İstanbul`da 19. yüzyıl batılı ve levanten mimarların yapıları ve koruma sorunları
- Global styles
- Apa
- Bibtex
- Chicago Fullnote
- Help
Abstract
Her toplum, sahip olduğu kültür »İrasını değerlendirebildiği kadar korur. Bunun sınırları, toplumun kültürel birikimi ve tarih bilinci ile belirlenir. Tarih felsefesi artık gözü kapalı övgüler ve bizden olmayana sövgüler anlayışından sıyrılıp geçmişi mutlaka haksız çıkarma hatasından kurtuluyor ve tarihin otonomisini bağışlayan bir nitelik kazanıyor. Bu çağdaş anlayış, işlevini, son devir Osmanlı mimari mirasına karşı mevcut tepkisel ve yüzeysel bakışın aşılmasında da yerine getiriyor. Geçtiğimiz yüzyılda, her türlü sorununa rağmen dünyanın önde gelen ülkesi olan çokuluslu Osmanlı imparatorluğunun başkenti İstanbul, bir dünya kenti olarak devrin en canlı merkezlerindendir. Avrupa'yı model alan yenileşme döneminde, dünyaya açılmayı gerekli kılan faktörler ve eğilimler, Osmanlı seçkininin talep ve onayı ile her alandaki ilişki ve etkileşimlerle kendi sonuçlarını yaratır. Tanzimat sonrası batılı ve Levanten mimarların Osmanlı yenileşmesine katılımı ve yapı faaliyetlerinin mimarlık eğitimi görmüş uzmanlar tarafından yürütülmesi bilincinin yer etmesi, Reşit Paşa ve Fossati ekiplerinin kurduğu gelenekle başlar, italyan kökenlilerin ağırlıkta olduğu bu gelenek, Barborini, Vallaury, D'Aronco ve Mongeri gibi batılı ve istanbullu Levanten mimarlarla imparatorluğun sonuna kadar sürer. Bu mimarların eserlerinde, batıdaki arayışları yansıtan nitelikli örnekler yamnda.;_0smanTı mi ma ri si nin^aicltt^ tarihsel- formlarasa. - kullanan, yerel mimariyi araştıran, geleneğin çağdaş yorumlarını sergileyen yaygın bir yaklaşım da izlenir. Sonuç, doğuya göre batılı, batıya göre doğulu kimliğiyle yine istanbul'a özgüdür. Çağdaşlaşma isteğindeki imparatorluğun mimarlık kültüründeki değişimi belgeleyen bu yapılardan büyük bölümü be lgel enemeden yok olmuştur. Ancak günümüze ulaşabilenler bile, istanbul'da tarihi yapı stoğunun önemli bölümünü oluşturur. Bu çalışmada, batılılaşma dönemi istanbul kültür ortamında zurnan. '/ içinde yaşanan arayışlar, batılı mimarlara duyulan gereksinim? Osmanlı seçkininin değişim talepleri ve bunların, batılı ve Levanten '.'* mimarların etkinlikleri ile mimariye yansıyışı araştırılmış, günümüze ulaşan ve ulaşamayan yapıların koruma sorunları irdelenmiştir. ?j Each society preserves its cultural heritage as much as it can evaluate it. The boundary is outlined by the society's cultural accumulation and consciousness of history. Recently, the philosophy of history is freeing itself from the mistake of falsifying the past, and is gaining a quality of pardoning the autonomy of history. This contemporary approach is also valid in surpassing the reactionary and superficial look on the architectural heritage from the last era of Ottoman history. In the past decade, Istanbul, the capital of an empire which was still a leading country despite its number of problems, was a substantially active city of the world. Throughout the modernization, which took Europe as its model, the factors and the trend forcing the empire's opening to the world have prepared their own results by the relations and influences on all aspects with the demand and eonsenrt -of the`Otrtöinan^elite. The collaboration of western and Levanten architects in Ottoman modernization, and the realization of construction activities by educated architects after the Tanzimat, start with the tradition established by Reşit Paşa and Fossati teams. This tradition, in which persons of Italian origin were prominent, lasted with architects like Barborini, Vallaury, D'Aronco and Mongeri till the end of the empire. In their works, besides the qualified examples reflecting - trends emerging in the west at the time, a broad approach.-.<; is observable which is achieved by using sound forms of Ottoman architecture, exploring the local architecture, and displaying interpretations of traditions. The result is 1still unique to istanbul, with a character which is western in comparison to the east and eastern in comparison to the west. Most of these buildings, which were evidences of the change in the architectural culture of an empire in an urge for modernization, have vanished without proper documentation. But, even the remaining buildings form an important part of Istanbul's historical building inventory. Tn this work, the seeJt lived throughout the era of westernization in istanbul' s cultural media, the need for the western architects, the. Ottoman elite's demand for changes, and the reflection of all these on architecture through the activities of western and Levanten architects is researched; and the problems in conservation of their buildings which have and have not reached our day were surveyed. A
Collections