Hipertansiyon patogenezinde insülin`in rolü
- Global styles
- Apa
- Bibtex
- Chicago Fullnote
- Help
Abstract
48 VI. ÖZET Hipertansiyon patogenezinde, insülin direnci ve buna ikincil hiperinsülineminin yer aldığı bilinmektedir. Obezite ve Tip 2 Diabetes Mellitus, insülin direncinin en sık görüldüğü durumlardır. Bu vakalardaki insülin yüksekliği, hipertansiyon ve ateroskleroza, bazı mekanizmalar aracılığıyla katkıda bulunmaktadır. Buna karşın, obez ve diabetik olmayan hipertansif vakalarda dahi, insülin direnci ve hiperinsülineminin görülebildiği, dış yayınlarda bildirilmektedir. Bu kişilerde, insülin direncinin ortaya çıkması, daha farklı mekanizmalarla da izah edilmeye çalışılmıştır. Sunulmuş olan çalışmada, Türkiye'de obez veya diabetik olmayan hipertansiflerde, insülin direnci ve hiperinsülineminin önemli oranda mevcut olduğu saptanmıştır. Global incelemelerde, bu hipertansiflerde, açlık insülin düzeylerinin normal vakalardan çok yüksek olduğu görülmüştür. Tokluk insülin düzeyleri açısından önemli bir fark bulunmamıştır. Esansiyel hipertansiyonda, glikoz toleransı bozukluğu, obez veya diabetik olmayan hipertansif hasta grubunda %33.3 olarak saptanmıştır. Daha detaylı incelemelerde, hipertansiyona eşlik eden açlık ve tokluk hiperinsülinemisinin, aslında glikoz toleransı bozulmuş hastalardan ileri geldiği görülmüştür. Dolayısıyla, obez veya diabetik olmasalar bile, primer hipertansif vakaların glikoz tolerans testine verdikleri cevabın incelenmesi, hipertansiyon patogenezinde insülin fazlalığının da rol oynayıp oynamadığını anlamak açısından önemli bulunmuştur. İnsülinin, aterosklerozda da primer bir rol oynadığı bilinmektedir. Bu nedenle, hipertansiyonda, kan basıncını düşüren tedavilerin yanısıra, doku insülin duyarlılığının bozulmaması ve hatta arttırılması, ateroskleroz gelişimini azaltabilir. Bu konuda, diyet, egzersiz ve doku insülin duyarlılığını bozmayacak antihipertansif ilaçların kullanılması, yararlı bir tutum olacaktır.
Collections