Temporomandibular eklem disfonksıyonu olan hastalardaki klinik ve radyolojik bulguların değerlendirilmesi
- Global styles
- Apa
- Bibtex
- Chicago Fullnote
- Help
Abstract
Temporal kemik ile mandibula arasında temporomandibular eklem (TME) olarak bilinen sofistike bir eklem sistemi vardır. Temporomandibular eklem disfonksiyonu (TMED), çiğneme kaslarını etkileyen, fonksiyonda yetersizliğe ve ağrıya neden olan ve orofasiyal bölgeyi etkileyen diş kaynaklı olmayan, en yaygın patolojilerden biridir. TMED, klinik olarak; TME'de ağrı, ses, kısıtlı ağız açıklığı, ağızın açılıp kapanmasında deviasyon veya defleksiyon, çevresel kaslarda hassasiyet ve ağrı, baş ağrısı, kulak ağrısı ve maloklüzyon gibi semptom ve bulgulara neden olur. TMED sıklıkla, TME'de 1) kondil başında veya artiküler eminenste düzleşme, 2) kondil veya glenoid fossada erozyon, 3) kondil veya glenoid fossada skleroz, 4) kondil üzerindeki marjinal kemik çıkıntıları olarak tanımlanan osteofitlerin oluşumu, 5) subkortikal kist ve eklem boşluğunun azalması gibi dejeneratif kemik değişiklikleriyle ilişkilidir. Konik-ışınlı bilgisayarlı tomografi (KIBT) maksillofasiyal bölgedeki kemik yapıları her üç düzlemde gözlemlemek için ideal bir görüntüleme sistemidir. Bu çalışmanın birincil amacı, TMED şikayetiyle başvuran bireylerin Helkimo Disfonksiyon İndeksi (Helkimo Di) ile belirlenen klinik semptom ve bulgularının, radyografik olarak KIBT'de izlenen kemik değişiklikleri ile ilişkisini değerlendirmektir. İkincil amacı ise, TMED hastalarının radyografik bulgularını, TME ile ilgili herhangi bir klinik semptom ve bulgusu olmayan hastaların radyografik bulgularıyla karşılaştırmaktır. Çalışmaya, klinik olarak TMED teşhisi konulan, KIBT incelemesi gereken 34 hasta (çalışma grubu) ile, başka dental nedenlerle kliniğimize başvurmuş ve KIBT görüntüleri elde edilmiş, klinik olarak TMED bulgu ve semptomu olmayan 34 hasta (kontrol grubu) dahil edildi. Radyografik olarak ise KIBT ile TME bölgesindeki kemik değişiklikleri incelendi. Eklem boşlukları, artiküler eminens yüksekliği ve artiküler eminens eğimi ile ilgili doğrusal ve açısal ölçümler yapıldı. Çalışma grubundaki hastalarda TME bölgesinde ortalama kemik değişikliği sayısının (4,29), kontrol grubundan (3,66) istatistiksel olarak anlamlı düzeyde yüksek olduğu belirlendi (p<0,01). Kondilde düzleşme, skleroz, osteofit ve artiküler eminenste düzleşme açısından çalışma ve kontrol grubu arasında istatiksel olarak anlamlı düzeyde (p<0,05) fark bulundu. Yapılan doğrusal ve açısal ölçümlerde ise iki grup arasında istatiksel olarak anlamlı bir fark yoktu (p>0,05). Çalışmanın sonuçları, TMED şikayetiyle başvuran bireylerin Helkimo Di ile belirlenen klinik semptom ve bulgularının, kemik değişiklikleri, yapılan doğrusal ve açısal ölçümler ile ilişkili olmadığını gösterdi. Between the temporal bone and the mandible, there is a sophisticated joint system known as the temporomandibular joint (TMJ). Temporomandibular joint dysfunction (TMD) is one of the most common non-dental pathologies affecting the masticatory muscles, causing pain and dysfunction and affecting the orofacial region. Clinically, TMD causes symptoms and signs such as pain and voices in TMJ, limited mouth opening, deviation or deflection during mouth opening and closing, sensitivity and pain in peripheral muscles of TMJ, headache, ear pain and malocclusion. TMD is generally related with degenerative bone changes such as 1) flattening at the head of the condyle or articular eminence, 2) erosion in the condyle or glenoid fossa, 3) sclerosis in the condyle or glenoid fossa, 4) formation of osteophytes, defined as marginal bone protrusions on the condyle, 5) subcortical cyst and reduction of joint space. Cone-beam computed tomography (CBCT) is an ideal imaging system for examination of bone structures in the maxillofacial region in all three planes. The primary objective of this study was to evaluate the clinical correlation of TMD patients with bone changes that may be observed in CBCT, whose clinical signs and symptoms were evaluated by Helkimo Dysfunction Index (Helkimo Di). The secondary aim of this study is to compare the radiographic findings of TMD patients with the radiographic findings of patients without any clinical symptoms and signs related to TMJ. The study included 34 patients (study group) who were clinically diagnosed with TMD and required CBCT examination, and 34 patients (control group) who presented to our clinic for other dental reasons and obtained CBCT images, without clinical signs and symptoms of TMD. Radiographically, bone changes in TMJ were examined with KIBT. Linear and angular measurements of joint spaces, articular eminence height and articular eminence inclination were performed. The mean number of bone changes in the TMJ region was significantly higher in the study (4,29) group than in the control group (3,66) (p <0,01). Statistically significant difference (p <0,05) was found between the study and control groups in terms of flattening of the condyle and articular eminence, sclerosis, and osteophyte formation. There was no statistically significant difference between the two groups in linear and angular measurements (p> 0,05). The results of the study showed that there was no relation between bone changes in TMJ region in patients with TMD whose clinical signs and symptoms were determined by Helkimo Di.
Collections