Tarihsel süreçte batı anadolu sahil şeridi kalelerinin oluşumu ve gelişimi
- Global styles
- Apa
- Bibtex
- Chicago Fullnote
- Help
Abstract
İnsanın ilkel içgüdüsü ile yaptığı ilk mimarlık faaliyetinin barınma ve savunmaya odaklı olduğu bilinen bir gerçektir. Kalelerin, daha genel kavramı ile `savunma mimarisinin` kökenlerinin, uygarlık tarihi ile paralel gelişim gösteren yapılar olduğu anlaşılmaktadır. Çalışma konumuz içerisinde Batı Anadolu Sahil Şeridinde yer alan İzmir, Aydın ve Muğla illeri yaşama elverişli ve jeopolitik öneme sahip konumları ile çağlar boyunca değişen egemenlikler tarafından sayısız eserin miras bırakıldığı kesintisiz bir kentleşme özelliği göstermektedir.Anadolu'nun batı kıyıları, deniz yönünden gelebilecek olası saldırılara karşı daha zayıf bir pozisyona sahiptir. Bu savunma açığı `Tarihsel Süreçte Batı Anadolu Sahil Şeridi Kalelerinin Oluşumu ve Gelişimi` başlığı adı altında çalışmaya konu edilmiş kalelerin inşası ile giderilmeye çalışılmıştır. Çalışmada, kalelerin tarihsel süreçteki oluşum ve gelişimi üzerine dikkat çekilmeye çalışılarak mimari nitelikleri ayrıntıları ile ele alınmıştır. Batı Anadolu sahil şeridi kaleleri, konumlanışı, mimari biçimlenişi, inşası, malzeme ve teknik özellikleri ile Anadolu savunma mimarisinin özelliklerini yansıtan ve farklı dönemlere ait kentleşme politikalarına dair bilgileri sunan özel bir yapı grubunu temsil etmektedir. Çalışmada kale mimarisinin konumlanışı ve duvar örgüsü üzerinden, bölgenin geçirdiği kronolojik tarihin arasındaki paralellik ilişkisine vurgu yapılmıştır. Sonuçta kalelerin `savunma mimarisi` eserleri olduğu kadar, farklı dönemlerde farklı dinamiklerle inşa edilen savunma hattının bileşenlerini oluşturduğu görülmüştür. It is a known fact that the first architectural activity of man's primitive instinct is focused on the sheltering and defense. It is understood that the origins of the defense architecture are structures which are parallel to the history of civilization within the general concept of the castles. In this study Izmir, Aydin and Mugla located on the Western Anatolian coastline show the continuity of urbanization features which are suitable for living and have geopolitical presences and inherited countless works by changing sovereignties throughout the ages.The western coast of Anatolia has a weaker position against possible attack by sea. This defense deficit has been tried to be solved with the construction of the castles which are subject to the title of `The Foundation and Development of The Western Anatolian Coastal Castles in the Historical Process`. In the study architectural qualities were explained in details by trying to draw attention to the formation and development of the castles in the historical process.The western Anatolian coastal strips represent a special group of buildings that reflect the characteristics of the Anatolian defense architecture and provide information on the urbanization policies of different periods, with their location, architectural form, construction, material and technical features and quality works. The study emphasized the relation between the architecture of the fortress, its position and wall structure, and the parallelism between the chronological history of the region. From here in addition to being the works of defense architecture it was seen that the buildings were built with different dynamics and constituted the components of the defensive line.
Collections