Aradalık mekanı
- Global styles
- Apa
- Bibtex
- Chicago Fullnote
- Help
Abstract
Kent, insan ilişkilerinin, fiziksel mekana yansımasının bir boyutudur. Bu açıdan bakıldığında, kent kavramı sadece düzeni tanımlayan fiziksel bir mekan olarak değil, kaos ve düzensizliklerden oluşan yaşayan bir organizma olarak tanımlanabilir. Geçmişte kent, genellikle fiziksel değerler (nüfus sayımı, yüzölçümü) üzerinden anlaşılmaya çalışılmış ve bu yöntemler kentin gerçek manasını anlamada yetersiz kalmıştır. Günümüzde ise, zamanla daha karmaşık bir hal almış olan kentin anlaşılabilmesinin, kentteki kaos ve düzensizliği oluşturan her küçük şeyin karşılığı veya karşıtlığının bulunması ile mümkün olabileceği söylenebilir. Bu nedenle, günümüzde kenti tanımlayabilmek geçmişe göre daha zordur.Bu anlamda, tez çalışması kapsamında, ilk olarak kentin anlaşılması için iki basamaklı bir yöntem oluşturulmuştur. Bu yöntemin birinci basamağında kent, Henri Lefebvre'nin 'Kent Fenomeni' ve David Harvey'in 'Sosyolojik Muhayille' ve 'Coğrafi Muhayille' kavramları açısından irdelenmiştir. Yapılan irdeleme sonucunda, kenti anlamak için atılan her adımın er ya da geç 'Toplumsal Süreç' ve 'Mekânsal Deneyim' arasındaki ilişkinin anlaşılması ile olabileceği görülmüştür.Yöntemin ikinci basamağı ise, kentin kuramsallaştırılmasında tanımlanabilirliği tarihsel sürece göre daha zor olan 'mekan'ı anlamaya yöneliktir. Bu bağlamda, tezin üçüncü bölümünde, günümüz parçalanmış kent dokusunu yansıtan mekan, Michel Foucault'un 'Heterotopyası' ve Gilles Deleuze-Felix Guattari'nin 'Kaygan Mekan' kavramları ile anlaşılmaya çalışılmıştır. Yapılan değerlendirmeler sonucunda, kentteki farklılıkları oluşturan ikiliğin işaret ettiği diğer/öteki mekanın keşfinin kentin anlaşılmasında fikir verici olabildiği görülmüştür.Tez çalışmasının asıl amacı, kentin kuramsallaştırması için, Umberto Eco'nun 1962 tarihli 'Opera Aperta' (tr. Açık Yapıt) isimli kitabındaki 'açıklık' fikri ile temellenen bir açık okuma yöntemi oluşturabilmektir. Tez çerçevesinde, bu okuma yöntemi iki somut (kentten başlayıp, kent ile sonlanan ve sonlandığı yerde tekrar kentten başlayan) gerçeklik arasındaki ara geçiş zemininde kurgulanmıştır. Bu bağlamda, tez kapsamında kentteki 'diğer/öteki mekan', kentin kuramsallaştırılmasında araçlaştırılmış ve Henri Lefebvre, David Harvey, Michel Foucault ve Gilles Deleuze-Felix Guattari'nin kuramları üzerinden açık, çapraz ve çoğul okumalardan oluşan kavramsal haritalar oluşturulmuştur. Yapılan haritalamaların sonunda, harita üzerinde çakışan her ağın kent hakkında fikir verici olabildiği görülmüştür. Tezin sonucunda, yapılan kavramsal haritalamalar üzerinden bir 'Aradalık Mekan'ı tanımlanmıştır. Aradalık mekânı, diğer mekanların sahip olduğu sabit ve kesin sınırların aksine, muğlak, beklenmedikliğin olduğu ve hareketli bir mekandır. Bu mekan, Michel De Certau'nun, kent içindeki 'yürüme' eyleminin, kentin hiçbir fiziksel haritasında gözükemeyeceği tanımlamasında olduğu gibi, belki de hiçbir zaman çizilemeyecektir. Tez kapsamında oluşturulan bakış açısı ile, günümüz kentin farklılıklarını besleyen gerilim ve çelişkinin yaratıcı gücünden yararlanılarak kentin devingenliği ve muğlaklığı bir diğer/öteki mekanda görülmüştür. Aynı zamanda, kentin karmaşıklığının çözülmesinde, ilk olarak düşünülmesi ve çözülmesi gereken düğüm noktalarının hangi mekanlar olabileceği hakkında bilgi verebilmektedir.Tezin sonucunda, bu düğüm noktalarından birisi olan, 'Aradalık Mekanı'nın aslında henüz daha dile gelmemiş birçok şeyi içinde barındırdığı, fakat herşeyi de bir o kadar yansıtabildiği fark edilmiştir. Bu nedenle, tez kapsamında ele alınan aradalık mekanı, tezin sonucunda sonlandığı yerden tekrar başlamıştır. Bu bağlamda, iki somutluk arasında var olan aradalık mekanının, sürekli olarak dönüşebilmeyi sağlayan bu geçiş alanında aslında varlığı üzerinden yokluğunu hissettirmeyen 'SİYAH'ı temsil ettiği söylenebilir. The city is a dimension that reflects human relationships on physical space. Looking at it from this point of view, the concept of 'city' can be defined not only as a regularly defined physical space, but as a living organism complete with all its chaos and irregularities. In the past, physical values (census, surface area) were used to try and understand the city, but these methods were insufficient to understand the real meaning of 'city'. Nowadays, it can be said that understanding the city, which has become more complex over time, is only possible by looking at every little thing that causes the chaos and irregularity of the city, and finding its result, or whatever force is acting against it. Thus, it is more difficult to define the city today than in the past.In this sense, this thesis first establishes a two-step method for understanding the city. The first step is to examine the city using the concepts of Henri Lefebvre's City Phenomenon and David Harvey's Sociological Imagination and Geographical Imagination. As a result of this study, I saw that every step taken to understand the city sooner or later comes down to understanding the relationship between 'Social Processes' and 'Spatial Experience'.The second step is to understand the 'space' definability as part of the theorization of the city, which is more difficult than the historical process. In this context, in the third part of the thesis, I tried to understand the space that reflects today's fragmented urban texture using the concepts of Michel Foucault's 'Heterotopia' and Gilles Deleuze-Felix Guattari's 'Slippery Space'. As a result of these evaluations, I saw that the discovery of the other space revealed through the dichotomy created by the differences in the city, can be helpful in understanding the city.The main purpose of this thesis is to create an open reading method based on Umberto Eco's idea of 'openness' as proposed in his 1962 'Opera Aperta' (en. Open Work) book, on the theorization of the city. Within the framework of the thesis, I constructed this reading method on the transitional ground between two concrete realities (starting from the city, ending with the city, and starting with the city again from the end point). In this context, within the scope of the thesis, I used the city's 'other spaces' as a tool for the theorization of the city and formed conceptual maps consisting of open, cross and plural readings based on the theories of Henri Lefebvre, David Harvey, Michel Foucault and Gilles Deleuze-Felix Guattari. At the end of the mapping, I saw that every network overlap on the map gives insights about the city. The conclusion of the thesis is to define an 'In-Between Space' thanks to these conceptual mappings. This in-between space is an ambiguous and unpredictable space, unlike the constant and definite boundaries of other spaces. This space, as Michel De Certau's 'city walking' experiment showed, cannot be seen on any physical map of the city, and might never be drawn. The method created for the thesis concludes that the creative power arising from the tension and contradiction that feeds the differences in the fragmented texture of our modern city is reflected in the dynamism and ambiguity of the other spaces. At the same time, as far as resolving or untying the confusion of the city, it can give information about which spaces are the 'knots' that should be considered and solved first.In the conclusion of the thesis, I point out that the 'In-Between Space', which is one of these knots, contains many things that have not yet been brought to light, but that it can be a reflection of everything. Therefore, the in-between space discussed within the scope of the thesis starts again at the point where the thesis concludes. In this context, it can be said that this in-between space which does not make its absence felt through its presence in this transitional area which allows it to continuously transform, represents 'BLACK'.
Collections