Bosna Krallığı: Bağımsızlıktan Osmanlı fethine kadar Bosna
- Global styles
- Apa
- Bibtex
- Chicago Fullnote
- Help
Abstract
120 ÖZET Bosna'da, 6.-7. yy'lardaki İslav göçlerinden sonra, bir taraftan ülkenin eski ve yeni sakinleri tek bir dil etrafında birleşerek tektürlü (homogenous) bir yapı oluşturmuş, bir taraftan da büyük ölçüde ülkenin jeopolitik konumundan kaynaklanan bir süreçte oluşan özgün hayat tarzıyla bu tektürlü beşeri yapı etraftan ayrışmış ve yeni bir ulus oluşumunun temelleri atılmıştır. Doğu Avrupa'daki ulus oluşumları birinci derecede devlet yapılarıyla bağlantılı olduğu için, Boşnaklığın belirmesi için de Ortaçağ'daki Bosna devleti beklenmiştir. Balkanlara islav göçleri, Bizans arazisinin Avarlarca alınmasından sonra buraya müttefik islav kitlelerinin yerleştirilmesi şeklinde açıklanır. Bugünkü eski Yugoslavya'nın kuzey yarısı uzunca bir süre, Orta Tuna boylarını merkez edinen Avarların yönetiminde kalmıştır. Avarlar buraları kendilerinin atadıkları jupan ve ban isimli yöneticiler aracılığıyla yönetmişlerdir. 8. yy. sonunda Avar devletinin ortadan kalkmasından sonra özellikle Bosna arazisi ortada kalmıştır. Değişik zamanlarda değişik güçler (Franklar, Bulgarlar, Hırvatlar, Sırplar, Karadağlılar, nihayet tekrar Bizanslılar) Bosna'nın kimi bölümlerine hakim olmuşlar, ama bu hep geçici karakterde olmuştur. Bilimsel çevrelerde, bu yabancı hakimiyetlerin Bosna'nın Avar döneminden kalan yönetici sınıfını değiştirmediği görüşü hakimdir. Kaynak yokluğu sebebiyle, Avar devletinin yıkılmasından 12. yy'a kadar geçen süre içinde Bosna'daki mahalli yönetimin niteliği hakkında yeterli bilgiye sahip değiliz. Ancak bu konuda tatmin edici ipuçları vardır. Bosna devletinin açık tarihi ise 12. yy. ortasında başlar. Bugünkü Bosna'nın merkezinde bulunan, ismini aynı adlı ırmaktan alan Saraybosna-Zenica arasındaki küçük Bosna banlığı, Bizans ve Macar devletleri arasında ikili ve başarılı bir siyaset izleyerek zamanla gücünü artırmış, çoğu zaman Macar devletine bağlılık arzederek kendi bağımsızlığına gölge düşürmek zorunda kalmışsa da, küçüklüğüne rağmen Macar devletini en fazla uğraştıran düşmanlardan biri haline gelmiştir. OrtaAvrupa'nın en büyük gücü olan Macaristan'ın Bosna'da başarılı olduğunu söylemek çok zordur. Üstelik, Bosna devleti 14. yy'ın ikinci yarısında hızla büyüyüp en güçlü Balkan devleti haline gelirken, Macar kralına ait olan Dalmaçya bölgesinin büyük bir kısmını da ele geçirmiştir. Bosna kralları Sırp topraklarının önemli bir bölümünü ele geçirerek Sırp krallık tacını da giymişler ve Karadağ'ın tamamına yakınına sahip olmuşlardır. Bosna'yı diğer geç Ortaçağ devletlerinden ayıran şey, halkının dini olmuştur. Boşnakların önemli bir kısmı İslav dillerinde 'Bogomillik' (Bogomilstvo) denilen bir dini akıma inanmıştır. Öte yandan Katolik kilisesi mensupları ve az da olsa Ortodokslar bulunagelmişlerdir. Kendi içinde örnek bir toplumsal hoşgörü ortamı kuran ve değişik din mensuplarını barış içinde birarada tutan Bosna devleti, en baştan itibaren komşularının hışmına uğramaktan kurtulamamıştır. Başta Macarlar olarak, Papalığın da etkin bir oyuncusu olduğu bölgesel ilişkiler içinde yatay bir düzlemde seyreden siyasi ilişkilerin dikey boyutu din kaynaklı mücadeleler veya Bosna'ya karşı Haçlı savaşları olmuştur. Bosna'nın gücünün doruğuna çıkışı, Türklerin Balkanlar'ı büyük bir hızla fethi ile eşzamanlıdır. 1386 yılında ilk Türk akıncı birlikleri Bosna'ya ulaşmış, 1389 yılında da Boşnak ordusu Kosova'da Osmanlı ordusunun karşısına çıkmıştır. Hiç şüphesiz, Bosna'nın da Sırbistan ve Eflak gibi çok erken bir dönemde fethini önleyen şey, Osmanlı devletinin Ankara savaşından sonraki fetret dönemi olmuştur. Bu dönem atlatılır atlatılmaz Türkler tekrar Bosna ile ilgilenmişler, kaybolan merkeziyetten ve sık sık yardım için kendilerine başvuran Bosnalı derebeylerden de faydalanarak, 1430'lardan itibaren bu ülkeye yerleşmişler, hatta 2. Murat burayı hukuki olarak kendi toprağı gibi değerlendirmiş, nihayet Fatih, 1463 yılında yaptığı bir sefer ile ülkeyi tamamen ele geçirerek Bosna devletine son vermiştir. Katolikliği kabul eden son iki Bosna kralının, kendi Bogomil halkına karşı yıldırma ve yok etme kampanyası başlatması, Türkler karşısında ülkenin birlik ve bütünlük içinde olması gerektiği bir dönemde aksi tesir yapmış, en az üç kuşaktır Türkleri tanıyan Bogomil Boşnaklar bu savaşta Türklerin yanında yer almışlar,uzun sayılmayacak bir tereddüt döneminden sonra da İslam dinine geçmişlerdir. 3öylece Katolikleşerek, dolayısıyla Hırvatlaşarak yok olma aşamasına gelen Boşnak milleti, Türklerin gelişi ile birlikte yeniden varlık sahnesine çıkmışlardır. ^ & / SUMMARY In Bosnia, which did not have a name to define all of its current territory in old times, but had a geographical integrity, on the one hand, after the Slavic migration/invasions of the Vl-Vll. Centuries, there happened a homogenization by unification of old settlers and new-comers around one language; on the other hand, this homogenous social structure was differentiated from the neighborhood by peculiarity of societal culture of its habitants that was formed in a process having its roots mainly in the country's geopolitical and geocultural position, consequently paving the way to nation-making. The Medieval Bosnian state was waited for the making of Bosnian nation, since national formations in the Eastern Europe are and were outstandingly dependent upon state structures. The political definition of Slavic migrations to the Balkans can be made as settlement of Slavic masses by the Avar allies, who seized these territories from Byzantine together with Slavs. Northern half of today's ex-Yugoslavia or the antique llliricum remained for a long time under the rule of Avars, whose heartland was the middle Danubian basin. Avars governed this part of Balkans with their officials called ban and jupan After the decline of the Avar state at the end of the VIII. century, particularly Bosnian soil remained without owner. Different powers (Franks, Bulgars, Croats, Serbs, Montenegrins, and consequently Byzantines) in different times ruled on some parts of Bosnia, but all of them was temporary in character. What view is popular in scientific milieu is that these foreigners did not change ruling elite of Bosnia, that was inherited from the Avar age. We have no sufficient information about the local administration in Bosnia from the decline of the Avar kaganate to the XII. century due to very lack of124 sources. But there are satisfactory traces and clues in this matter. C!ear history of the Bosnian state begins with the mid-XII. century. The little Bosnian banat, being in today's Central Bosnia, between Sarajevo and Zenica, and having its name from the so-called river, increased its power in the course of time by performing a dual but successful policy between Byzantine and Hungary; and although its independence was shadowed time by time due to vassal state relation with Hungary, it became consequently one of the enemies of Hungary that made the latter busy the most, in contrary to the little body of the former. It is very difficult to say that Hungary, then the greatest force in the Central Europe, was successful in Bosnian affairs. Moreover, while Bosnia was becoming the most powerful Balkan state with its rapid advance in the second half of the XIV. century, Bosnian armies seized greater part of Dalmatia, belonging to Hungarian kingdom. Not satisfying with it, Bosnian kings were crowned as also Serbian kings after seizing an important part of Serbia, and became lords of almost ail of Montenegro. What differentiates Bosnia from other contemporary Medieval states was religious affiliation of its citizens. An important part of Bosnian population accepted a religion or sect, which was called 'Bogomilism' (Bogomilstvo) in Slavic languages, and which is though to stem from Manicheism, an Oriental, Iran- centered religion. There were also followers of Catholicism, and lesser Orthodox believers. Bosnian state, that set up in itself an environment of social tolerance being a good sample to all ages, and kept members of different religions together in peace, could not, however, escape from being object of rage of its neighbors. Within the frame of regional relations, of which main actor was Hungary, and the Papacy as an active policy-making center, vertical line of political relations, that were happening on a horizontal line, was religious disturbances, or, better to say, Crusades against Bosnia. Paramount of Bosnian state's force coincides with the beginning of very rapid Turkish conquest of the Balkans. First Turkish raiders entered in the country in 1386. and Bosnian regiments were in Kosovo plain together with Serbian and Albanian forces against Turkish army in 1389. Certainly, what125 prevented an early fall of Bosnia under Turkish rule was, like Serbia and Wallachia (current southern Romania), the Ottoman interregnum period starting with the Ankara battle of 1402. Turks, however, just after the end of this period, started to be interested in Bosnian affairs; settled in the country as permanently as building mosques, making use of decentralization of the state, and very often calls of feudal rulers for help. Although there was no any military or legal gaining, Ottoman sultan Murad II considered Bosnia legally as his domain. The country was conquered by his son, Mehmed II after the expedition in 1463, and the Bosnian state ended. That the latest two Bosnian kings accepting Catholicism started a campaign of annihilation of their own people, Bogomils, caused a strong reaction among the people, in a time when the country had to be in union and integrity against Turks. Bogomil Bosniacs, knowing about Turks for at least three generations, supported Turkish forces against their Catholic king, and became Muslims after a term of thinking, that cannot be considered very long. Thus, the Bosniac nation, that was to disappear by catholicizing, then croatizating, continued to exist thanks to arrival of Turks.
Collections