21. yüzyılda uluslararası politik ekonomik ilişkiler: Hegemonsuz bir dünyada işbirliği ve çatışma ihtimalleri
- Global styles
- Apa
- Bibtex
- Chicago Fullnote
- Help
Abstract
146 ÖZET Bu tez, Uluslararası Politik Ekonomi literatürü ndeki liderlik ve hegemonya problematiğini, değişik kuramsal yaklaşımlar açısından ele alarak, hegemonyayı sağlayıcı bir gücün yokluğunda 21. yüzyılın uluslararası politik ekonomik ilişkilerindeki işbirliği ve çatışma trendlerini değerlendirmektedir. Uluslararası Politik Ekonomi literatürü, devletler arasındaki eşit olmayan güç dağılımını ve bir devletin sistem içerisinde diğerleri üzerinde hakimiyet kurduğu durumları açıklamak için hegemonya teorilerini kullanır. Bunlar arasında en çok tartışılanlardan birisi `hegemonik istikrar teorisi'dir. Bu teoriye göre, hegemon devlet, çeşitli uluslararası `kamu malları`nı sağlayarak devletler arasında işbirliği ve serbest ticaretin gelişmesine imkan verir, böylece uluslararası sisteme düzen ve istikrar getirir. 19. yüzyılda İngiltere, 20. yüzyılda da ABD böyle bir rolü oynamıştır. Ancak gerek Amerikan gücündeki düşüş, gerekse güç kaynaklarının doğası ve önemindeki değişim neticesinde, 21. yüzyılda bir devletin tek başına hegemonik düzeyde bir güç elde ederek, diğer devletler üzerinde baskı ve zorlamaya dayalı hegemonya kuramayacağı görülmektedir. ABD, dünya liderliğini kuşkusuz devam ettirmekteyse de, bu liderlik, ABD'nin uluslararası sistemi tek başına yönetmesine yetecek kadar baskın değildir. Bu durumda, hegemonik istikrar teorilerine göre, düzen ve işbirliğini sağlayıcı hegemonun yokluğunda, uluslararası sistemin istikrarsız, düzensiz ve çatışmacı olması beklenir. Fakat bu tez, 21. yüzyılda işbirliğinin, çatışma ve düzensizliğin önüne geçeceğini öngörmektedir. Çünkü artık ülkelerin karşı karşıya oldukları sorunlar, kendi başlarına çözebilecekleri düzeyin çok ötesine geçmiş; uluslararası güvenlik, küresel ekonomi ve ticaretin yönetimi, çevre, teknoloji, uluslararası terörizm, silahlanma, yoksulluk ve eşitsizlik gibi birçok küresel konuyu ele almak için hem hükümetler-arası işbirliği hem de hükümet-dışı aktörlerin katılımı zorunlu hale gelmiştir. Sorunların147 küreselleşmesi, onların küresel olarak yönetilmesi ihtiyacını da beraberinde getirmektedir. Böylelikle, uluslararası rejimler ve kurumlar, hegemonsuz bir dünyada işbirliğini yapısallaştırarak devam ettirmekte, uluslararası sistemin istikrarsızlık ve çatışmaya sürüklenmesini engellemektedir. Ancak işbirliği tarafındaki bu olumlu gelişmeler, çatışmanın tamamen ortadan kalkması anlamına gelmemekte, tarihin her döneminde olduğu gibi, 21. yüzyılda da çatışma ve işbirliği beraberce yeryüzünde varlıklarını devam ettirmektedir. Ama işbirliği giderek daha ağırlıklı ve baskın trend olarak çatışmanın önüne geçecektir. ABD bile artık hegemonyasını kaybettiğinin farkında olarak, tek-taraflılığı bırakıp, diğer ülkelerin ve uluslararası kamuoyunun işbirliği ve onayını almasının, kendisinin dünya liderliğinin kabul edilmesinin bir gereği olduğunu anlayarak, daha işbirlikçi ve çok-taraflılığa saygı duyar hale geldi. Sonuç olarak, bu teze göre, 21. yüzyılda hiçbir devlet, hegemonyayı sağlayamayacak, fakat hegemonik istikrar teorilerinde iddia edildiğinin aksine, hegemonun düşüşüyle dünya düzeni çatışma ve istikrarsızlığa sürüklenmeyecek, küresel yönetimin kurumları ve uluslararası kuruluşlar yoluyla yapısallaşan işbirliği kanalları sayesinde, 21. yüzyılın hegemonsuz dünyasında düzen ve istikrar devam edecek, çatışma varlığını sürdürse de, uluslararası politik ekonomik ilişkilerdeki işbirliği trendi yükselerek devam edecektir. 148 SUMMARY By analyzing the leadership and hegemony problematic in International Political Economy (IPE) literature from the perspectives of different theoretical approaches, this thesis evaluates the conflict and cooperation trends in the international relations of the 21st century in the absence of a hegemonic power. The IPE employs hegemony theories to explain unequal distribution of power among the states and the situations of one state dominating the others in the system. Hegemonic Stability Theory is one of such theories. According to this theory, a hegemonic state brings `order and stability` to the international system by facilitating the development of cooperation and free trade among the states through providing various international `public goods`. Such a hegemonic role was played by the United Kingdom in the 19th century, and by the USA in the 20th century. However, as a result of a decline in the American power and a change in the nature and importance of power resources, it is anticipated that in the 21st century, no state will be able to establish hegemony based on pressure and coercion over the others by attaining an exclusive hegemonic power. Although the US continues to play the leadership role in the world without any doubt, this leadership is not dominant enough to govern the international system alone. In this case, according to the Hegemonic Stability Theory, in the absence of a hegemon, which provides order and cooperation, the international system is supposed to be disordered and conflictual. However, this thesis envisages that in the 21st century, cooperation will override conflict and disorder. This is mainly because the problems that the countries face today have moved behind the levels that they can be solved individually. Such issues as international security, management of global economy and trade,149 environment, technology, fight against international terrorism, armament, poverty and inequality have become global issues which require inter governmental cooperation and the involvement of non-governmental organizations. Globalization of the problems brings about the necessity of global management of those problems. Thus, by structuralizing the cooperation and creating patterns of behaviour, international regimes and institutions help sustain the cooperation in a hegemonless world, and prevent the international system to fall in instability and conflict. However these positive developments on the side of cooperation do not mean that conflict will completely disappear. Like in every period of the world history, conflict and cooperation will continue to exist together on earth in the 21st century, but the cooperation will increasingly be the dominant and leading trend compared to the previous periods. Even the US, being aware that it is no longer the hegemon, has realized that obtaining the cooperation and approval of other countries and the international community by leaving unilateralism is a requirement for its leadership to be accepted by the others. This understanding has led the US to be more cooperative and respectful to multilateralism. In conclusion, according to this thesis, no state will be able to provide hegemony in the 21st century, but unlike the assertions of the hegemonic stability theories, the world order will not turn into conflict and instability with the fall of the hegemon. Thanks to the institutions of global management and cooperation patterns which are structuralized through international organizations, the order and stability will persist in the hegemonless world of the 21st century, and the cooperation trend in international political economic relations will continue to rise despite the fact that conflict will continue to exist in some issue areas. ««»»»««SfSiSSSf
Collections