Deri grefti ve diğer alloplastik greft materyalleriyle yapılan vestibuloplasti operasyonlarından sonra oluşan kontraksiyonun değerlendirilmesi
- Global styles
- Apa
- Bibtex
- Chicago Fullnote
- Help
Abstract
?106- OZET Rezidüel alveoler kretlerde meydana gelen atrofiler protetik rehabilitasyonlann başarısını önemli derecede etkileyebilmekte ve sıklıkla stabil bir protez yapımım çok zor hale getirebilmektedir. Tam protez endikasyonu koyulmuş olan hastalarda en sık uygulanan operasyonlardan biri olan vestibuloplastilerde yumuşak doku bağlantıları repoze edilerek alveoler kret daha stabil bir protez yapımına izin verecek şekilde açığa çıkartılarak doku protez ilişkisi düzeltilmektedir. Çalışmamız Clark yöntemiyle gerçekleştirilen vestibuloplasti operasyonlarında elde edilen sulkus derinliklerinin korunabilmesinde deri grefti ve farklı 3 alloplastik greft materyallerinin etkinliğinin sekonder epitelizasyon yöntemiyle karşılaştırılması amacıyla yapılmıştır. Çalışmamızda 6' şar hastadan oluşan 5 farklı grupta 30 hastaya Clark yöntemiyle vestibuloplasti operasyonu uygulanmıştır. Operasyon alam Tam Kalınlık Deri, Solventle Dehidrate Edilmiş İnsan Perikardiyumu, Fasya Lata ve Fasya Temporalis greftleri ile örtülmüş, son grupta sekonder epitelizasyonla iyileşmeye bırakılmıştır. Değerlendirmelerimiz klinik, model ve lateral sefalometrik film verileri üzerinde gerçekleştirilmiştir. Preoperatif. postoperatif 1. gün. 1. ay, 3. ay ve 6.-107- aylarda median hat, sağ ve sol distal bölgelerde belirlenen noktalardan vestibuler sulkus derinlikleri ve meziodistal boyut farklı ölçüm yöntemleri kullanılarak ölçülmüş ve grup içi ve gruplar arası istatistiksel analizi yapılmıştır. Deri grefti grubunun diğer tüm gruplardan daha iyi sonuç vermekte olduğu, SDÎP grubunun deriye çok yakın değerler verdiği ve deriye alternatif bir greft materyali olabileceği, diğer allogreftlerinde iyileşmede etkili oldukları ancak birbirleri arasında tercih sebebi olacak bir farkın olmadığı, SE grubunun ise tüm gruplar arasında istatistiksel olarak sıralamada en altta yer alan grup olduğu görülmektedir. Sonuç olarak; deri greftlerinin kullanılamadığı durumlarda operasyon alanının allojenik bir materyal ile örtülmesinin fayda sağlıyacağı; donör saha problemleri ortaya çıkarmaması ve deri greftine en yakın oranda kontraksiyon gösterdiği göz önünde tutularak, SDÎP 'unun tam kalınlık deri greftine alternatif bir allogreft olarak tercih edilebileceği gözlenmiştir. -108- SUMMARY Resorption of the residual alveolar process in edentulous patients significantly influences the success rate of the prosthetic rehabilitation and makes construction of a stable denture difficult. Vestibuloplasty is a frequently used surgical procedure whereby oral vestibule is deepened by repositioning of the soft tissue attachments in complete denture wearers and the alveolar process becomes suitable for a more stable construction with establishing tissue-denture bearing area and height of the residual ridge. The study was designed to investigate the effectiveness of full-thickness skin graft and three alloplastic graft materials comparatively with secondary epithelization technique in preservation of sulcus depth achieved by Clark's vestibuloplasty. In the present study, thirty patients divided into five groups, each comprising of six patients of both the gender were operated by Clark's vestibuloplasty. The operation sites were covered with full-thickness skin, solvent preserved human pericardium, fascia lata and fascia temporalis allografts. The last group of the patients allowed to be healed by secondary epithelization. Evaluation was based on the measurements made clinically, on the model casts and lateral cephalometric films. Vestibular sulcus depth at the median line-109- and, right and left distal regions and mesiodistal distance on the crestal alveolus as well between the marked points preoperatively, on postoperative day 1, first, third and sixth months. The data obtained by abovementioned measurements were compared by in and between group statistical analyses. When the results were evaluated, full-thickness skin group was found superior to the other groups with minor differences between the solvent preserved human pericardium group. The results of the rest of the groups were as follows in row with no major differences between each fascia lata, fascia temporalis and secondary epithelization. The coverage of the operative site with any graft material is beneficious for avoiding wound contraction and providing postoperative patient comfort. Furthermore, it is concluded that the use of solvent preserved human pericardium can be utilized successfully in cases where skin grafts could not employed.
Collections