Basel uzlaşısı çerçevesinde bankalarda operasyonel risk yönetimi ve hipotetik bir uygulama
- Global styles
- Apa
- Bibtex
- Chicago Fullnote
- Help
Abstract
Riskler, 1990'lı yıllara kadar bankacılık sektörü tarafından, piyasa riski ve kredi riski olmak üzere sadece iki başlık altında incelenmekteydi. Piyasa riski bankaların varlık portföyünün değerini etkileyen makro değişkenlerden kaynaklanan faiz ve kur riski gibi riskler olarak tanımlanırken, kredi riski ise bankanın alacaklarını zamanında ve tam olarak tahsil edememesi olarak tanımlanmaktaydı. Küreselleşme, teknolojik gelişmeler ve finansal ürün ve hizmetlerin çeşitlerinin artması, finans dünyasında bankaları yeni risklerle tanıştırmıştır. Banka personelinin yetersizliği, bankanın teknolojik gelişmeleri takip edememesi, süreç aksaklıkları ve dışsal nedenlerden kaynaklanan büyük kayıplar bankaları yeni bir risk tanımı yapmaya itmiştir. Genel olarak piyasa ve kredi riski dışında bankaların maruz kaldıkları tüm riskleri ifade eden operasyonel risk, bankaların kuruluşlarından itibaren karşı karşıya oldukları en eski risk türüdür.Operasyonel riskin yönetim süreci diğer risk yönetim süreçleriyle benzerlik gösterse de onu diğerlerinden ayıran nokta operasyonel risklerin tanımlanmasının ve ölçülmesinin daha zor oluşudur. Operasyonel risk yönetim sürecinin ilk aşaması operasyonel risklerin tanımlanmasıdır. Bir sonraki aşama bankanın ortaya çıkabilecek riskleri ölçerek maruz kaldıkları zarar miktarını tahmin etmeye çalışmalarıdır. Operasyonel risk yönetiminde son aşama ise, tahmin edilen operasyonel zararları en aza indirmek için gerekli sermayenin ayrılmasıdır. Basel Komitesi operasyonel riskler için gerekli olan sermaye miktarını hesaplayabilmek için dört farklı yaklaşım önermiştir. Bunlar: temel gösterge yaklaşımı, standart yaklaşım, alternatif standart yaklaşım ve içsel ölçüm yaklaşımıdır.Temel gösterge yaklaşımı, standart yaklaşım ve alternatif standart yaklaşım olarak bilinen basit ölçüm yaklaşımları, operasyonel risk için gerekli olan sermaye miktarını hesaplarken finansal tablo verilerinden yararlanmakta, operasyonel risk noktaları ile ilgili bilgi vermemektedir. Bu yüzden basit ölçüm yaklaşımları etkin operasyonel risk yönetimi için yeterli olmamakta bu da operasyonel riskler için gereğinden çok sermaye ayrılmasına neden olmaktadır. Ancak, gelişmiş ölçüm yaklaşımlarından biri olan içsel ölçüm yaklaşımı tamamen banka içi verilere dayandığından operasyonel risk noktaları hakkında detaylı bilgi vermektedir. Gerçekleşen aksaklıkların giderilmesi yolunda banka yönetimine yardımcı olmakta ve sermayenin atıl duruma düşmesini önlemektedir.Söz konusu yaklaşımların, farklı ölçekteki bankalar için sermaye yeterlilik oranı üzerindeki etkileri incelendiğinde ölçek büyüklüğünün basit ölçüm yaklaşımları üzerinde etkisinin olduğu görülmektedir. Yani basit ölçüm yaklaşımları farklı ölçekteki bankaların sermaye yeterlilik oranlarını farklı ölçmektedir. Basit ölçüm yaklaşımları için ?ölçüm yöntemleri karmaşıklaştıkça bankalar için hesaplanan sermaye yeterlilik oranı artar ya da azalır? gibi bir genellemeye gidilemez. Ancak, gelişmiş ölüm yaklaşımlarından içsel ölçüm yaklaşımı ile basit ölçüm yaklaşımları kıyaslandığında bir genelleme yapmak mümkün olmaktadır.İçsel ölçüm yaklaşımı sonucu hesaplanan sermaye yeterlilik oranını, basit ölçüm yaklaşımları sonucu hesaplanan sermaye yeterlilik oranlarından her zaman daha yüksek çıkmaktadır.Basel Komitesi gelişmiş ölçüm yaklaşımlarının uygulanabilmesi için bankaların son beş yıllık kayıp veri setine sahip olmaları gerektiğini öngörmüştür. Ancak geçiş dönemi için verilerin üç yıllık bir zaman dilimini kapsamında bir sakınca görmemiştir. Birçok gelişmiş ülkede dahi bankaların en fazla üç yıllık veri setine sahip oldukları tahmin edilmektedir. Ülkemiz için de durum pek farklı değildir. Bu yüzden Türkiye' deki bankaların zaman kaybetmeden kayıp veri setini oluşturmaları gerekmektedir. Böylece bir an önce gelişmiş ölçüm yaklaşımlarına geçerek, kendi açılarından atıl kalan sermaye miktarını mümkün olan en az düzeyde tutacaklar, piyasa açısından ise piyasanın daha düşük maliyetli borçlanmasına katkıda bulunacaklardır. Risks had been examined under only two headlines which are market risk and credit risk by banking sector until 1990?s. While market risk is defined as interest and exchange risk caused by macro variables which affect the value of the financial assets of the bank; credit risk, on the other hand, is defined as the banks? inability to recollect the debts completely and/or on time. Globalization, technological improvements, increasing varieties of financial product and service types has introduced banks with new types of risk. Huge losses due to insufficiency of bank personnel, inability of banks to follow technological improvements, defect of process and external factors forced banks define a new type of risk. In general, operational risk, defined as all the risks, which banks are exposed to, except for market and credit risks, is one of the oldest types of risks that banks face since their foundation.Even though there are similarities between management process of operational risk and other risk management processes, the point that operational risk management differs from others is that it is more difficult to define and measure operational risks. The first step of operational risk management is to define the risks. The next step is measuring the possible risks and estimating the amount of loss that may come out. The last step in operational risk management is to minimize the estimated operational losses and to reserve capital for them. In order to calculate the amount of capital to be reserved for operational risks, The Basel Committee advises four main approaches which are: Basic indicator approach, standardised approach, alternative standardised approach and advanced measurement approach.Simple measurement approaches known as basic indicator approach, standardised approach and alternative standardised approach take to account only the income sheet values while calculating the amount of capital necessary for operational risk and don?t give any information about the points of operational risks points. For this reason it can?t be said that simple measurement approaches are sufficient for operational risk management. Simple measurement approaches cause reserving much more capital than required for operational risks. However, the interior measurement approach, which is one of the advanced measurement approaches, gives detailed information about the operational risk points as it is based on the interior datas of the bank. So this approach helps the administration to cope with the failures and avoids the capital to be idle.When the affect of the stated approaches on the capital adequacy ratio of banks in different scales is examined, it can be seen that the scale of the banks has effects on simple measuremet approaches. In other words, simple measuremet approaches measure differently the adequacy ratio of banks of different scales. A statement like ?As measurement techniques gets complicated, the amount of adequacy ratio increases or decreases? cannot be generalized for simple measurement approaches. But, it is possible to make a generalization when interior measurement approaches, one of the advanced measurement approaches, is compared with simple measurement approaches. The adequacy ratio of capital, calculated by interior measurement approach is always a higher value than the adequacy ratios calculated by simple measurement approaches.The Basel Committee suggests banks to have the lost data set of the past five years in order to apply advanced measurement approaches. However, for the transition period it is accepted to have the lost data set of the past three years. It is estimated that, even in many developed countries, banks have only the lost data set of the past three years and it can be said that the situation is not any different for our country. For this reason, it is necessary that the banks in Turkey should immediately start collecting lost-datas. So they will immediately be able to minimize the amount of idle capital they have by using the advanced measurement approaches and the market will have debts with less costs form the banks.
Collections