Being and individuation according to John Duns Scotus
- Global styles
- Apa
- Bibtex
- Chicago Fullnote
- Help
Abstract
ÖZ ELKÂTİP, H. Şule Doktora Tezi, Felsefe Bölümü Tez Yöneticisi: Prof. Dr. F. Pınar CANEVİ 7 Mayıs 1992, 178 sayfa. Aristoteles'in töz teorisi hakkında yirminci yüzyılda girişilen her hangi bir tartışma Aristoteles'in tasım teorisine eleştirel olarak değinmeden yapmıyor. Bizler şanslıyız çünkü mantık dalındaki ilerlemeden faydalanabiliyoruz. Bu gelişmelerden önce filozoflar Aristoteles'in terimler mantığını neredeyse bir mantıksal zorunluluk ile kabul etmek durumundaydılar. Onun için, ondokuzuncu yüzyılın sonundan önce Hume, Leibnitz ve Kant gibi filozoflar bir yandan Aristoteles'in töz teorisine ciddi olarak yüklenirken öte yandan da onun mantık ile ilgili teorilerini öğrenmiş, öğretmiş ve daha iyileştirilmesinde yardımcı olmaya çalışmışlardır. John Duns Scotus, Doctor Subtilis et Marianus, yaklaşık olarak 1265 ile 1308 arasında yaşamıştır ve felsefe tarihinde Aristoteles'in töz teorisini mantıksal teorileri ile birlikte ele alan ilk düşünür olmuştur. John Duns Scotus'un varlık ve tikelleşme ile ilgili görüşlerini değerlendiren bu tez onun metafizik öğretisini yeniden değerlendirmeyi amaçlamaktadır. Scotus'un metafiziği bazı uzmanlar tarafından çok önemsenmemektedir çünkü Scotus'un Aristoteles'in töz teorisini ilgilendiren eleştirisi Aristotelesçi mantık anlayışına karşı yaptığı vııeleştiriden daha çok göze batmıştır. Uzmanların bu konudaki çalışmalarından çıkan iki sonuç tezimizde savunulmaktadır. Bunların ilki Aristotelesçi bir metafizik için temel değişikliklerin terimler mantığı bütünüyle kabul edildikçe mümkün olamayacağıdır. Eğer Aristoteles'in töz teorisi elden çıkarılır ama aynı zamanda onun mantığı elde tutulursa şöyle ilginç tutumlar ortaya çıkmaktadır: ya Aristoteles'in varlık teorisinde bir kaç ufak ve de sonuçta önemsiz değişiklik yapılmaktadır, ya bilgi teorisinden bağımsız olarak metafizik yapılamayacağı iddia edilmektedir, ya da `Platonculuk` adı ile anılan akıma geri dönüş söz konusu olmaktadır, ve bu üç tutum birbirlerini tamamen dışlamayabilmektedirler. (Uzmanların Scotus'un metafizik alanındaki çalışmasını hafifleterek yorumlamalarına yol açan nedenler açık ve seçik olmayabilirler. Bu nedenlerden birisi onların Scotus'un Platoncu gerçekçiliğe karşı aldığı tavrı çok iyi anlamış olmalarıdır. Kısacası, onlarca hem Aristotelesçi metafiziği reddetmek hem de yapıcı ve Platonculuğa- karşı kalmak bir metafikçi için mümkün görülmemiştir.) îkinci olarak, günümüzdeki mantık çalışmalarının ışığında, Scotus'un eserlerini Aristotelesçi felsefenin hem mantıksal hem de metafizik eleştirisi olarak anlamak mümkün olmuştur. Böylece tezimiz Scotus'un Aristotelesçi metafiziğin baskısını Aristotelesçi mantığın temellerine yüklenerek aştığını savunmaktadır. Tezimizde değinilen bu iki konudan Scotus için çıkarılacak esas sonuç onun ne kadar ileri görüşlü olduğudur. O şunları birbirinden ayırmıştır: anlaşılabilirlik, tümellik, varlık, tikellik, sayısal birlik, nicel vıubirlik ve `maddesel` birlik. Scotus ayrıca predicate calculus alanında günümüzde yürütülen çalışmalara kaynak olabilir. Onun felsefi tavrı bireylerin varlıklarının söylenebileceği bir dilin formelleştirilmesini teşvik ediyor. Scotus günümüze ayak uyduran felsefecilerin `Tikelleşme prensibi nedir?` sorusuna getirdikleri yanıtların pek de memnun edici olmadıklarını anımsatıyor. Eğer yanıtları `îşte, şeyler ve kişiler ve diğerleri...` ise, o zaman anlaşılır olmaktan uzaklaşıyoruz. ıx ABSTRACT BEING AND INDIVIDUATION ACCORDING TO JOHN DUNS SCOTUS ELKÂTİP, H. Şule Ph.d. in Philosophy Supervisor Prof. Dr. F. Pmar CANEVİ May 7, 1992, 178 pages. In the twentieth century any critical discussion on Aristotle's theory of substance does not fail to refer critically to Aristotle's syllogistic logic. We are lucky because we can rely on scientific developments in logic. Before these developments philosophers had to accept as it were by a logical necessity the Aristotelian logic of terms. Therefore, even if before the end of the nineteenth century philosophers such as Hume, Leibnitz and Kant could launch severe attacks on the Aristotelian theory of substance, they learned and taught Aristotle's theories in logic and helped to develop them further. John Duns Scotus, Doctor Subtilis and Marianus, who lived approximately from 1265 to 1308, is the earliest philosopher in the history of philosophy to evaluate extensively Aristotle's theory of substance together with his logical theory. Our thesis on being and individuation according to John Duns Scotus proposes to reconsider the force of Scotus* metaphysical teaching. Scotus' teaching in metaphysics is undermined by some scholars because they have noticed only Scotus' criticism of the IVAristotelian theory of substance and have ignored to a great extent Scotus' criticism of the Aristotelian approach in logic. From these studies two conclusions are drawn and defended in our thesis. Firstly, it follows that it is impossible to make foundational changes in Aristotelian metaphysics while his logic of terms is wholly embraced. If the Aristotelian theory of substance is discarded and at the same time his logic is being kept, then a curious thing happens: either some very minor and so not very significant alterations are made in Aristotle's theory of reality or it is claimed that it is impossible to do meta physics totally independently of epistemology or there is a return to what is called `Platonism`, and these three disjuncts do not have to be mutually exclusive. (The reasons which scholars of Scotus had for tempering Scotus' work in metaphysics may not be all very clear. One of these reasons was their very sound insight about Scotus' stand against Platonic realism. In short, it was not seen by them as possible both to reject Aristotelian metaphysics and to remain constructive and anti-Platonic in metaphysics.) Secondly, it follows that in the light of contemporary studies in logic it is possible to understand Scotus' work as both logical and metaphysical criticism of Aristotelian philosophy. Therefore our thesis defends the view that Scotus succeeds to overthrow the dominion of Aristotelian metaphysics because Scotus does not neglect to attack the foundations of Aristotelian logic. From these two issues taken up in our thesis the major contribution to be drawn for Scotistic studies is on Scotus' advancedforesight. He distinguished from each other the following: intelligibility, universality, being, individuality, numerical unity, quantitative unity and `material` unity. Scotus is interesting also because of the contributions he could make to current investigations on the predicate calculus. Scotus' stand encourages the formalization of a language within which the existence of individuals could be stated. He points out that for present-day- minded philosophers the question `What is the principle of individuation?` has not a satisfactory answer. If their answer is `Well, things and people and so forth...`, then they are not being intelligible. VI
Collections