II. Abdülhamid Döneminde Balkanlarda diplomasi ve göç
- Global styles
- Apa
- Bibtex
- Chicago Fullnote
- Help
Abstract
II. Abdülhamid tahta çıktığında Osmanlı Devleti zor durumdaydı. Balkanlar milliyetçilik akımının etkisi ve Rusya'nın kışkırtmaları nedeniyle karışıklık içindeydi. Ardından 93 Harbi olarak adlandırılan 1877-1878 Osmanlı-Rus Harbi patlak vermiş ve Rusya'nın Balkanlarda hızlı bir şekilde ilerleyişi Osmanlı Devleti'ni zor durumda bırakmıştır. Bir yandan da Rusların işgal ettikleri bölgelerdeki Müslümanlar yerlerini terk ederek güvenli bölgelere kaçmaya başlamıştır. Zulüm ve katliamlar karşısında çok sayıda kişi ölmüş, binlerce insan yurtlarını terk etmek zorunda kalmıştır. 1878 yılında imzalanan Berlin Antlaşması ile Karadağ, Romanya ve Sırbistan bağımsız olmuştur. Bulgaristan özerklik kazanırken Bosna-Hersek ise Avusturya'nın işgaline bırakılmıştır. Yunanistan savaşa katılmamasına rağmen 1881 yılında Tesalya'yı elde etmiştir. Osmanlı Devleti bu süreçte öncelikle kaybedilen topraklarda kalan Müslümanların hak ve hukuklarını korumak için sefaret ve şehbenderlikler tesis etmiş ve Müslümanlara yapılan baskılar karşısında sorun yaşanan ülkelerle diplomatik temasa geçilmiştir. Meselenin çözülememesi halinde Avrupalı devletlere müracaat edilmiştir. Balkan devletleriyle Osmanlı Devleti arasında yaşanan göçler üzerine de diplomatik temaslar kurulmuştur. Göç edenlerin bazıları yerlerine iade edilirken bazıları için yapılan girişimler sonuçsuz kalmıştır. 93 Harbi ile yerini terk eden Bulgaristan Müslümanları, İlinden İsyanı sonrasında Bulgaristan'a giden Bulgarlar, Atina'daki Giritli Rumlar ve Tesalya Rumları yerlerine iade edilenlerdendir. Osmanlı Devleti bir taraftan da sınır bölgesinden Karadağ ve Sırbistan'a gidenler için tedbirler almıştır. Osmanlı hükümeti bu konularda çalışmalarını sürdürürken Yahudi göçmenlerin kabul edilmesi konusunda baskıya maruz kalmıştır. Gerekli tedbirler alınmasına rağmen Yahudi göçü tam anlamıyla önlenememiştir. Ülkeler arasındaki firarilerin iadesi için de antlaşma girişimleri olmuştur. Göç edenlerin geride bıraktıkları emlakları Osmanlı Devleti'nin Balkan devletleriyle yaşadığı diplomatik krizin sebeplerinden biri olmuştur. Yoğun diplomatik görüşmeler sonunda bazen emlak konusunda antlaşmalar yapılırken bazen de sonuca varmak mümkün olmamıştır. Osmanlı Devleti'nin bu konudaki girişimleri II. Abdülhamid dönemi sonrasında da devam etmiştir. When Abdulhamid II came to the throne, the state of the state was not good at all. The Balkans, on the other hand, was in turmoil with the influence of the nationalist movement and the support of Russia. Then, the Ottoman-Russian War of 1877-1878, called the 93 War, broke out. The rapid advance of Russia in the Balkans left the Ottoman Empire in a difficult situation. On the other hand, Muslims in the regions occupied by the Russians left their places and started to flee to safer areas. Many people died in the face of persecution and massacres. During the war, thousands of people had to leave their places. With the Treaty of Berlin in 1878, Montenegro, Romania and Serbia became independent. Bulgaria received autonomy, and Bosnia and Herzegovina was occupied by Austria. Although Greece did not participate in the war, it captured Thessaly in 1881. The Ottoman Empire first established embassies and consulates in order to protect the rights and laws of the Muslims who remained in the lost lands. In the face of the pressures on Muslims, diplomatic contact was first made with the country where the issue took place. Then, if the problem was not resolved, European states were applied. There were also diplomatic contacts on the migrations between the Balkan countries and the Ottoman Empire. Diplomatic negotiations were held here in order to facilitate those who came to the Ottoman lands, who wanted to be sent back to the places they came from. Some were returned to their places, while others remained inconclusive. Bulgarian Muslims who left their place with the 93 War, Bulgarians who went to Bulgaria after the Ilinden rebellion, Cretan Greeks in Athens and Thessalian Greeks were returned to their places. Measures were also taken for those who went to Montenegro and Serbia from the Ottoman border region. Another issue that the Ottoman Empire was oppressed was the acceptance of Jewish immigrants. Despite taking necessary precautions in this regard, Jewish immigration could not be completely prevented. There have also been attempts to make an agreement between the countries for the return of fugitives. The real estates left behind by the immigrants were also caused by the diplomatic crises of the Ottoman Empire with the Balkan countries. There have been intense diplomatic negotiations on this issue. Sometimes real estate agreements were made, and sometimes the issue was made difficult. As a result, the Ottoman Empire could not get the result of all its diplomatic applications and initiatives most of the time. Discussions on the aforementioned issues continued after Abdulhamid II.
Collections