Dünya tarım ürünleri ticaretinin libarelleşmesine yönelik düzenlemelerin Türkiye`nin tarım ve ticaret politikaları üzerine etkileri
- Global styles
- Apa
- Bibtex
- Chicago Fullnote
- Help
Abstract
İkinci Dünya Savaşından sonra, ticari anlaşmazlıkların çözümü vekorumacılığın yarattığı olumsuzluklar, ticaretin liberalleşmesi yönünde oluşturulanGümrük Tarifeleri ve Ticaret Genel Anlaşması (GATT) ile aşılmaya çalışılmıştır.GATT ile birlikte yeniden düzenlenen dünya ticaret sistemi içerisinde tarım ürünleriticaretiyle ilgili kurallar, diğer sektörlerin tabi olduğu disiplinlerden ve kurallardanbüyük ölçüde ayrı ve muaf tutulmuştur. Tarım sektörünün GATT kapsamı dışınaalınmasının en önemli nedeni ABD'nin uyguladığı tarım politikası ve Avrupa Birliği(AB)'nin Ortak Tarım Politikası (OTP)'nı oluşturmasıdır. Siyasi ve ekonomikyönden liberal felsefeyi benimseyen bu ülkelerin, tarımda korumacı davranmaları,ekonomik olmaktan daha çok siyasi nedenlere bağlanabilir. Çünkü gıda, insanhayatının en önemli temel gereksinimidir ve hiçbir ülke gıda konusunda dışarıyabağımlı olmak istemez.GATT görüşmelerinde, Uruguay Raundu uluslar arası ticari ilişkiler içinönemli bir adım sayılmaktadır. Uruguay Raundu sonrasında oluşturulan TarımAnlaşması ile Dünya tarım ürünleri ticareti diğer sektörlerde olduğu gibi GATTkapsamına alınmıştır. Uruguay Raundu sonrasında GATT yerini Dünya TicaretÖrgütü'ne (DTÖ'ye) bırakırken, Tarım Anlaşması'nın yürütülmesinden de bu örgütsorumlu tutulmuştur. Tarım Anlaşması'yla ihracat sübvansiyonlarına, yurtiçi destekharcamalarına sınırlamalar getirilmeye çalışılmış, tarife dışı engeller tarife eşdeğerlerine dönüştürülerek mevcut tarifelerde indirimler gerçekleştirilmiştir. DTÖTarım Anlaşması ile, tarım ürünlerinin uluslar arası ticaretine tam bir serbestigetirmekten daha çok, serbest ticareti engelleyen ve çarpıtan unsurların aşamalıolarak sınırlandırılması amaçlanmıştır.Gerçekte, tarım konusunun GATT kapsamına alınması konusundakizamanlamanın tespiti önemlidir. Çünkü, 1980'li yıllar, tarım ürünleri ticaretindekikorumacılık nedeniyle dünya tarım ürünleri fiyatlarının düştüğü, gıda talebinin nüfusartış hızındaki düşüş nedeniyle azaldığı ve ülkelerin gıda stoklarını ancaksübvansiyonlu olarak satabildikleri bir dönem olmuştur. 1980'li yıllarda borç batağıiçinde olan bir çok gelişmekte olan ülkede, devletin ekonomiye müdahalesininmaliyetlerinin yüksek olduğu düşüncesi ve bu ülkelere kredi yardımında bulunanIIuluslar arası kuruluşların bu düşünceyle paralellik gösteren uygulamaları sonucunda,bir çok gelişmekte olan ülke gibi Türkiye de etkilenmiştir. Tarım sektörü 1932yılından itibaren pazar fiyat desteği (destekleme fiyat politikaları), girdisübvansiyonları, dış ticarete sınırlamalar getirilmesi gibi yollarla korunmayabaşlanmıştır. Fakat 1980'li yıllardan itibaren uygulamaya çalışılan yapısal uyumpolitikaları, uluslararası kuruluşların yönlendirmeleri ve desteklemelerin getirdiğiolumsuzluklardan yakınan çeşitli çevrelerin baskılarıyla, tarımda müdahaleciliktenliberalleşmeye doğru adım atılmasını zorunlu kılmıştır.Türkiye'nin tarım politikalarının yönü, gerek yapısal uyum politikalarıgerekse yapılan anlaşmalar doğrultusunda korumacılıktan liberalleşmeye doğrudur. 9Aralık 1999 Aralığı ve sonrası IMF'ye verilen niyet mektupları ile gerçekleştirilmesiöngörülen tarım reformu, genel çerçeve olarak, DTÖ kurallarına ve Türkiye'ninGümrük Birliği (GB) ve tam üyelik bağlamında uyum sağlamak zorunda olduğuOTP'ye uygunluk gösterecek şekilde düzenlenmeye çalışılmıştır.Bu çalışmada, DTÖ Tarım Anlaşması'nın gerçekten de amaçlandığı gibi,liberalleşme yönünde atılan adımlarla kaynakların etkin dağılımının sağlanmasıkonusunda önemli bir rol üstlenip üstlenmediği sorusuna yanıt aranmayaçalışılmıştır. DTÖ konferanslarına bakıldığında, tarım konusunda liberalleşmeyönünde atılan adımların yeterli olmadığı ve özellikle gelişmiş ülkelerdekorumacılığın farklı araçlar kullanılarak devam ettirildiği görülmektedir.Tezde yukarıda belirtilen konular tespit etmeye çalışılmış ve Türkiye'nindestekleme politikalarındaki değişimlerin etkileri ve sonuçları vurgulanmayaçalışılmıştır. Türkiye'de uygulanan destekleme fiyat ve alım politikasının bazıürünlerde üretim fazlası ve bazı ürünlerde de üretim yetersizliğine yol açtığı ve kamufinansman sorunu yaşayan Türkiye'nin bu politikaları devam ettirmesinin rasyonelbir tutum olmayacağı yapılan ekonometrik çalışma ile ortaya konulmayaçalışılmıştır. Destekleme fiyat politikasının en çok eleştirilen yönü, fiyat tespitindepolitik amaçların ağır basması ve ekonomik etkenlerin geri plâna itilmesi sonucuortaya çıkabilen stok birikimiyle birlikte, mali destek ve enflasyonist etkidir.Bununla birlikte, enflasyonun ve kamunun finansman sorununun temel kaynağınındestekleme fiyat politikası olduğunu söylemek doğru bir yaklaşım olmayabilir.IIIDestekleme fiyat politikasının kamu maliyesine olan yükünün artmasının nedeni,tarımın bizzat kendisi değildir. Tarımı destekleyen KİT'ler ve kamu bankalarınınyüksek enflasyonist ortamda, yüksek faizle borç almaları ve zamanında ödenmeyenborçlar için ana paranın çok üzerinde faiz ödemeleridir. Türkiye'nin tarımıdesteklemede şu anda kullandığı en önemli araç doğrudan gelir desteğiuygulamasıdır. Bu uygulama Dünya Bankası (DB)'nin desteği ile devamettirilmektedir. Fakat bu destekleme aracı her ne kadar piyasa mekanizmasınauygunluk gösteren bir destekleme şekli olsa da tarımda yaşanan yapısal sorunlaraçare oluşturmada yetersiz kaldığı söylenebilir. Following the World War II, the resolution of trade conflicts and negativeeffects of protectionism were overcome by GATT which sought to establish tradeliberalisation. The global trade system that came with GATT regulated anddisciplined all sectors except for agriculture. The most important reasons for theexception of agriculture eas agriarian policies of US and EU?s CAP.The fact that countries adopting the liberal creed politically as well aseconomically use projectionist measures in agriculture can be explained by politicalreasons rather than economics. Since food is the most essential need in human life,no country would want to depend in foreign produce.Uruguay Round in GATT negotiations is considered to be a milestone forinternational trade relations. With Agreement on Agriculture in the Uruguay Roundagriculture, like other economic sectors, because a part of GATT agreement.Following the Uruguay Round GATT was replaced by WTO which becameresponsible for Agreement on Agriculture, export subsidies and domestic supportwere limited, non-tariff barriers were adjusted to tariff levels and there werereductions in existing tariffs. WTO Agreement on Agriculture, rather than achievingfull liberalisation intern trade of agricultural goods, aimed to get rid of the distortingand limiting factors over period of time.In fact, it?s of paramount importance to specify the timing of the inclusion ofagreement in GATT. Because 1980?s were marked by declining price of agriculturalgoods on a world scale due to projectionist measures, by declining food demand dueto decline in population growth, and by countries selling their stocks throughsubsidies. During the 1980?s like many other developing countries in debt, Turkeyhas been affected by ideas that consider the regulatory policies of state highly costlyand policies of supranational that parallel these ideas in crediting these countries.Starting with 1932, market price support, input subsidies and limitations on foreigntrade were used to support agriculture sector and starting with 1980 structuraladjustment policies, directives of supranational and their support have been criticisedVfor negative effects by some actors, who creation a pressure towards liberalisationrather than regulation in agriculture.Turkey agriculture policies are either as a result of structural compliancepolicies and the treaties signed by Turkey, changing from protectionism towardsliberalism. The agriculture reform which Turkey considers to implement in generalperspectives complies with the rule of WTO. The process started on 9 December1999 and has continued by the intention letters given to IMF. Furthermore theagriculture reform parallels with the Customs Union and Common AgriculturalPolicy which Turkey has to comply with in terms of full membership.By the thesis the above mentioned subjects are aimed to clarify. Furthermorethe thesis is aimed to highlights the effects and result of change in Turkey?s subsidypolicies. The most important way used currently by Turkey to subside agriculture isdirect income support. The application of this policy is maintained with the supportof the World Bank. The policy is not able enough to remedy the structural problemsface by agriculture, although the application of such subsidy policy seems fit themechanism of market.By this thesis it is tried to ascertain the above mentioned subjects and toemphasise the effects and the outcomes of changes in Turkey?s subsidy policies.Furthermore it is indicated that the subsidy (in respect of prices and purchases)policy which Turkey implements causes shortages and overproduction in respect ofsome crops and that it is established that in these circumstances it is irrational forTurkey who has got some problems as to financing to go on this policy. The mostcriticised aspect of the price subsiding policy is financial support and inflationaryeffect together with the overweighed political aims and accumulated stocks whichwas caused by underestimating the economic factors. Nevertheless it may not beright approach to say that the subsidy policy is the essential source for the inflationand public financing.The agriculture is not mere reason to increase the existed burden in respect ofprice subsidy policy on public financing. The reasons are Public EconomicInstitutions (KIT), the public banks which borrows with high interest rates ininflationary circumstances and compelled to pay back much interest than theVIborrowed main capital. The current policy in agriculture support which is beingimplemented by Turkey is direct income support. This application is carried on bythe support of World Bank. It may be stated that this sort of support is not adequateenough to overcome the structural problems although it seems that the policy accordsthe market mechanism in respect of subsidy.
Collections