Otopsi olgularında triptofan hidrosilaz ve serotonin transporter gen polimorfizmlerinin ölüm orijini ile ilişkisi
- Global styles
- Apa
- Bibtex
- Chicago Fullnote
- Help
Abstract
99 7. ÖZET Bu çalışma; intihar sonucu öldüğü düşünülen ancak dış ve iç muayene bulguları ile ölüm orijini kesin olarak saptanamayan olgularda, otopsi sırasında alman doku örneklerinde Triptofan Hidroksilaz ve Serotonin Transporter' ı kodlayan genlerdeki polimorfizmlerin varlığının saptanmasının, adli olayların çözümünde kullamlabilirliğinin ortaya konması amacıyla planlanmıştır. Kesitsel tipte planlanan çalışmada, 01.01.2003-31.12.2003 tarihleri arasında Adli Tıp Kurumu Ankara Grup Başkanlığı Morg İhtisas Dairesi'nde otopsileri yapılan toplam 636 adli otopsi vakasından, ölüm orijininin intihar olduğu düşünülen 58 vaka ve Mevki Askeri Hastanesi'ne sağlık kurulu raporu almak için başvuran, herhangi bir hastalığı ve psikiyatrik bozukluğu olmayan toplam 100 vaka kontrol grubu olarak çalışmaya dahil edilmiş, her iki grupta Triptofan Hidroksilaz ve Serotonin Transporter polimorfizmleri araştırılmıştır. Çalışmada; intihar ve kontrol vakaları arasında Triptofan Hidroksilaz ve Serotonin Transporter genotip ve ailelerine göre istatistiksel olarak anlamlı fark saptanmamış (p>0.05) ancak erkeklerde, intihar ve kontrol vakalarında Serotonin Transporter genotiplerinin dağılımı açısından istatistiksel fark saptanmıştır (p<0.05). Fark LL genotipinden kaynaklanmaktadır. LL genotipinin dağılımı intihar vakalarının erkeklerinde %80, kontrol vakalarının erkeklerinde %20 olarak saptanmıştır. Çalışmamızın bulguları, Serotonin Transporter genotipleri açısından, intihara yatkmlıkta cinsiyete bağlı bir farklılık olabileceğini düşündürmüş ve intihar sonucu öldüğü düşünülen bir adli vakanın cinsiyetine göre LL ya da SS ve SL genotipleri araştırılarak, polimorfizmlerin saptanması durumunda olay hakkında intihar lehine daha çok yaklaşılması gerektiği sonucuna varılmıştır. 100 SUMMARY This study intends to display that determination of the presence of polymorphisms at genes which code Tryptophan Hydroxylase and Serotonin Transporter in tissue samples taken during autopsy can be used for solution of forensic cases, in which death is considered as the result of suicide but death origin could not be proved with the findings of external and internal examination. The study was planned in cross-sectional type, and 58 cases with death origins considered as suicide, out of a total 636 forensic autopsy cases which were performed in the Institute of Forensic Medicine, Ankara Group Presidency, Morgue Specialization Department between 01.01.2003 - 31.12.2003 and as the control group a total of 100 cases with no illness or psychiatric disorders who have applied to Mevki Military Hospital to get health committee report were included in the scope of the study, and Tryptophan Hydroxylase and Serotonin Transporter polymorphisms have been searched in both groups. In the study, statistically no significant difference has been determined between the suicide and control groups as regards Tryptophan Hydroxylase and Serotonin Transporter genotype and allels (p>0.05), however, for males, a statistical difference has been determined as regards distribution of Serotonin Transporter genotypes in the suicide and control groups (p<0.05). The difference originates from LL genotype. Distribution of LL genotype has been determined as 80 % for males of suicide cases and 20 % for males of the control cases. We consider according to the findings of our study that there may be a difference in terms of gender for tendency of suicide as regards Serotonin Transporter genotypes; and it has been concluded, based on the gender of a forensic case considered as a suicidal death that suicide should be taken prior in case of presence of polymorphisms found out in LL or SS and SL genotypes research.
Collections