dc.description.abstract | Aynı seçkin ve zengin tabaka kadını, siyasî nüfuzu yanında gönüllü olarak orduya veya isyan (hurûc) hareketlerine katılmış, ilim ve sanatta öncülük etmiş ve erkeklerden geri kalmamış, özel mülkiyet hakkını sonuna kadar kullanarak servet edinmiş ve servetini istediği gibi kullanmış, sosyal tabakalarda iyi ve itibarlı bir yerde olmuş ve böylece siyâsî-sosyal hayatta geri plana henüz düşmemişti. Ancak, zenginlik ve lüks hayatın etkisiyle yönetici ve tüccar çevrelerinde bir `câriye ve gulâm edinme` furyası başgöstermiş ve bu olay, erkeklerin kalbinde kendi kadınlarına karşı beslenen müsbet duyguları zayıflatmıştır. Bu durumda, kocasının eski ilgi ve sevgisini tekrar kazanma derdine düşen kadın, kocasına güzel cariyeler hediye etmek gibi yolları deneyerek onun nezdindeki değerini korumaya çalışmıştır. Bunun tabiî sonucu olarak oluşmaya başlayan ailevî hayattaki güvensizlik ortamı, daha sonra hür kadmm dört duvar araşma hapsedilerek sosyal hayattaki hak ve sorumluluklarından uzaklaştırılması yönünde görülen değişimin hızlanmasına sebebiyet vermiştir. Abbasîler'de erkekler yanında kadınların da kültürel, ilmî ve medenî ilerlemede rolleri ve katkıları olmuştur. Ayrıca, umumi kültür seviyesinin de düşük olmadığı bilinmektedir. Özellikle edebiyat, şiir ve güzel sanatlar alanlarında hür kadınlara nisbetle cariyelerin büyük üstünlük ve aktivitelermin varlığı gözlenmektedir. Sosyal hayatta kadmm hürriyetini kısıtlamaya götürücü özellikte bazı olumsuzluklar da görülmüştür. Meselâ, kadmm evden dışarıya çıkması caddelerde onun sürekli tacize mâruz kalmasına sebebiyet vermiştir. Çok evlilik yaygın ve normal bir olay olmasına rağmen, yine de bunu kabullenmeyen kadınların olduğu bilinmektedir. Boşanma konusunda erkeklerde büyük bir serbestlik ve rahatlığın hâkim olduğu anlaşılmaktadır. Dayak ile alâkalı olarak, sadece cariyelerin dayak yediği olaylara rastlanılmıştır. Hür kadınların bu konudaki halleri ise, -her konuda olduğu gibi- edebî ve târihî kaynaklarda pek görülmemektedir. Abbasîler'de devlet gelirleri ve zenginliğinden, nerdeyse tamamen seçkin zümre ile çevresindeki şâirler, askerler, vb. onlara payanda teşkil eden kesimler yararlanarak debdebeli bir lüks hayat yaşamışlar, büyük halk kitleleri ise bu zenginlikten hemen hiç nasiplenememişlerdir. Araştırmacılar Abbasî medeniyetinin göstergelerini daha çok, `açıktan işlenen günahlar`, `hayâsızlık`, `ihtişam/lüks, debdebe`, `aşın bolluk`, `müreffeh hayat`, `faydasız oyun-eğlence hayatı`, `heder edilen servet`, `içki-işret ve şarkı meclisleri`, `gulâmlar ve cariyelerle cinsel yaşantı` gibi başlıklarda toplamışlardır. Bu durum, toplumda daha önce benzeri görülmemiş bir ahlâkî çözülmeyi beraberinde getirmiştir. Saray çevreleri, her şeyde olduğu gibi giyim kuşam konusunda da Sâsânî/İran etkisinde kalmış ve İran kıyafeti Abbasî sarayı ve kadınlarının resmi kıyafeti olmuştur. Sonuç olarak, ilk dönem Abbasi kadınlarının yaşanan önemli siyasî, sosyal, kültürel ve ahlâkî değişimden büyük ölçüde etkilendikleri ve bu etkilenmenin zamanla topluma hakim olduğunu söylemek mümkündür. *'vii' *Aynı seçkin ve zengin tabaka kadını, siyasî nüfuzu yanında gönüllü olarak orduya veya isyan (hurûc) hareketlerine katılmış, ilim ve sanatta öncülük etmiş ve erkeklerden geri kalmamış, özel mülkiyet hakkını sonuna kadar kullanarak servet edinmiş ve servetini istediği gibi kullanmış, sosyal tabakalarda iyi ve itibarlı bir yerde olmuş ve böylece siyâsî-sosyal hayatta geri plana henüz düşmemişti. Ancak, zenginlik ve lüks hayatın etkisiyle yönetici ve tüccar çevrelerinde bir `câriye ve gulâm edinme` furyası başgöstermiş ve bu olay, erkeklerin kalbinde kendi kadınlarına karşı beslenen müsbet duyguları zayıflatmıştır. Bu durumda, kocasının eski ilgi ve sevgisini tekrar kazanma derdine düşen kadın, kocasına güzel cariyeler hediye etmek gibi yolları deneyerek onun nezdindeki değerini korumaya çalışmıştır. Bunun tabiî sonucu olarak oluşmaya başlayan ailevî hayattaki güvensizlik ortamı, daha sonra hür kadmm dört duvar araşma hapsedilerek sosyal hayattaki hak ve sorumluluklarından uzaklaştırılması yönünde görülen değişimin hızlanmasına sebebiyet vermiştir. Abbasîler'de erkekler yanında kadınların da kültürel, ilmî ve medenî ilerlemede rolleri ve katkıları olmuştur. Ayrıca, umumi kültür seviyesinin de düşük olmadığı bilinmektedir. Özellikle edebiyat, şiir ve güzel sanatlar alanlarında hür kadınlara nisbetle cariyelerin büyük üstünlük ve aktivitelermin varlığı gözlenmektedir. Sosyal hayatta kadmm hürriyetini kısıtlamaya götürücü özellikte bazı olumsuzluklar da görülmüştür. Meselâ, kadmm evden dışarıya çıkması caddelerde onun sürekli tacize mâruz kalmasına sebebiyet vermiştir. Çok evlilik yaygın ve normal bir olay olmasına rağmen, yine de bunu kabullenmeyen kadınların olduğu bilinmektedir. Boşanma konusunda erkeklerde büyük bir serbestlik ve rahatlığın hâkim olduğu anlaşılmaktadır. Dayak ile alâkalı olarak, sadece cariyelerin dayak yediği olaylara rastlanılmıştır. Hür kadınların bu konudaki halleri ise, -her konuda olduğu gibi- edebî ve târihî kaynaklarda pek görülmemektedir. Abbasîler'de devlet gelirleri ve zenginliğinden, nerdeyse tamamen seçkin zümre ile çevresindeki şâirler, askerler, vb. onlara payanda teşkil eden kesimler yararlanarak debdebeli bir lüks hayat yaşamışlar, büyük halk kitleleri ise bu zenginlikten hemen hiç nasiplenememişlerdir. Araştırmacılar Abbasî medeniyetinin göstergelerini daha çok, `açıktan işlenen günahlar`, `hayâsızlık`, `ihtişam/lüks, debdebe`, `aşın bolluk`, `müreffeh hayat`, `faydasız oyun-eğlence hayatı`, `heder edilen servet`, `içki-işret ve şarkı meclisleri`, `gulâmlar ve cariyelerle cinsel yaşantı` gibi başlıklarda toplamışlardır. Bu durum, toplumda daha önce benzeri görülmemiş bir ahlâkî çözülmeyi beraberinde getirmiştir. Saray çevreleri, her şeyde olduğu gibi giyim kuşam konusunda da Sâsânî/İran etkisinde kalmış ve İran kıyafeti Abbasî sarayı ve kadınlarının resmi kıyafeti olmuştur. Sonuç olarak, ilk dönem Abbasi kadınlarının yaşanan önemli siyasî, sosyal, kültürel ve ahlâkî değişimden büyük ölçüde etkilendikleri ve bu etkilenmenin zamanla topluma hakim olduğunu söylemek mümkündür. *'vii' * | |
dc.description.abstract | ÖZET Araştırmada Abbâsîler'in ilk döneminde kadının dinî, siyasî, sosyal, ahlâkî, ilmî ve kültürel hayattaki durumunun ortaya konması amaçlanmıştır. Bununla birlikte, `ibret felsefesi` açısından, özellikle son asırda müslüman kadının problemlerini çözmede kaynaklık edebilecek evsafta önemli neticelere ulaşılmaya çalışılmıştır ki, tez konusunun seçilmesinde asıl gaye bu olmuştur. Muhteva olarak Abbâsîler'in ilk dönemi seçilmiş olmakla beraber, konuya ışık tutması açısından Abbasîler'den önceki îslâmî tarih devrelerinde kadının durumu hakkında kısa ve öz bilgi edinilmeye çalışılmış ve sonraki devrelere de atıflar yapılmıştır. Bunun yanında, konunun bir müslüman devlet ile olan doğrudan bağlantısı sebebiyle, birkaç meselede kısa da olsa dînî duruma değinilmiştir. Araştırmada kullanılan yönteme gelince, îslâmî kaynaklar ile araştırmalar taranarak konunun dokümantasyonu çıkarılmış ve daha sonra bu bilgiler harmanlanarak Tarih Metodolojisi ilkeleri ışığında tezi ortaya çıkaracak olan tespit ve neticelere ulaşılmıştır. Bu esnada görülmüştür ki, seçilen konu ile ilgili Türkçe ve Türkiye'deki çalışmalar pek sınırlı ve daha çok yabancı menşelidir. Bu durum, konunun araştırılması bakımından önemli sayılmıştır. Abbâsîler'in ilk döneminde kadının durumuyla ilgili olarak bilinen, devletin zenginlemesiyle birlikte ortaya çıkan cariyelerle yaşama, içki-eğlence meclisleri ve bu gayr-ı meşru hayatın kadının itibarını zedelemesi olayıdır. Bunun yanında, araştırmada ortaya konulmaya çalışılan tesbit ve sonuçlar şöyledir. Bu dönemlerde halk tabakası arasından yetişip siyasî hayatta veya toplumun yükselmesinde rol oynayan kadınlara tesadüf olunamamıştır. Bu siyâsî ve sosyal alanlarda ancak halîfelerin, vezirlerin ve diğer hâkim/elit tabakanın kadınları rol oynamıştır. tik dönemde, halîfe MütevekkiPin zamanına kadar kadm, yaşanan büyük toplumsal değişim içinde siyasî, sosyal ve kültürel konumunu muhafaza edebilmiştir. Bunun sebepleri arasında eski millî haysiyetin devam etmesi, komşu Bizans ve İran'dan gelen yabancı kültürel etkinin henüz yaygınlaşmamış olması, erkeklerle kadınlar arasındaki güven ortamının sürmesine bağlı olarak, iki cins arasında tam olarak ancak halîfe `el- Kâdir Billâh` günlerinde yaygınlaşan `sosyal planda tam ayrılık ve harem uygulamasf'nın henüz sosyal hayatın ve toplumun tüm kesimlerine hâkim olamaması ve dolayısıyla, sosyal-siyasî alanların kadınlara henüz açık olması gibi maddeler sayılmaktadır. Buna bağlı olarak özellikle seçkin zümre kadınları, devletin siyasî-idârî yöneticileri üzerinde çok büyük bir etkiye sahip olarak bu konuda silinmez izler bırakmışlardır. # vi. #. #, | en_US |