19. ve 20.yüzyılda insanın ontolojik yönden yabancılaşmasına felsefi bir bakış
- Global styles
- Apa
- Bibtex
- Chicago Fullnote
- Help
Abstract
On dokuzuncu yüzyılın siyasi, ekonomik ve teknolojik değişimleri ve bunların getirdikleri dünya dengesini bozmuştur. Bozulan bu denge de yirminci yüzyılda büyük politik ve toplumsal değişimlere sebep olmuş; bu yüz yıl kendi içinde yaşadığı iki dünya savaşı görmüş ve bu savaşların getirdiği yıkımlar, büyük değişimlerle tarih koridorunda kendi yerini almıştır. Bu yüzyıl tarih koridorunda yerini alırken de yeni düşünceleri, bilimsel gelişmeleri, toplumsal ve bireysel değişim ve krizleri beraberinde getirmiştir. Böylece insanoğlu bu yüzyıllarda içinde yaşadığı evrenine, kendi doğasına, varlığına yabancılaşmış bir hale gelmiştir. Bir varoluşsal kriz şeklinde varlığını gösteren yabancılaşma hali de felsefe tarafından ele alınan sorunlardan biri olmayı başarmıştır. Sonraki süreçte de bu yabancılaşma halinin hem varlığın kendisinde hem de insan varlığında durumunu görmek için 19.ve 20.yy'de ikişer düşünür merkeze alınıp felsefelerine bir bakış atılmıştır. Sonuç olarak özgür bir varlık olarak yaşaması gereken insanın ve varlığın kendisinin yabancılaşmaya uğradığı gösterilmeye çalışılmıştır. Bunu gerçekleştirirkende felsefenin yabancılaşmaya kendisine has yaklaşımıyla yönelmesi ve bunun diğer alanlardan farkının vurgulanmasının üzerinde de durulmuştur. Political, economical and technological changes and their results in the nineteenth century disturbed the equilibrium in the world. The collapse of this equilibrium gave rise to some severe political and social upheavals like two world wars through which the humanity as a whole experienced one of the biggest disaster that he himself created. While the nineteenth century takes its place in the history, new ideas, scientific developments, and social and individual upheavals and crises break out. Thus, man has become alienated to his nature, the existence as well as the world in which he lives.The state of alienation, largely known as an existential crisis, is acknowledged as a philosophical problem that one must not ignore. In order to understand the level of the alienation state both in the Being itself and in the existence of human beings, thoughts of two philosophers of nineteenth and twentieth centuries will be analyzed. As a result, it will be our task to show that human being who has to live free by nature and the Being itself suffer from alienation. While we try to achieve this goal, we will underline that philosophy has to approach alienation through its authentic method, and we will try to reveal how this method differs from the other intellectual fields.
Collections