1699-1739 Osmanlı Avusturya antlaşmalarına göre sınır tespit çalışmaları
- Global styles
- Apa
- Bibtex
- Chicago Fullnote
- Help
Abstract
Osmanlı Devleti için `hudud` kelimesinin ihtiva ettiği anlam yalnızca fetihler sonucu elde edilen toprak parçaları olmayıp, aynı zamanda iktidar ve gücün de simgesiydi. Nitekim Osmanlı Devleti de diğer devletler gibi etnik, ekonomik ve siyasi açıdan elinde bulundurduğu bölgeler üzerinden hâkimiyetini tanımlamaktaydı. Bu nedenle Avusturya ile sınır tespit çalışmaları yapılırken her iki taraf da tüm planlarını verimli olan toprakları elde tutmak üzere yapıyordu. Sınırı çizilen bölgelerin iskeletini ise çoğunlukla Sava ve Tuna Nehirlerinin bulunduğu sahil kesimleri oluşturmaktaydı. Söz konusu nehirler başlangıç noktası olarak ele alındığı gibi taraflar için sınır olacak en kritik noktaları da ifade etmekteydi. Çalışmada 1699-1739 tarihleri arasında Osmanlı-Avusturya sınırlarında yaşanan değişiklikler ile bunlara bağlı olarak yapılan sınır belirleme çalışmaları üzerinde durulmuştur. Devletlerarası sınırlar belirlenirken öncelikle esas alınan başlıca iki ölçüt vardır. Bunlardan ilki iki devlet arasında eskiden beri var olan bir sınırın benimsenmesidir. (uti possidetis). İkincisi ise yapay ya da doğal unsurları kullanarak yeni bir sınırın oluşturulmasından ibarettir. Bu bağlamda ilk olarak Karlofça Antlaşması sonrası Osmanlı- Avusturya sınır hatlarının belirlenmesine geçildi. Sirem (Belgrad), Bosna ve Temaşvar esas olmak üzere hunka taşları ve ağaç dalları konularak sınır noktaları işaretlendi. Macaristan'ın büyük bir bölümünü Avusturya'ya bırakmak zorunda kalan Osmanlı Devleti'nin bu antlaşmayla beraber sınırlarında gerilemeler meydana geldi. 1699'daki kayıplarını telafi etmek isteyen Osmanlı Devleti 1718 Pasarofça Antlaşması'nın imzalanmasıyla bu kez de Temaşvar'ı kaybetti. Söz konusu antlaşma ile bir önceki antlaşmada belirlenen bazı sınır noktalarına yenilenmek suretiyle, bazı bölgelere de yeni olmak üzere birçok hunka taşı konularak sınırlar belirlendi. Ayrıca kayalara hilal ve haç şeklinde semboller kazınarak da sınırlar işaretlendi. Osmanlı-Avusturya arasında 1739'da imzalanan Belgrad Antlaşması ile Osmanlı Devleti Belgrad'ı yeniden sınırlarına kattı. Bunun sonucunda bölgede murahhaslar sınır tespit çalışmalarına başladı ve antlaşmaya esas olan arazide sınır tespitini hunka taşları, hilal ve haç gibi semboller kullanarak gerçekleştirdi. Böylelikle Tuna savunma hattı yeniden kuruldu. Buna bağlı olarak çalışmaya konu olan antlaşmaların sınır hatları doğal ve yapay unsurlar kullanılarak tamamlandı. Uluslararası sınırların belirlenmesinde kullanılan aşama ve yöntemler esas alınarak incelenen çalışmanın sonucunda Osmanlı-Avusturya sınırlarının Tuna kıyılarına kadar gerilediği saptanmıştır. Ayrıca çalışma içeriğinde sınır tespitleri süresince karşılaşılan problemler ve çözüm yolları ile ilgili bazı bulgulara da ulaşmak mümkündür. Anahtar Kelimeler: Osmanlı, Avusturya, sınır, Sava, Tuna. Contains the world `boundary` to the Ottoman Empire, the meaning can only be obtained as a result of the conquest of the lump of piece and at the same time it was in power and the power icon. Indeed, like the other States of the Ottoman Empire, ethnic, economic and political control of the region through its empery . Therefore, while the border with Austria assessment each party plans to retain all the territory he was upon the efficent. Generate to the border regions of the skeleton is mostly situated in the coastal areas where the Sava and the Danube. The aforementioned rivers, taken as the starting point will be the most critical limits for parties such as points also was expressed. Between 1699-1739 study focused on changes that occured in the Ottoman-Austrian border, the border demorcation whith studies conducted in relation to them. When determining the interstate borders, there were two main criteria. The first is the adoption of a long standing border between the two states (uti possidetis). The second consist is of the creation of a new border using artificil or natural elements. In this context, firstly the Ottoman-Austrian border lines were determined after the Treaty of Karlofça. Sirem (Belgrad), Bosna and Temaşvar basha stones and three branches were placed and border points marked. The Ottoman Empire, which had to leave a large part of Hungary to Austria, has seen a decline in its borders with this treaty. The Ottoman Empire, which wanted to compensate for its losses in 1699, lost Temaşvar after the 1718 Passarowitz was signed. The boundaries were determined in the previous treaty and by placing many funnel stones in some regions. In addition, the crescent and cross shaped symbols were engraved and the borders were marked. With the Treaty of Belgrade signed in 1739 betweeen Ottoman and Austria, the Ottoman Empire added Belgrade to its borders again. As aresult, the governors in the region began the border detection activities and the boundary was determined by the use of symbols such as funnel stones, crescent and cross. Thusi the Danube defense line was re-established. Accordingly, boundary lines of the treaties were completed by using natural and artifical elements. As a result of the study which was conducted based on the stages and methods used in determining international borders, it was determined that the Ottoman-Austrian borders were regressed to the shores of the Danube. In addition, it is possible to reach some findings about the problems encountered during the boundary determinations and solutions. Key words: Ottoman, Austrian, boundary, Sava, Danube.
Collections