Türk sinemasında engelli temsili: 1969-2013 yılları arası Türk filmleri
- Global styles
- Apa
- Bibtex
- Chicago Fullnote
- Help
Abstract
19. yüzyılda ortaya çıkan `normal` tanımı sonrasında, bu tanımın dışında kalan bedenler ve zihinler engelli olarak adlandırılmaya başlamış, bu anormallik birçok platformda ilgi görmüş, tartışılmış, kınanmış ve bazense şiddetle yargılanmıştır. Bu platformlardan biri de sinemadır. Sinemada yaratılan karakter ve anlatılan öykülerle, engellilik birçok ana tema ve yan hikâyelerde yerini almıştır. Sanatın özü gereği doğduğu coğrafyanın sosyolojik kuramlarını yansıtır ve içerisinde bulunduğu toplumun değer yargılarını bizlere gösterir. Bu da sanatseverin kendi davranış biçimlerini belirlerken kullanabilecekleri bir dizi imge, düşünce ve değerlendirmeler sunması açısından önemlidir. Bu açıdan sinemada temsil edilen engellilik imgesinin dayandığı toplumsal faktörlerin ne derece beyaz perdeye yansıdığının incelenmesi, sinemanın engellilik şifresini çözmemizde bize yardımcı olacaktır. Buradan hareketle Tıbbi ve Sosyal model olmak üzere iki ana hatta gelişen engellilik kuramlarının kavramsal diyalektiği ve tarihsel inşası üzerinde durulmuştur. Bu kuramlardan ilki olan Tıbbi model biyolojik olarak normal bir bedensel varoluştan söz etmektedir. Bu varoluş ancak tam ve eksiksiz addedilen bir bedende vuku bulacaktır. Bu noktada sağlamlığı merkeze alan Tıbbi model engelliliğin biyolojik ve bedensel kısmıyla (impairment) ilgilenirken, Sosyal model engelliliğin toplumsal inşasıyla (disability) yani egemen toplumsal pratiklerin oluşturduğu engeller ile ilgilenmektedir. Dolayısıyla, Sosyal modele göre kişiler bedenlerinden dolayı değil, toplum onları engellediği için öyledir. Başka bir deyişle engellilik fiziksel ya da zihinsel yetersizlikle alakalı değil, ayrımcılık ve önyargı ile alakalıdır. Böylece akademik bir çalışma alanı olarak ortaya çıkan bu kuramlar kapsamında Türk sinemasında engellilik olgusunun bireysel ve toplumsal ölçekte nasıl temsil edildiği 1969-2013 yılları arasını kapsayan toplamda altı film (1969-Aşk Mabudesi, 1973-Kambur, 1988-Arabesk, 1990-Zavallı, 2004-Yazı Tura, 2013-Tamam mıyız?) üzerinden incelenmiştir. Filmlerin seçilmesinde senaryosunun tamamıyla engellilik olgusu üzerine kurulmuş olması ya da içerisinde engelli karakterlerin olduğu sahnelerin bulunması ölçüt alınmıştır. Sonuç olarak, yapılan bu inceleme neticesinde birçok bulguya ulaşılmıştır. Buradan hareketle elde edilen bulgular ışığında toplumsal algı ve tutumların ne derece beyaz perdeye yansıdığını anlamak için de yirmi soruluk bir anket çalışması yapılmıştır. 344 kişiden oluşan örneklem grubu üzerinde gerçekleştirilen bu araştırma sonucunda birçok çıkarımda bulunulmuş ve bilimsel veri elde edilmiştir. Böylece birbiriyle örtüşmeyen ve tarihsel süreç içerisinde değişime uğrayan küçük nüanslar dışında genel olarak Türk sineması, engellilere olan önyargıyı pekiştirmiş, engelli beden üzerindeki tahakkümün ve olumsuz söylemlerin devam etmesinde etkili olmuştur. After emerging the definition of `normal` in the 19th century, the bodies and minds outside this definition began to be named as disabled, and this abnormality has attracted attention in many platforms, has been debated, condemned and sometimes judged violently. One of these platforms is the cinema. With the character created in the cinema and the stories told, disability has taken its place in many main themes and side stories. The art, in essence, reflects the sociological theories of the geography where it was born and shows us the value judgments of the society in which it is located. This is important for the art lover to present a range of images, ideas and evaluations that they can use to determine their own behavior. In this respect, examining the extent of representing the social factors which are determining image of disability on the white screen will help us to decode the disability code of cinema. From this point of view, historical construction and conceptual dialectics of disability theories developed in two main lines, Medical and Social model, are analyzed. The first of these theories, the Medical model, speaks of a biologically normal bodily existence. This existence will only take place in a body considered to be complete and without defection. At this point, the Medical model which focuses on robustness, deals with the biological and physical disability of the disability, while the Social model deals with the social construction of disability, i.e. the barriers created by dominant social practices. Therefore, according to the Social model, people are not disabled because of their bodies, but society disables them. In other words, disability is not related to physical or mental disability, but to discrimination and prejudice. In this context, within the scope of these theories emerged as an academic field of study, it is analyzed that how the disability phenomenon in Turkish cinema is represented on an individual and social scale, in the baseline of total of six films covering the period 1969-2013 (1969-Aşk Mabudesi, 1973-Kambur, 1988-Arabesk, 1990-Zavallı, 2004-Yazı Tura, 2013-Tamam mıyız?) The selection of the films is based on the fact that the script is based entirely on the phenomenon of disability or the presence of scenes with disabled characters. Thus, many findings have been reached as a result of this study based on disability theories. In the light of the findings obtained from these films, a survey of twenty questions was conducted to understand the extent to which social perceptions and attitudes were reflected on the white screen. As a result of this study carried out on a sample group of 344 people, many inferences were made and scientific data were obtained. Thus, apart from minor nuances that do not overlap and change in the historical process, Turkish cinema in general reinforced the prejudice against the disabled and was effective in continuing the domination and negative discourses on the disabled body.
Collections