Адыгэ унэгъo псэукіэхэр(тыркуем щыпсурэ адыгэхэм унэгъо кiоцiым, зэгъунэгъухэм язэфщытыкi)
- Global styles
- Apa
- Bibtex
- Chicago Fullnote
- Help
Abstract
Bu çalışmanın amacı, Kayseri, Uzunyayla bölgesinde yaşayan Kuzey Kafkasya kökenli Çerkesleri, Türkiye diasporası genel yapısından koparmadan, aile yapıları, bireylerin aile yaşamlarını, birbirleriyle, komşularıyla ve başka toplumlarla olan ilişkilerini ele alacağız. Çerkeslerin Anadolu'ya yerleşim süreçlerinden günümüze değin sıralanan bir zaman akışını göz önünde bulunduracağız. Konuları ele alırken o günden bugüne, gelene kadar diasporada değiştirmeden veya çok az değişikliklerle sürdürdükleri ya da tamamen göstermiş oldukları değişimleri irdeleyeceğiz. Değişimlerin sebeplerini belirtirken konunun özünü bozmadan, olumlu ya da olumsuz tüm olguları olabildiğince aktarmaya özen göstermek vazgeçilmezimiz olacaktır. Bazen, toplumlar da insanlar gibi içinde bulundukları durumların farkında olamayabiliyorlar. Doğup-büyüdüğünüz ailenize yıllar sonra döndüğünüz zaman, ailenizin hal ve hareketlerindeki değişimi belirgin bir şekilde fark etmeniz gibi onlar da sizdeki değişimi mutlaka fark edeceklerdir. Ancak bir arada yaşayan insanların aynı evi paylaşıyor olmalarına rağmen meydana gelen bazı değişimleri fark etmeleri daha zor veya daha geç olacaktır. Evimizde büyüyen çiçeğin büyüdüğünü fark edemediğimiz gibi. Okuyucu, bu yazının okumasını bitirdiği zaman, hemen yanı başındaki en yakın akrabasının nasıl bir sosyal atmosferden süzülerek geldiğini anlayacaktır. İnsan çoğu kez, değişimin baş döndürücü hızı karşısında ne olup bittiğinin farkında bile olamamaktadır. Ancak, bazı şeylerin farkına varmamız için onun bizlere gösterilmesi gerekmektedir. Bu yazının da onlardan biri olacaktır. Yaşı gereği, bin dokuz yüz ellili, altmışlı yılları hatırlayan insanlar Türkiye ölçeği gibi ülkelerde sanayileşmenin ilk yıllarına şahit olmuş demektir. Doğup büyüdüğüm Malak Köyüne ilk giren ''Türk Traktör'' marka traktörü hatırlıyorum. Rahmetli babamın altmış yılını, rahmetli dedemin de son on yılını biliyorum. Rahmetli dedem, on beş yaşında zorunlu olarak anayurdundan koparılarak Anadolu'ya gelip yerleşen Koblı sülalesinden Hatram'ın oğlu Hamdi Lhaş'tır. (Topal Hamdi). Dikkat çekmeye çalıştığım konu şudur: Benim yaş grubumun, yani en az yarım yüzyılı devirmiş insanların çoğu Anadolu'da ilk dünyaya gelen Çerkesleri görmüş, biliyor ve onların taşıdığı Milli Çerkes Kültürüne şahit olmuş insanlardır. Bu kuşak, aynı zamanda Türkiye özelinde sanayileşme ve bilgi toplumuna geçiş süreçlerini de yaşamış veya şahit olmuş kuşaktır. Bu açıdan bu çalışmada Çerkesya topraklarından Anadolu topraklarına taşınan kültürün ve Çerkes Aile yapısı, aile bireyleri ve bireyler arasındaki ilişkiler arasındaki değişiminin irdeleniyor olması açısından da oldukça büyük bir öneme sahiptir. Özellikle Kafkasya'dan Anadolu'ya getirmiş oldukları sözünde durma, görgü kurallarına uyma, özgür ve özgün huuk anlayışı, adaletli bir mülkiyet anlayışı, kabul görmüş kurallara uyma, insanla – doğa – eşya üçlüsünü uyum içinde bir arada bulundurabilme, cesaret ve dik duruş… bugün hala medeni alemin ulaşamadığı bu nadide toplumsal değerlerden ne kadarını koruyabilmiş ve ne kadarı niçin ve neden değiştiğinin bilinmesi açısından da son derece önemli bir çalışma olacağı kanısındayım. Haddi zatında bu çalışmanın bu konudan bağımsız yapılması ayrı bir öneme haizdir. Hunharca katledilmiş olan rahmetli Adın O. Erkan, Tarih Boyunca Kafkasya adlı eserinde batılı bazı bilim insanlarından şu derlemeleri yapmış: 'Kuzeybatı Kafkasya halklarından Çerkesler hakkında yazılmış en önemli, kapsamlı ve belgesel eser hiç şüphe yok ki İngiliz James Stanislaus Bell'in 1840 yılında Londra'da `1837, 1838 ve 1839 Yıllarında Çerkesya'da Bir İkametin Günlüğü` adıyla yayınladığı kitaptır. İki ciltlik bu kitap Bell'in özel bir dava sonucu Kafkasya'ya gelişinin anılarıdır. Bell anılarında şöyle yazar: `...Kafkasya'da belli bir kişinin egemenliği yoktur. Tek egemen güç sözdür. Herkes kendini, verdiği sözü tutmakla yükümlü görür. - `... Çerkes milleti, şimdiye kadar tanıdığım, işittiğim ve okuduğum milletlerin hepsinden daha kibar ve naziktir. - `... Çerkeslerde hapishane yoktur. Cezalar mal ile ödetilir. Çerkesya'da toprak mülkiyeti yoktur, yararlanma hakkı vardır. Müller (Alman-Şair): `... Çerkes gerek yaya gerek atlı olsun, daima yenilmez ve eğilmez bir varlık sahibidir, ''- demektedir.Anahtar Sözcükler: Çerkeslerde Yaşam, Xabze, Aile İçi İlişkiler, Uzunyayla ve Çerkesler, Çerkes Sürgünü The goals of this study are to focus on Circassians who are originally from North Caucasus territory of today's Russia and currently live in Uzunyayla region of Turkey and examine, without deviating from the general structure of the Circassian diaspora of Turkey, their family structures, domestic family lives, interactions between individuals, their neighbors and other communities. I consider a timeline starting from the settlement of Cherkessian in Anatolia (the early 1860s) to the present day. During this period, I investigate societal transformations at various levels and present the root causes of such changes without deviating from the main topic of the study.Sometimes, societies, similar to individuals, may not be aware of the situations that lead to a gradual transformation in their structures. When an individual return back to his/her family after several years of absence, parents will easily recognize the behavioral changes, similarly, returned individual can detect changes in the family members. On the other hand, if individuals live together in the same house, it is harder or takes more time for them to recognize the changes between one another. Once the reader finishes reading this thesis, I have the hope that the reader will better understand the type of social atmosphere his/her relatives have passed through. Mankind often is not aware of the changing facts in the presence of fast-evolving things. To realize such changes things may need to be pointed out. To that end, I hope this thesis will be a reference for understanding such societal and individual transformations. As someone in mid-sixties, I remember the first industrialization of villages in 1950s and 60s. I can explicitly remember the time when the first tractor, `Turk Traktor`, came to my village, Malak Köyü, where I was born and raised. I remember the last sixty years of my late father and the last ten years of my late grandfather. My late grandfather Hamdi Lhaş (or Topal Hamdi) was the son of Hatram, who was forced to leave his motherland at the age of fifteen and settled in Anatolia. The point I am trying to make is people at my age, have seen and lived with the first generation Cherkessians and observed their national Circassian culture. This generation has further experienced the transition towards industrialization and information age in Turkey. To that end, it is critical to investigate the changes in Circassian culture, family structure, and relations among the individuals. More specifically, some cultural identities include; keeping one's word, following the rules of etiquette, free and unique justice systems, fair property ownership, being brave, and living in harmony with nature and the surrounding things. This study will discuss and examine the extent to which such values have been protected, and the reasons for losing such qualities which have not been adopted by civilizations of today. In his book, Tarih Boyunca Kafkasya (Circassia Throughout the History), Aydin O. Erkan has presented the followings from the western literatüre written about Circassians: `The most important and comprehensive study was published in London by British author James Stanislaus Bell in 1840 entitled `Journal of a Residence in Circassia: During the Years 1837, 1838 and 1839`. This two-volume book tells the memories of the authors when he went to Circassia due to a court order. Bell writes the following:` …In Circassia, there is no clear ruler. Only dominant force is the word. Everyone is responsible for keeping his/her word…` …Circassian Nation is the kindest and the most polite people I have ever met…` … `In Circassians, there is no jail. Punishment is paid by goods. There is no property ownership in Circassia, people in need can use available land…` In addition, German poet Muller said: Circassian, horseman or not, never loses or gives up. Keywords: Life of Circassians, Xabze, Domestic Family Relations, Uzunyayla and Circassians, Circassian Exile
Collections