Printed architectures: Architects` auto-monographs in Turkey, 1950s-1980s
- Global styles
- Apa
- Bibtex
- Chicago Fullnote
- Help
Abstract
Bu tez, 1950'lerden 1980'lere Türkiye'de mimarlığı matbu mecralar aracılığıyla inceler ve serbest meslek pratiği ile uğraşan mimarların hazırladığı oto-monografiler çalışmanın odağını oluşturur. Mimari alandaki matbu mecralardan biri olan bu kitaplar, mimarın ürettiği (tüm) eserleri retrospektif bir şekilde görseller ve metinler aracılığıyla sunan, mimara, kendi mimari üretimini yapılandıracağı ve mimarlık anlayışını geliştireceği bir yer sağlayan ortamlardır. Mimari pratiği barındıran ve tanıtan monografiler, binalardan ve mimarlarından daha uzun yaşarken, mimarlık tarihi ve teorisi için ve mimarlığın söylemsel açıdan kavramsallaştırmasında bir temel oluştururlar. Mimarlık tarihyazımı, bugüne dek yürütülen çalışmalarda, genellikle binayı ve onun yaratıcısı mimarı kendisine eksen olarak almıştı. Bu çalışma ise, mimar oto-monografilerini ve dolayısıyla matbu mimarlıkları, yürüttüğü araştırmanın hem nesnesi ve öznesi hem de izlediği tarihyazımı yaklaşımının konusu olarak kabul ediyor. Bu yaklaşımla, Türkiye'deki mimar oto-monografileri üzerine yoğunlaşırken tez, şimdiye dek dokunulmayan ve gözardı edilen konuları aydınlatarak ülkede mimarlığın bir döneminde deneyimlenen tarihsel ve kültürel bağlamdaki bir kaymayı gözler önüne seriyor. Bu tezde incelenen her bir monografi, çağdaş mimarlık bağlamının oluşturduğu ağdaki bir düğüm gibi diğerleriyle ilişki içinde anlamlar üretmiş ve varlık kazanmıştır. Bu nedenle, mimar oto-monografileri münferit vakalar olarak ele alınmamış; kitapların toplu varlıklarıyla oluşan ağdaki rolleri, `sergi`, `arşiv` ve `anlatı` kavramları aracılığıyla incelenmeye çalışılmıştır. 1950'lerden 1980'lere bir kronolojiyi takip eden bu üç kavram, mimarların oto-monografileri yoluyla mimarlıklarını kamusal tanınırlık için (yeniden) üretme ve kavramsallaştırma girişimlerinde, mimari ürünlerini nasıl sergilediklerini, mimari üretimlerini nasıl yapılandırdıklarını ve kendi mimarlıklarını nasıl anladıklarını tartışmak için zemin sağlamakta; böylece, günümüzde ve gelecekte karşılaşacağımız benzer örneklerin analizi için de ipuçları üretmektedir. This dissertation examines architecture in Turkey from the 1950s to the 1980s through printed mediums and focuses on the auto-monographs prepared by practising architects, one of the genres of printed mediums in architecture. These books retrospectively display architects' complete œuvre via images and texts and provide a place for architects to structure their own architectural production and to develop an understanding of architecture itself as a practice. The monographs live longer than the buildings and their architects by housing architectural practice for many years and thus providing a basis for architectural history and theory, and for the conceptualization of architecture itself in discursive terms. In the studies carried out so far, architectural historiography has usually focused on the building or its creator architect. On the other hand, this dissertation approaches architects' auto-monographs and hence printed architectures both as research subject and research object, and subject-matter of its historiography. In this manner, focusing on the genesis of architects' auto-monographs in Turkey, the dissertation attempts to reveal the issues hitherto untouched or undervalued, and addressed a shift in the cultural and historical context of architecture in the country.Each of the monographs examined in this study only generates meanings in relation to the others as a node in the network of the contemporary architectural context. Therefore, this dissertation tries to understand the roles of the monographs in the network through the concepts of `exhibition,` `archive` and `narrative` rather than to analyze them as individual cases. The three concepts, following a chronology from the 1950s to the 1980s, provide the ground to discuss how architects displayed architectural products, structured architectural production and understood architecture through their auto-monographs in their attempts to conceptualize their architectures and (re)produce them for public recognition; hence, these three concepts produce clues for similar analyses of contemporary and future cases.
Collections