Dikkat eksikliği yıkıcı davranış bozukluklarının klinik özellikleri, aynı grup ve diğer DSN-IV tanılarıyla birliktelikleri, risklerin ve tedavi eğiliminin belirlenmesi
- Global styles
- Apa
- Bibtex
- Chicago Fullnote
- Help
Abstract
6.ÖZET Araştırmada klinik örneklemde Dikkat Eksikliği ve Yıkıcı Davranış Bozuklukları (DEYDB) başlığı altında yer alan tanıların görülme sıklığı, çeşitli sosyodemografik, akademik, klinik, doğum ve gelişimle ilgili değişkenlerle ilişkisi, birbirlerine ve diğer DSM-1Y tanılan ile komorbidite örüntüleri, bu tamlarda klinisyen yargısı ve tedavi eğiliminin belirlenmesine çalışılmıştır. Bu amaçla Ocak 1995 ile Ekim 1996 tarihleri arasında Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Psikiyatrisi Polikliniği'ne başvuran 1556 çocuk ve ergen DSM-IV tanı ölçütleri göz önünde bulundurularak değerlendmlmiştir. Başvurular içinden DEYDB tanılarından birini alan toplam 270 (% 17.4) denek araştırmaya alınmıştır. DEYDB, polikliniğe başvurular arasında en sık görülen bozukluk olarak bulunmuştur. DEYDB ömekleminin % 50'si Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğu (DEHB), % 40'ı Davranım Bozukluğu ve % 10'u da Karşı Gelme Bozukluğu (KGB) olarak belirlenmiş, daha sonra aynı denekler DSM-IV'de bu bozukluklar için verilen her bir tam ölçütüne göre yeniden değerlendirilmişlerdir. Bu değerlendirmede de tüm denekler DEYDB tamlarından birini almış, sonuçta klinisyen tamlarının küçük farklılıklarla DSM- IV tam ölçütlerine göre belirlenen tanılarla uyuştuğu gösterilmiştir. DEHB tanısı alan deneklerin % 54'ü, DB tanısı alan deneklerin % 31 'i ve KGB tanısı alan deneklerin % 55. 8 'i DEYDB grubundan diğer bir bozukluğun tam ölçütlerini de karşılamıştır. Genel olarak bu deneklerin yansı ise diğer DSM-IV tanılan ile eş hastalanma göstermişlerdir. DEYDB başlığı allında yer alan tanıların sorgulanan bağımsız değişkenlere göre karşılaştmlmalan sonucunda belirlenen farklılıklar genel olarak DEHB alt tipleri ile DB arasında gözlenmiştir. Yapılan regresyon analizi sonucunda bağımsız değişkenlerden yaşın küçülmesi, erkek olma, baba eğilmıinin yüksek olması ve Bender Geştalt Testi'nin sonucunun bozuk olması DEHB; yaşın büyümesi, baba eğitiminin düşüklüğü, kız olma, emme süresinin uzunluğu ve yakınma bildrilmesi ise DB şiddetindeki artışla ilişkili bulunmuştur. Deneklerin % 76.3 'ünde ilaç tedavilerinin planlandığı, ilaçlı tedavi içinde ise % 31.5 ile ilk sırada antidepresan ilaçların seçildiği belirlenmiştir. 91 7.SUMMARY In this study, frequency if diagnoses in Attention Deficit and Disruptive Behavior Disorders (ADDBD) group, their associations to various sociodemofraphic, academic, clinical, congenital and developmental variables, comorbidity patterns with each other and other DSM-IV diagnoses, and clinicians' judgment and treatment preferences have been examined. In January 1995 - October 1996 period, 1556 children and adolescents applying to Gazi University Medical School Child Psychiatry Clinic were evaluated and 270 (14 %) of these were included in the study, having a diagnosis in ADDBD group. Of these subjects, 50 % were diagnosed ad Attention Deficit / Hyperactivity Disorder (ADHD), 40 % as Conduct Disorder (CD), and 10 % as Oppositional Defiant Disorder (ODD) according to clinicians' judgment, and afterwards all of them were re evaluated due to DSM-IV criteria. All of the subjects were assigned ADDBD diagnoses in the re- evaluation, showing minor differences with clinicans' judgment. 54 % of the subjects with ADHD diagnosis, 31 % of the subjects with CD diagnosis and 55.8 % of the subjects with ODD diagnosis conformed to criteria of another clinical entity from ADDBD group as well. Globally half of the subjects had comorbidites with other DSM-IV diagnoses. Significant differences were observed in comparison of diagnoses in ADDBD group due to independent variables, between ADHD and CD subytpes in general. Regression analysis revealed that independent variables younger age, male gender, higher education level of father, and negative result in Bender-Gestalt test were associated with increase in severity of ADHD, and older age, lower education level of father, female gender, longevity of suckling period and invoking complaints from others were associated with increase in severity of CD. In 76.3 % of the subjects, pharmacotherapy was planned, and in 31.5 % of these antidepressives were drugs of choice. 92
Collections