Türk-Macar ilişkileri (1867-1918)
- Global styles
- Apa
- Bibtex
- Chicago Fullnote
- Help
Abstract
Orta Asya, yüzyıllar boyunca birçok medeniyete ev sahipliği yapmış, birçok kavmi bünyesinde barındırmıştır. Bunlardan iki tanesi hiç şüphesiz uzun yıllar sınır kardeşliği yaparak bu bozkırlarda ayakta kalmış olan Türkler ve Macarlardır. Türk-Macar tarihsel ilişkileri bazı dönemlerde değişik ve çelişkili olsa da, yüzyıllar boyunca günlük bağlar olarak kendini göstermiş ve o zamandan beri sürekli karşılıklı ilişkiler, çok yanlı bilimsel etkileşimler birbirini izlemiştir. IX. yüzyılda Macarların bugünkü yaşadıkları topraklara gelmesiyle ve din olarak Hıristiyanlığı seçmesiyle birlikte ilişkiler biraz durgunlaşsa da hiçbir zaman bitmemiştir. Macarlar Avrupa?da yerleştiklerinde yaşayış şekilleri, giyim tarzları ve harp teknikleriyle dikkat çekmişlerdir. Türk devrinden kalma özelliklerini burada sergilemişler bu yüzden Bizans yıllıklarında Bizanslılar, Macarlardan Türk olarak bahsetmişlerdir. 1526 yılında Mohaç Meydan Muharebesi sonucunda Türklerin Macaristan?a girmeleriyle birlikte Macaristan tarihinde yeni bir sayfa açılmıştır. Türkler burada yüz elli yıldan fazla hâkimiyet kurmuşlardır. Bu dönemde de Macarlar her açıdan Türklerden etkilenmişler, kendilerini tarım, hayvancılık, zanaat kollarında bir hayli geliştirmişlerdir. Osmanlı Devleti bu dönemde Habsburgların uyguladığı baskı siyasetine son vermiş ve buraya en yetenekli paşalarını göndermiştir. Osmanlı Devleti?nin bu hoşgörü siyaseti, XVII., XVIII. ve XIX. yüzyıllarda topraklarına sığınan Macar Özgürlük Mücadelesi liderlerine ve yanındakilere karşı devam etmiştir. Osmanlı Devleti?nin bu tutumu Macar milleti tarafından karşılıksız kalmamıştır. XIX. yüzyılın ikinci yarısında 1877-1878 yıllarında vuku bulan Osmanlı-Rus Savaşı esnasında Macar milleti her açıdan Osmanlı Devleti?nin yanında olduğunu bildirmiştir. Macarlar, Macaristan?ın birçok şehrinde Ruslar aleyhine gösteri yürüyüşleri düzenlemişler, maddi ve manevi hiçbir yardımı yapmaktan çekinmeyeceklerini dile getirmişlerdir. Ayrıca 1876 yılındaki Osmanlı-Sırp savaşı sırasında birçok Macar askeri gönüllü olarak Osmanlı ordusunda savaşmak istemiş ve bu konuda adeta birbirleriyle yarışmışlardır. Savaşın kazanılmasının ardından bu zaferi kutlamak amacıyla Macaristan?dan bir heyet İstanbul?a gelmiş ve Serasker Abdülkerim Paşa?ya değerli bir kılıç hediye etmiştir. Bunun karşılığında II. Abdülhamid Macar tarihinde çok önemli bir değere sahip olan ve Mohaç Zaferi sonrası Türkiye?ye getirilen otuz beş ciltlik korvinaları Macaristan?a iade etmiştir. Korvinaların geri verilmesi Macarları çok sevindirmiş ve Türklere olan sevgi ve sempatilerini arttırmıştır.Macarlar bugünkü topraklarına yerleşmelerinden sonra hiçbir şekilde Avrupalı milletlerden destek görmemiştir. Hatta Cermen ve Slav kabileleri arasında sıkışıp kalmış ve her daim dışlanmışlardır. Bu durum onlar kendi tarihini, kendi kültürlerini araştırmaya yöneltmiştir. XIX. yüzyılın ikinci yarısında kendi kimliklerini araştırırken Türkoloji ve Turancılık akımlarının doğmasını sağlamışlardır. İlk defa Türk toprakları dışında, başka bir memlekette, Budapeşte Üniversitesi?nde Türkoloji bölümü kurulmuş ve bir disiplin haline gelmiştir. Bu şekilde Türkler ve Macarların geçmişindeki tozlu sayfalar silinmiş ve kültürel ilişkiler sağlamlaşmıştır. Macar evrensel tarih anlayışında, Türk Devleti, Türk halkı ve kültürü ile ilgili çeşitli değerde tarihsel ilişkilerimizin Macarlar tarafından ele alınıp incelenmesi, Türk tarihi açısından da çok önemlidir. Bunun sonucunda iki ülke arasında ekonomik ilişkiler de canlanmış tarım, hayvancılık, sanayi alanında ikili anlaşmalar imzalanmıştır. Bu konuda emek harcayan herkes padişah tarafından devlet nişanlarıyla ödüllendirilmiştir. I. Dünya Savaşı?nda Osmanlı Devleti ve Macaristan aynı saftaki müttefik devletler içerisinde yer almışlardır. Bu savaşın en çetin muharebe alanlarından olan Çanakkale Cephesi?ne müttefikimiz Avusturya-Macaristan tarafından topçu birlikleri gönderilmiştir. Bu savaş sonucunda imzalanan Mondros Mütarekesi ve Trianon Anlaşmaları uygulama bakımından yine iki ülkenin kaderinin ortak olduğunu göstermiştir. Bu şekilde tarihin en erken dönemlerinden başlayan siyasi, kültürel ve ekonomik alandaki ilişkiler daha sonraki dönemlerde devam etmiş ve hatta günümüzde de artarak devam etmektedir.Anahtar Kelimeler: Türk, Macar, Türk-Macar ?li?kileri, Macaristan, Habsburglar, Osmanlı Devleti, Balkanlar, Turancılık, Türkoloji, I. Dünya Sava?ı Central Asia hosted many civilizations ana embodied numerous societies throughout centuries. Turks and Hungarians are undoubtedly two of these societies who survived in these steps by establishing boundary friendship for many years. Although Turco-Hungarian historical relations were different and conflicting in some periods, it showed itself as everyday connections throughout centuries and ever since continuous reciprocities relations and many-sided scientific interactions followed each other. In spite of the fact that relations stagnated after arrival of Hungarians to their current homeland and choosing Christianity as their religion in 9.century, it never stopped. When Hungarians settled in Europe, they drew attention with their life style, way of dressing and war fighting techniques. Here, they displayed characteristics left from Turkish period and thereof in Byzantine annals Byzantines speak of them as Turks. As a result of 1526 Battle of Mohacs, Turks entered Hungary and so began the new era in the history of Hungary. Turks dominated here for more than 150 years. During this period Hungarians were affected by Turks in every aspect and improved themselves in agriculture, raising livestock and workmanship. In this period, Ottoman Empire put an end to politics of repression carried out by Habsburgs and sent to this region its most talented governors. Ottoman Empire's policy of tolerance continued towards Hungarian War of Independence leaders and followers who took refuge in its soils in 17., 18., and 19. centuries. This attitude of Ottoman Empire wasn?t left unanswered by Hungarian nation. During Russo-Ottoman War, this took place in second half of 19. century, between 1877-1878, Hungarians stated that they are beside Ottoman Empire in every respect. Hungarians organized anti-Russian demonstrations in many cities and cited that they won't refrain from making any financial and moral support. Moreover, many Hungarians volunteered to fight in the ranks of Ottoman army in 1876 Ottoman-Serbian war. After the victory, a Hungarian delegation arrived at Istanbul to celebrate the victory and presented SeraskerAbdülkerim Pasha with a valuable sword. In return, Sultan Abdulhamid II donated 35 volumes of Corvina manuscripts, which have a very important place in Hungarian history and were brought to Turkey after Mohacs Victory. The return of Corvinas elated Hungarians and increased their sympathy and friendship towards Turks.After Hungarians settled in their current homeland, they were never supported by other European nations. In fact, they stuck between Germanic and Slavic tribes and were always excluded. This condition led them to study their own history and culture. While they were searching for their own identity, they gave rise to Turcology and Pan-Turanism movements. For the first time outside of Turkish soils, in another country, in University of Budapest, department of Turcology was founded and became a discipline. This way, the past of Turks and Hungarians was brought out of mothballs and cultural relations became firm. In Hungarian universal historical conception, historical relations of various degrees pertaining to Turkish state, Turkish nation and culture, which are studied by Hungarians, are also very important for Turkish history. As a result of this, economic relations between the two countries revived and bilateral agreements were signed in agriculture, livestock rising and industry areas. Everyone who worked on this matter were rewarded with medals of merit. In World War I, Ottoman Empire and Hungary were allies and fought side by side. Our ally, The Austro- Hungarian Empire sent artillery batteries to Dardanelles Front, which saw one of the heaviest fightings of this war, success was achieved in this front. Armistice of Moudros and Treaty of Trianon signed at the end of this war also show that the fate of these two countries are the same in terms of implementation of these treaties. This way, relations in political, cultural and economic areas that started at the earliest periods of history continued in subsequent periods and even continues to grow at the present time.Key Words: Turk, Hungarian, Turco-Hungarian Relations, Hungary, Habsburgs, Ottoman Empire, Balkans, Pan-Turanism, Turcology, World War I.
Collections