İnançlar ve gelenekler çerçevesinde Anadolu`da yaşayan Alevilik: Batı Ege tahtacıları
- Global styles
- Apa
- Bibtex
- Chicago Fullnote
- Help
Abstract
İnanç, insanların en temel içgüdülerinden biridir. Her toplum kendi inanç dinamiklerini geliştirerek belli sistemler inşa etmiştir. Dolayısıyla serüvenlerinin başlamasıyla birlikte Türk toplulukları da çeşitli inanç sistemleri içerisinde Tanrı'ya yaklaşma yoluna başvurmuşlardır. Orta Asya'nın steplerinde, yaşam şartlarının gölgesinde gelişen inançları; yolculuğa devam ettikçe ve yeni inançlar tanındıkça çeşitlenmiştir. İslam'ın İran coğrafyasına girmesiyle birlikte, bölgede bulunan Türk toplulukları mütemadiyen İslam dinini kabul etmiş, kendilerine özgü kadim gelenekleri, İran anlayışını ve bölgeye göç etmiş peygamber ailesinin travmalarını da yorumlayıp kendilerine özgü bir inanç sistemi geliştirmişlerdir.Bu toplulukların Anadolu'ya gelmesiyle birlikte de adına `Anadolu Aleviliği` dediğimiz bir inanç ortaya çıkmıştır. Kültür-inanç-mitoloji üçgeni içerisinde gelişen bu inanç bünyesinde döneminin etkisini barındırmakla birlikte bin yılların birikiminden de izler taşır. Kendilerinin ifadesiyle Horasan'dan başlayan Tahtacıların macerası ise Ege Denizi'nin kıyılarına ulaşıncaya kadar uzun bir göç yolunu ifade etmektedir. Bölgeye gelmeleriyle birlikte dağlarda kurdukları yaşam biçimleriyle ve kendilerine özgü gelenekleriyle Anadolu Aleviliği içerisinde nev-i şahsına münhasır bir topluluk haline gelmişlerdir.Tahtacıların, toplumdan izole yaşamları, toplumsal yapılarının da kendilerine özgü olmasına yol açmış ve Aleviliğin bazı noktalarını daha toplumsal şekilde algılayarak yeni anlayışlar geliştirmişlerdir. `Anadolu Aleviliğinin` piri sayılan Hacı Bektaş-î Velî geleneğinden ayrılıp kendi ocak sistemleri içerisinde varlıklarını devam ettirmişlerdir. Dolayısıyla kendi yollarını inşa eden bu topluluğun tarihsel serüveni, diğer zümrelerle ilişkileri ve inanca bakışları din tarihçisinin ilgisini çeken bir konu haline gelerek; yerli-yabancı pek çok araştırmacı tarafından incelenmiştir. Faith is one of people's most basic instincts. Each society has developed certain systems by developing their own dynamics of belief. Therefore, with the advent of their adventures, Turkish communities have resorted to approaching God within various belief systems. Beliefs developed in the steppes of Central Asia under the shadow of living conditions; as the journey continues and new beliefs are recognized. As Islam entered the Iranian geography, Turkish communities in the region consistently accepted the religion of Islam, interpreting their own ancient traditions, understanding of Iran and the traumas of the prophet family who immigrated to the region, and developed their own belief system.With these communities coming to Anatolia, a belief called Anatolian Alevism emerged. It is possible to say that this belief, which developed within the triangle of culture-belief-mythology, has existed for thousands of years with its many sub-groups. The adventure of Tahtacı, who started with Khorasan in their own words, expresses a long migration route until it reaches the shores of the Aegean Sea. With their arrival in the region, they have become an exclusive community within the Anatolian Alevism with their lifestyle and their traditions.Their isolated life from society has caused their social structures to be unique to them and they have perceived some points of Alevism in a more social way and stated a different understanding. They left the tradition of Hacı Bektâş-ı Velî, who is regarded as the piri of the Anatolian Alevism, and continued their existence within their own quarry systems. Therefore, the historical adventure of this community that built its own ways, its relations with other groups and their views on belief became a subject that attracted the attention of the religious historian; It has been studied by many domestic and foreign researchers.
Collections