Halikarnassos Maussolleion`unda çokrenklilik
- Global styles
- Apa
- Bibtex
- Chicago Fullnote
- Help
Abstract
Yunan ve Roma dönemi mimari ve plastik sanatlarına bugünün gözüyle bakıldığında tümüyle renkli olduğu yapılan çalışmalar ile ortaya konmaktadır. Bugün görülemeyen veya eserlerin gördüğü tahribat nedeniyle yetersiz düzeyde görülebilen boya kalıntılarının gelişen bilimsel teknikler yardımı ile tespit edilebiliyor olması antik dönemde çokrenkliliğinin varlığını net olarak göstermektedir. Mimari yapılar, mimari plastik eserler ve bağımsız plastik eserler canlı bir şekilde boyanmıştır. Duvar resimlerinde, vazolarda, pişmiş toprak ve metal figürinlerde, lahitlerde de karşımıza çıkan çokrenkliliğin Yunan ve Roma mimarisi ile mimari plastik sanatının zengin bir unsuru olduğu arkeologlar için tartışma konusu olmaktan uzaktır. M.Ö. 350'ye tarihlendirilen Halikarnassos Maussolleion'u büyük bir deprem ile yıkılarak taş ocağı kaderini yaşamaya başladığı andan itibaren neredeyse yapının tüm parçaları devşirme malzeme olarak başta bugünkü kalenin inşasında olmak üzere kullanılmıştır. 1846'da L. Stradford ile başlayan çalışmalar 20. yy sonlarında K. Jeppessen tarafından yürütülen kazılar ile son bulmuştur. Bugün alanda sınırlı da olsa çalışmalar P. Pedersen tarafından yürütülmektedir. Bu süreçte mezar anıtına ait mimari ve mimari plastik buluntu eserler üzerinde tespit edilen renk kalıntıları ilk olarak C. T. Newton tarafından aktarılmış ve ikinci planda kalmıştır. I. Jenkins ve arkadaşları tarafından `The Polychromy of the Mausoleum` adlı makalede anıtta tespit edilen renkler katalog halinde yayınlanmıştır. Bilinen en net renk kalıntıları anıtın İon ve Lesbos kymationlarında karşımıza mavi ve kırmızı olarak çıkmaktadır. Amazon frizi arka planı, Yunanlılara ait kıyafet detaylarında, çeşitli savaş malzemelerinde yine mavi ve kırmızı olarak kendini göstermektedir. Mezar odasına dair sadece De la Tourrette'nin raporlarına dayanan bilgiler ışığında oldukça zengin süslemeler içerdiği bilinmektedir. Heykeltraşlık eserleri üzerinde de kısmen korunmuş az sayıda renk kalıntısı bilinmektedir. Özellikle Quadriga'daki atlar, Maussollos ve Artemisia heykelleri günümüz teknolojileri ile incelenmesi gereken baş eserler olmalıdır. Bu tez çalışmasının ülkemiz arkeoloji çalışmalarında çokta yer bulamayan çokrenklilik araştırmalarına öncülük edeceği kanaatindeyiz. When we look at the Greek and Roman architectural and plastic arts in the eyes of today, it is revealed that it is completely colored. The fact that paint residues, which cannot be seen today or can be seen inadequately due to the deteriorations of the works, can be determined with the help of the developing scientific techniques and this shows the existence of polychrmoy in antiquity. Architectural structures, architectural plastic artifacts and independent plastic artifacts are vividly painted. It is far from being the subject of discussion for archaeologists that the multidimensionality that we encounter in the murals, vases, terracotta and metal figurines and sarcophagi is a rich element of Greek and Roman architecture and architectural plastic art.When Halikarnassos Maussolleion, which was dated to 350 B.C., was demolished by a major earthquake and began to experience the fate of the quarry, almost all the pieces of the building were used as excavation material, especially in the construction of the castle. The studies starting with L. Stradford in 1846 ended with the excavations carried out by K. Jeppessen at the end of the 20th century. Even though limited in the field, studies are carried out by P. Pedersen today. In this process, the color remains found on the architectural and architectural plastic finds belonging to the tomb monument were first mentioned by C. T. Newton and remained secondarily in the studies. I. Jenkins et al. published the article `The Polychromy of the Mausoleum` as a catalog of colours used. The most visible remains of the monument are blue and red on the Ionic and Lesbos kymatia. The background of the Amazon frieze reveals itself in blue and red in the details of Greek dress, in various war materials. It is known that the grave chamber contains only very rich ornaments in the light of the information based on the reports of De la Tourrette. A small number of color remains preserved on sculpturel works are also known. In particular, the horses in the Quadriga, the statues of Maussollos and Artemisia must be the chief works that need to be examined with today's technologies. Our opinion that this thesis will lead the study of polychromy does not find much place in the archeological studies of our country.
Collections