Evden hırsızlık olaylarının önlenmesinde komşuluk ilişkileri ve sosyal sermaye: Erzurum ili örneği
- Global styles
- Apa
- Bibtex
- Chicago Fullnote
- Help
Abstract
Kentler yaşam koşulları bakımından insanların rağbet ettikleri yerleşim birimleridir. Günümüzde nüfusun büyük çoğunluğu kentlerde yaşamaktadır. Bireylerin hayat standartları artmakta ve kent nüfusu giderek kalabalıklaşmakla birlikte bireycilik artmakta, kişilerin toplumsal ilişkileri azalmakta ve bireyler, topluma karşı sorumluluklarından uzaklaşarak toplum içinde yalnızlaşmaktadırlar. Kent yaşamında bireyler, kazandıkları maddi gelirle, sahip oldukları diplomalarla ve elde ettikleri statülerle değerlendirilmektedirler. Bireylerin sadece maddi özellikleri açısından toplum içinde varlıklarını sürdürebilmeleri mümkün değildir. Maddi unsurların yanı sıra kişilerin kimleri tanıdıkları ve tanıdıkları bu kişilerle güvene dayalı karşılıklı ilişkiler geliştirebilmeleri de sosyal bir varlık olan insanın manevi boyutunu oluşturmaktadır. Son yıllarda literatürde sıkça rastlanan sosyal sermaye kavramı ile kişinin maddi ve manevi boyutlarının bir arada olduğunda kişilere ve topluma katkısının olacağı, bireyler ve toplumlar yabancılaşma, yalnızlaşma, suçluluk, sorumluluk almama ve katılmaktan kaçınma gibi sorunlarını sosyal sermaye açığının kapanması ile giderebileceği dile getirilmektedir. Sosyal hayatı olumsuz etkileyen ve bireyleri sosyal yaşamdan koparan sorunları gidermede ve yaşamdaki kopukluğun azalmasında önemli bir role sahip olduğu iddia edilen sosyal sermaye bu çalışmanın temel amacını oluşturmuştur. Literatürde değişik araştırma alanlarında interdisipliner olarak yer edinen sosyal sermaye kavramı bu çalışmada, Erzurum ili özelinde evden hırsızlık suçunun önlenmesinde komşuluk ilişkilerini açıklamayı amaçlamıştır. Alan çalışması Erzurum ili Palandöken ilçesi örneği ile değerlendirilmiştir. Erzurum ili Palandöken ilçesinde yaşayan 437 apartman sakininin demografik özelliklerinin sosyal sermaye düzeylerini belirlediği ve evden hırsızlık mağdurlarının, mağdur olmayanlara göre daha düşük sosyal sermaye düzeyine sahip oldukları varsayımları test edilmiştir. Komşuluk ilişkilerinin yüksek olduğu apartmanlarda komşuların birbirlerine karşılıklı olarak daha fazla yardımcı oldukları ve evlerinin korunması anlamında daha hassas oldukları değerlendirildiğinden sosyal sermaye düzeyleri yüksek olan ailelerin yaşadığı apartmanlarda daha az hırsızlık olacağı düşüncesi ikinci ana hipotezi oluşturmuştur.Elde edilen bulgular ilk ana hipotezi kısmen doğrulamış ancak ikinci ana hipotezi doğrulamamıştır. Evden hırsızlık mağdurlarının, iddia edilenin aksine, daha yüksek sosyal sermaye düzeyine sahip olduğu görülmüş, bunun yaşanan mağduriyetin ardından ortaya çıktığı tespit edilmiştir. Sosyal sermaye düzeyinin yüksek olmasının evden hırsızlığa karşı hassasiyeti de arttırdığı görülmüştür. Cities are popular residential units for people because of their improved living conditions. Today the vast majority of the population live in urban areas. Despite better living standarts and crowded urban population, individuality is increasing in cities and the social relations are decreasing; people get alienated and they escape from their responsibilites towards the society. Urban life individuals are evaluated by their financial income, diplomas and the status they have earned. Individuals cannot possibly maintain their existence in society by depending only on their material characteristics. In addition to the material elements, the people whom you know and relations you develop with these people, based on mutual trust, also form the spiritual dimension of humans, who are social beings. With the concept of social capital, which is frequently encountered in the literature in recent years, it is commonly asserted that when people's material and spiritual dimensions are together, this will help not only the people but also the society and the social problems such as alienation, isolation, guilt, avoidance of participation and taking responsibility can be solved by the closure of the social capital gap. Social capital, which is alleged to have an important role in solving the problems effecting the social life adversely and severing people from social life, has been the main topic of this study. Social capital, which finds place as an interdisciplinary study in the literature in different research areas, has been dealt with in this field study in the context of investigating the role of neighborly relations in prevention of residential burglary in Erzurum province. Field study has been effecfed in Palandöken district of Erzurum province.The assumption that demographic characteristics of 437 apartments residents who live in Palandöken district determine the level of social capital, and, the assumption that the burglary victims have lower social capital level than the non-burglary victims were tested. Our assessment that `mutual assistance and conciousness towards home protection would be higher in the apartment buildings where the neighboring relations are closely knit` has been the main reason for putting forward the second main hypothesis. The findings partially confirmed the first main hypothesis but didn't confirm the second one. Burglary victims, contrary to what was claimed, were proved to have higher levels of social capital and it is assessed that this has developed after the experience of victimization. It was observed that high levels of social capital lead to higher awareness against the risk of burglary.
Collections