Anayasa Mahkemesi`ne bireysel başvuruda kabul edilebilirlik şartı olarak mağdur kavramı
- Global styles
- Apa
- Bibtex
- Chicago Fullnote
- Help
Abstract
Temel hak ve özgürlüklerin korunması amacıyla özellikle İkinci Dünya Savaşı'nın ardından gerek uluslararası düzlemde gerekse ulusal sistemlerde bireysel başvuru yolunun kabul edildiği gözlemlenmektedir. Ülkemizde ise bireysel başvuru yolu 12 Eylül 2010 tarihinde yapılan referandum neticesinde hukuk sistemimize dâhil olmuştur. Yapılan her başvurunun kabul edilebilmesi bu hukuki yolun etkililiği ve işlevselliği açısından mümkün değildir. Bu sebeple yapılan başvurular öncelikle kabul edilebilirlik süzgecinden geçirilmektedir. Bu süzgecin belki de başlangıç ayağını mağdur kriteri oluşturmaktadır. Kamu gücü kaynaklı eylem veya ihmaller neticesinde bireylerin, temel hak ve özgürlüklerinde meydana gelen ihlallerden dolayı bireysel başvuruda bulunabilmeleri için bu kamu gücünün, bireylerin güncel ve kişisel bir hakkına doğrudan müdahalede bulunması gereklidir. Bu müdahale sonucunda bireyler mağdur oldukları iddiası ile bireysel başvuru yoluna başvurmaktadırlar. Fakat her zaman mağdur kavramının katı ve esnemez bir biçimde yorumlanması temel hak ve özgürlükleri koruma amacı ile örtüşmeyeceğinden bu kavramın yorum yoluyla genişlediği gözlemlenmektedir. Kişisellik kriterinde meydana gelen genişleme ile dolaylı mağdur; doğrudanlık kriterinde meydana gelen genişleme ile potansiyel mağdur kavramları ortaya çıkmıştır. Bu çalışmada, mağdur kavramına getirilen bu yorumlar ile birlikte mağdur statüsünün kaybı konusunda bireysel başvuruları inceleyen mahkemelerin içtihatları ışığında bir inceleme yapılmaktadır. It is observed that both international and national systems had adopted individual application remedies to protect fundamental human rights especially after Second World War. The remedy of individual application entered our law system with the constitutional amendment at 12th September 2010 as well. It is impossible to accept all the applications due to efficiency and functionality of this remedy. Thus, applications are put through admissibility criteria. Victim status may hold a special step of these criteria. In order to lodge an applications by individuals who claim their fundamental rights are violated by a public authority actions, these actions must be directly against to individuals' personal and contemporary rights. After that act of public authority, individuals must claim to be victim and lodge and application. Since it is not fit for purpose of protection of fundamental rights to interpret victim status as a rigid and nonflexible way, this consept widens through interpretation. While personality principle widens to indirect victim; directness principle widens to potential victim. In this study, these interpretations and loss of victim status are examined in the light of decisions of the courts which accept individual applications. There are also informations about international and comparative law findings in this study.
Collections