Translators of Ruins: Johann Joachim Winckelmann and Karl Friedrich Schinkel
- Global styles
- Apa
- Bibtex
- Chicago Fullnote
- Help
Abstract
Çeviri genellikle dillerle ilişkilendirilir; ancak, mimarlıkta da süreçler belirleyebilir.Çizimden binaya kadar olan süreç bir çeviridir, ve onsekizinci yüzyılda Avrupa'daarkeolojinin gelişmesi ile birlikte, kalıntıdan yeni bir araç olan baskıya ters yönde birçeviri ortaya çıkmıştır. Aynı zaman diliminde, Antik Yunan ve Roma geçmişine olanilgi de artmış ve Grekoromen Tartışması gündeme gelmiştir. Johann JoachimWinckelmann bu konuda Yunan tarafını desteklemiş ve ulusçu duygularla paralel birşekilde Almanlar için kimlik tanımlamak istemiştir. Kendisinin Yunan sanatı veantikite anlayışı estetik ve özgürlük üzerinden şekillenirken, kalıntılardan yazıyaçevirisi Reflections on the Imitation of Greek Works in Painting and Sculpture (Resimve Heykelde Yunan Eserlerinin Taklidi Üzerine Düşünceler) (1755) ve History of theArt of Antiquity (Antik Sanatın Tarihi) (1764) adlı kitaplarında taklit kavramıbağlamında yazılı anlatılar olarak ortaya çıkmıştır. Ondokuzuncu yüzyılda ise,Winckelmann'ın klasikçi görüşleri, sezgi ve doğa ile de ilgilenen ve antik Yunanlılarınbir Alman ulusal kimliği arayışında olan mimarlar için dersler sağladığına inanan KarlFriedrich Schinkel için yol gösterici olmuştur. Onun kalıntılardan binalara olançevirisini Akropolis Üzerinde Bir Kraliyet Sarayı (1834) adlı projesinde yazılı ve görsel anlatıların ötesine geçmiş bir şekilde görmek mümkündür. Bu çalışma, Winckelmann ve Schinkel'in kalıntıları algılayıp araştırmalarından türeyen yazılı ve görsel anlatıların, onların akademik yaklaşımlarını ve eserlerini çeviriler olarak nasıl şekillendirdiğini inceleyip karşılaştırmayı amaçlamaktadır. Translation is usually related to verbal languages; however, it can also define processesin architecture. The process from drawing to building is a translation, and with thedevelopment of archaeology in eighteenth-century Europe, a reverse translationappeared from ruin to the print as a new medium. The interest in the ancient Greek andRoman past increased, and the Graeco-Roman controversy came on the scene. JohannJoachim Winckelmann favored the Greeks and wanted to define an identity forGermans in parallel with nationalist sentiments. His reception of Greek art andantiquity revolved around aesthetics and freedom, and his translation of ruins to textemerged in Reflections on the Imitation of Greek Works in Painting and Sculpture(1755) and History of the Art of Antiquity (1764) based on his conception of imitationas verbal narratives. In the nineteenth century, Winckelmann's classicist views pavedthe way for Karl Friedrich Schinkel, who was also interested in intuition and nature,and believed that ancient Greeks provided lessons for architects searching for aGerman national style. His translation of ruins to building was embodied in his projectproposal for a royal palace on the Acropolis (1834), going beyond verbal and visualnarratives. This study aims to investigate and compare how verbal and visual narratives derived from the way ruins were perceived and studied by Winckelmann and Schinkel shaped their scholarly approaches and work as translations.
Collections