Yurt dışındaki Türk işçi çocuklarının eğitim ve sosyal sorunları, 1997 yılına kadar uygulanan politikalar ve alınması gerekli olan tedbirler
- Global styles
- Apa
- Bibtex
- Chicago Fullnote
- Help
Abstract
ÖZET 2000 yılına girerken; işçi, işçi ailesi, serbest meslek sahibi, öğrenci, aydın ve sanatçılarıyla birlikte hemen her grup ve sosyal statüden 2 milyonun üzerinde yurttaşımız yurtdışında yaşamaktadır. Ülke nüfusuyla kabataslak bir ortalamaya girdiği zaman her 30 Türk vatandaşından birisinin Türkiye dışında yaşamakta olduğunu görmekteyiz. Günümüzde 30'u aşkın ülke ve 5 kıtaya yayılmış bu vatandaşlarımızın çoğunlukla bulundukları ülkelerde işçi olarak çalışmaktadırlar. 1960'lı yıllardan itibaren bireysel göçle başlayan, sonrasında ikili anlaşmalarla ivme kazanan ve 1974 yılından sonra Başlayan Dünya Ekonomik Krizi ile göç alan ülkelerce sınırlama getirilmesine karşın yine de `aile birleşmeleriyle` veya `turist`, `mülteci` vb. statülerle devam eden özellikle Batı Avrupa Ülkelerine doğru göç akını beraberinde bir çok sorun da getirmiştir. Bu sorunların başmda öncelikle Batı ülkelerinin ülkelerindeki Türkleri kendileriyle aym topraklarda, aym ortamı paylaşan insanlar olarak görmeyip, geçici bir süre için, çalışmaya gelen ve dolayısıyla bir gün geri dönecek olan insanlar olarak görmelerinden ve sonuçta da bunların çocuklarının eğitimi noktasında kendilerini özel ödevli-yükümlü saymaları gelmektedir. Yine bu noktada önemle belirtilmesi gereken bir diğer husus ise eğitimde ilişkin olarak ciddi analizlerin yapılmaması, Türk öğrencilerin başarılarının 90artırılması için gerekli araştırmalara gidilmemesi ve belki daha da önemlisi Türkiye'nin bu soruna gereken duyarlılığı sergilememesidir. Türk öğrencilerin başarısızlığının altmda yatan nedenler sıralanırken ise; 1. Dil problematiği, 2. Yurt dışında görevlendirilen öğretmenler, 3. Ders-araç gereçleri, 4. Çevresel uyum sorunları, 5. Ailelerin tutumları öne çıkmaktadır. Gayet doğal olarak bu ana başlıklar altmda belirginleşen başarısızlık nedenlerinin etkileri yalmzca öğrenim hayatım kapsamamaktadır. Öğrenim sonrası hayatlarını da etkilemektedir. Bir çok Türk çocuğu, belki Türkiye'de bir öğrenim durumunda öğrenim görmüş olsa çok başarılı olabilecekken maalesef, kaderin cilvesi bulunduğu ülkelerin okullarında kendileri için doğru-dürüst siste matize edilemeyen eğitim-öğrenim programlarında performans gösterememektedirler. Bu sorunların aşılmasında gerekli önlemler ise en başta ailelerin okul öncesi eğitimin önemini kavramaları, şu ana kadar `kuşku` ile yaklaştıkları okul öncesi eğitimi önemsemeleri gerekmektedir. Öyle ki, dil problemini çözmede bu en geçerli yöntem olacaktır. Yine bu noktada, Türk dilinin de öğretilmesi, yurtdışında yaşayan vatandaşlarımızın çocuklarının ana dillerinden kopyalanması için tedbirler geliştirilmelidir. 91Yurtdışında görevlendirilen başta öğretmenler olmak üzere tüm kamu görevlilerinin gittikleri ülkenin diline hakim olmamaları da sorun doğuran sorun arasındadır. Bu konuda da Türkiye ciddi bir uygulama getirebilme güçlüğü çekmektedir. Ders araç-gereçleri ile ilgili sorunların hala varlığın korunması ise anlaşılır gibi değildir. Bu açıdan da gerek bu malzemelerin üretilmesi ve sunulması, gerekse bu ülkelerin standartlarında uygunluğuna özen gösterilmelidir. Çevresel uyum problemlerini aşma noktasında ise bütün beklentilerin Türk işçi ailelerin üzerine yoğunlaştırılması şüphesiz ki, doğru değildir. Bu insanlar, bulundukları ülkelerin kalkınmasında emek vermiş, fedakarlıklar göstermişlerdir. Artık, kabullenilmesi gereken bir gerçekte bu ülkelerde kendilerin `Batı Avrupa Türkleri` adım veren bir genç, üçüncü neslin yaşamakta olduğudur. Şayet başta Almanya olmak üzere Batı Avrupa Ülkeleri Türkleri sosyal iklimlerini genişletme yoluna gitmeyi tercih ederlerse, vatandaşlık, siyasal katılım haklarını tanırlarsa bu uyum soruman da en aza inecektir. Ailelerin başta eğitim kurumlarına olma üzere, çoğu yaşanan olumsuz deneyimlerden kaynaklanan güvensizlik ortadan kaldırılmalıdır. Okul-Türk aile ilişkilerinin zayıf olduğunu gözlemlediğimiz bu ülkelerde Türkiye'nin de olumlu adımlarıyla bu ilişkiler yeniden canlandırılmalıdır. 92 SUMMARY During the entrance of 2000 years, all most from all part of the jobs like employee and their families, private job owners, students, intelligentsia and arts who are more than 2 millions Turkish citizens, live abroad. If it is compared generally in the population of country every one of thirty citizens who are living abroad. Today, at the approximately 30 countries and 5 continents Turkish peoples working there as employee. Have continuing since 1960, and got impulse with the mutual agreements and despite the restriction from the countries which are the target of migrations, that is because of the World Economic Crises after the end of 1974's years, with the other statute like `combination of families` or `tourist`, `refugee` they continued to migrate especially to Western Europe countries and with this migration so many problems. Most important problem of all that the opinion of the western countries about Turks, who live at their country, in spite of as the same people live to gather at the same land and country, they think that Turks are living at their country as temporary and at the result of this opinion their negligence about their children's education. At this point, it must clarify that the absence of analyzes about the these children's education and to improve their skill even more important thing that Turkey doesn't care about these children's. The reasons of the failure Turkish children's on education: 1- Language, 2- The teacher who are charged abroad, 933- Educational equipments, 4- Environmental harmony problems, 5- Attitudes of families. As normal, failures under of the these problems not also related with the educational problems but also cover after graduation life. As Turkish student became successful if he had been student under the circumstances of Turkey but they are becoming unsuccessful to adopt themselves f to different systems abroad as the result of their destiny. The first precaution about these problems is the families to understand to importance the concept of education before school and to give importance about these subjects that they have been getting suspicious and neglecting until how. Even it will be the best solution for to solve the linguistic problems. At this point, some precautions have been improved about teaching Turkish language to Turkish children,who are living abroad, for don't snap their relations with their native language. This is the pioner problem inside the whole problems as the `problem maker problem` first teachers among the public servants who are charged abroad their not educate about the language of which country they are sent. Turkey has some practice problems on this subjects. It is not understandable that still to presence of deficiency about the educative equipments. From this side to product these equipments with proper condition and standards which country they are going to be used. To construct everything on the Turkish employee families at the point of struggle on to find solutions on environmental problems is of course not correct. These people struggled and sacrificed to improve the country which is they are 94living there. It must be accepted today that there is a new generation that is called as ` Western European Turks` live there as the third generation. If the Western European countries as first Germany preference to accept enlarge rights of Turkish people like citizenship and political participation the problems of adaptation will be decreased to niinimum. It must remove that he families lack of confidence to educational institutions because of some bad experiences which are occurred between both sides. The relations between School-Turkish families which are observed as problem must be revived with the positive steps of Turkish government. 95
Collections