states, which had been named in the history as Idrisids, Tabaristan and Yemen Zaydis, Fatimids and Buyids, with the Abbasid caliphate were also examined within the scope of our study. After many different ethnic and religious groups entered into the Islamic circle due to the rapid growth of the Islamic state, struggles for power emerged between the indigenous elements and Arabs, the ruling element. Particular emphasis was given to how the Arabic elites pioneered the fabrication and usage in the political field of the claim of `The imams are from Quraysh` and used it in this struggle to eliminate the non-Arabic elements and the consequences were questioned. Finally, it was discussed that on which points Majus, Christian and Jewish aristocrats influenced Shia and evaluated how Ahl al-Sunnah and Shia theologians and politicians produced an `Islamic` paradigm that exclude each other.Keywords: Ahl al-Sunnah, Shia, Hulafa-i Rasidin, Umayyads, Abbasids, Political-Religious Disintegration.
Collections