An investigation of an urban novel from an ecocritical view: If nobody speaks of remarkable things by Jon Mcgregor
- Global styles
- Apa
- Bibtex
- Chicago Fullnote
- Help
Abstract
Günümüze kadar edebiyat alanında yaygın olarak yer bulan doğa temasının, çağdaş romanlarda göz ardı edildiği düşünülür. Çağdaş yazarlar, çalışmalarını şehir, kültür, karakter gelişimi ve metinsellik üzerine kurma eğilimlerinden dolayı ve böylece dikkatleri doğal dünyanın dışına çekerek bir nevi doğal olandan yabancılaşmaya neden oldukları gerekçesiyle eleştirilirler. Bu sebeple, ana akım ekoeleştiri gelişimini doğa yazımı ve pastoralizm gibi alanlar üzerinden sürdürürken, doğa ile kültürün buluştuğu kentsel ekolojiler üzerine çalışmalar, insan dışı yaşam ile doğrudan bir bağlantıları olmadıkları gerekçesiyle oldukça azdır. Bu algıya karşı bir duruş sergileme niyetiyle, kent temelli edebiyatın aynı zamanda doğa-insan ilişkileriyle ilgili anlayış kazandırabileceği ve ekoeleştiriye dar çerçevesini genişleterek katkıda bulunabileceği hipotezi üzerinden savımı geliştiriyorum. Kentsel ve kurgusal çevrelerdeki doğanın varlığını kanıtlamak amacıyla, çoğunlukla doğa odaklı metinlerle ilgilenen ekoeleştiri alanındaki geleneksel doğa analizinin dışına çıkan bir yaklaşım benimsiyorum. Bahsettiğim ekoeleştirel okuma perspektifimi, ilk bakışta insan-dışı doğa ile hiçbir ilişkisi olmadığı izlenimi veren Jon McGregor'ın ilk romanı olan If Nobody Speaks of Remarkable Things romanın analizinde kullanacağım. Okuma perspektifimizi değiştirdiğimiz takdirde, romanın ister düalist isterse düalist olmayan insan-doğa ilişkileriyle ilgili betimlemeler içerdiği görülür. Bu tezin amacı, doğa çalışmanın çoğunda marjinal olsa bile, neyi ve nasıl okuduğunuza bağlı olarak, kent odaklı kurgusal bir romanın ekoeleştirel analiz bağlamında birçok olanak sunduğunu ortaya koymaktır. Nature, which has been used as a common theme in world literature to the present day, is considered to be largely neglected in contemporary novels. Contemporary writers are criticized for their tendency to build their works on urban, culture, character development and textuality and thus drawing attention away from the natural world and causing a kind of alienation from the natural. For this reason, while the development of main stream ecocriticism continues on subjects like nature writing and pastoralism, the surveys of urban ecologies where culture and nature meet have been sparse on the grounds they have no immediate connection with non-human life. With the intent of maintaining a stance against this perception, I develop my argument on the hypothesis that urban-based literature may as well give insights about the human-nature relations and contribute to ecocriticism in terms of extending its narrow canon. To demonstrate the presence of nature in urban fictional environments, I adopt an approach that goes beyond the traditional analysis of nature within the field ecocriticism which is mostly concerned with nature-oriented texts. I apply this ecocritical reading perspective to my analysis of Jon McGregor's first novel If Nobody Speaks of Remarkable Things which, at first sight, gives the impression of having no concerns about non-human environment. With a critical shift in reading perspective, the novel appears to include representations of nature and human relations that are either dualistic or naturalcultural. The purpose of this thesis is to reveal that even if nature is marginal for much of the work; an urban-based fictional novel can also offer numerous possibilities for an ecocritical reading.
Collections