Bası yarası oluşturulan farelerde standart yara bakım ürünü ile manuka (Leptospermum scoparium) balının yara iyileşmesi üzerine etkilerinin karşılaştırılması
- Global styles
- Apa
- Bibtex
- Chicago Fullnote
- Help
Abstract
AMAÇ: Bası yarası, hastanelerde ve evde bakım hastalarında yüksek morbidite ve mortaliteye neden olabilen önemli ve ciddi bir halk sağlığı sorunudur. Bası yaralarını önlemek ve tedavi etmek amacıyla çok eski tarihlerden bu yana birçok yöntem kullanılmaktadır. Bal, uzun yıllardan beri yara iyileşmesi amacıyla kullanılan ürünlerden biridir. Yapılan çalışmalar, Yeni Zelanda'da Leptospermum Scopraium çiçeklerinden elde edilen manuka balının yara iyileşmesi üzerine olumlu etkilerinin olduğunu göstermiştir. Biz de bu çalışmamızda rutinde kullandığımız standart bir yara bakım ürünü ile manuka balının yara iyileşmesi üzerine etkilerini karşılaştırmayı amaçladık. METOD: Etik kurul onayı alındıktan sonra, ağırlıkları 20-25 gr arasında değişen 8-12 haftalık Balb-c cinsi 18 adet erkek fare rastgele seçilerek 3 gruba ayrıldı. Gruplar; Kontrol grubu (Grup K, n=6), Standart yara bakım ürünü grubu (Grup S, n=6), Manuka balı grubu (Grup M, n=6) olarak belirlendi. Anestezi altındaki farelerin sağ veya sol iliak kemik üzerinde 6 mm çapında dairesel tam kat yara oluşturuldu. Deneyin 14. gününe kadar Grup M'ye manuka balı ve Grup S'ye standart yara bakım ürünü topikal olarak günde 1 defa uygulandı. Grup K ise hiçbir tedavi uygulanmadan spontan iyileşmeye bırakıldı. Tüm gruplardaki farelerin 0, 3, 7, 10 ve 14. günlerde yara yeri çapları ölçüldü. Deneyin sonunda yeterli anestezi derinliği sağlandıktan sonra farelerin yara yerleri, altındaki kas dokusunu da içerecek şekilde histopatolojik inceleme amacıyla çıkartıldı. Çalışma boyunca elde edilen verilerin istatistiksel analizi SPSS programı kullanılarak yapıldı.BULGULAR: Çalışmaya dahil edilen 18 adet erkek farenin ağırlıkları ortalama 22,78±1,568 idi (p>0,05). Çalışmamızda Grup M'de, Grup S ve Grup K'ye göre reepitelizasyon, kollajen birikimi, ülser ve VEGF değerleri, istatistiksel olarak anlamlı derecede daha yüksekti (p<0,017), inflamatuar hücre ve anjiyogenez değerleri ise istatistiksel olarak anlamlı derecede daha düşüktü (p<0,017). Grup K ile Grup S arasında ise istatistiksel olarak anlamlı farklılık yoktu (p>0,05). Granülasyon oluşumu ve Ki-67 proliferasyon indeksi bakımından gruplar arasında istatistiksel olarak anlamlı bir ilişki bulunamadı (p>0,05). Gruplar arasında yara kapanmasını karşılaştırdığımızda 3, 7 ve 14. günlerde sadece Grup M ve Grup K arasında anlamlı farklılık vardı ve Grup M'de yara kapanma hızı Grup K'ye göre istatistiksel olarak anlamlı derecede daha yüksekti (p<0,05). Onuncu günde ise tüm gruplar arasında istatistiksel olarak anlamlı farklılık vardı ve Grup M'de yara kapanma hızı, Grup K ve Grup S'ye göre istatistiksel olarak anlamlı derecede daha yüksekti (p<0,05). SONUÇ: Bası yarası modeli oluşturulan farelerde topikal olarak uyguladığımız manuka balının, yara iyileşmesi üzerinde rutinde kullanılan yara bakım ürününe ve spontan iyileşmeye göre daha fazla olumlu etkileri olduğunu ve daha hızlı yara kapanması sağladığını gözlemledik. Bu nedenle manuka balının, akut yaraların ve bası yaralarının tedavisinde kullanımını önerebiliriz. Ancak manuka balının klinik kullanımının yaygınlaşması için çalışmaların arttırılması gerektiğini düşünüyoruz. ANAHTAR KELİMELER: Manuka balı, bası yarası, yara iyileşmesi, leptospermum scoparium PURPOSE: Pressure wound is an important and serious public health problem that can cause high morbidity and mortality in hospitals and home care patients. Many methods have been used since ancient times to prevent and treat pressure wounds. Honey is one of the products used for wound healing for many years. Studies have shown that manuka honey obtained from Leptospermum Scoparium flowers in New Zealand has positive effects on wound healing. In this study, we aimed to compare the effects of manuka honey on wound healing with a standard wound care product we routinely use.METHOD: After the approval of the ethics committee, 18 male 8-12-week-old Balb-c rats weighing 20-25 g were randomly selected and divided into 3 groups. Groups were defined as; Control group (Group K, n = 6), Standard wound care product group (Group S, n = 6), Manuka honey group (Group M, n = 6). A circular full thickness wound with a diameter of 6 mm was formed on the right or left iliac bone of the mice under anesthesia. Until the 14th day of the experiment, manuka honey to Group M and standard wound care product to Group S were applied topically once a day. Group K was left to spontaneous recovery without any treatment. The wound diameters of mice in all groups were measured on days 0, 3, 7, 10 and 14. After sufficient anesthesia depth was obtained at the end of the experiment, the wounds of the mice were removed for histopathological examination including the muscle tissue beneath. Statistical analysis of the data obtained during the study was done using the SPSS program.RESULTS: The average weight of 18 male mice included in the study was 22.78 ± 1.568 (p>0.05). In our study, reepithelization, collagen accumulation, ulcer development and VEGF were statistically significantly higher in Group M than in Group S and Group K (p<0.017). Inflammatory cell and angiogenesis were statistically significantly lower in Group M than in Group S and Group K (p<0.017). There was no statistically significant difference between Group K and Group S (p>0.05). No statistically significant relationship was found between the groups in terms of granulation formation and Ki-67 proliferation index (p>0.05). When we compared wound closure between groups, there was a significant difference only between Group M and Group K on days 3, 7 and 14, and wound closure rate in Group M was statistically significantly higher than Group K (p <0.05). On the tenth day, there was a statistically significant difference between all groups and the wound healing rate in Group M was statistically significantly higher than in Group K and Group S (p<0.05). CONCLUSION: We observed that manuka honey, which we applied topically in mice with a pressure wound model, had more positive effects on wound healing than routine wound care product and spontaneous healing and provided faster wound closure. Therefore, we can recommend the use of manuka honey in the treatment of acute wounds and pressure wounds. However, we think that studies should be increased for the clinical use of manuka honey to become widespread. KEY WORDS: Manuka honey, pressure wound, wound healing, leptospermum scoparium
Collections