Kronik arter hastalıklarında kalp tipi yağ asidi bağlayıcı protein (H-FABP) ve bazı biyokimyasal parametrelerin değişimi

Abstract

Koroner arter hastalığı (KAH), tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de ölüm ve morbidite sebeplerinin başında gelmektedir. KAH büyük bir oranda ateroskleroz zemininde gelişir. Çalışmada Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi Dursun Odabaş Tıp Merkezi Acil Servisi ve Kardiyoloji Polikliniklerine Ocak 2019 -Haziran 2019 tarihleri arasında akut iskemik göğüs ağrısı ile başvuran hastalardan alınmış olan kanların sonuçları değerlendirildi. Bu kişilere hiç bir ilaç veya başka madde verilmedi veya uygulama yapılmadı. Kardiyoloji kliniğine gelen hastalardan akut iskemik göğüs ağrısına sahip olan ve kronik arteritis hastalığı tanısı konan 24 hasta, diabetes mellitus(DM) hastalığı tanısı ile kardiyolojik problemleri olan 12, hipertansiyon(HT) problemine sahip ve yine kliniğe kalp şikayeti ile gelen 12 hasta ve diabet, hipertansiyon ve KAH tanısı konulmamış sağlıklı 12 kişi araştırma materyali olarak kullanıldı. Alınan kan örneklerinde biyokimyasal olarak Troponin, CK, CK-MB, AST, ALT, LDL-Kolesterol, HDL-Kolesterol, LDH, Glukoz, Kreatinin gibi değerleri otoanalizörle(Abbott ci16200),H-FABP değerleri ELİSA kullanarak saptandı. LDL –kolesterol düzeyi en yüksek olarak KAH grubunda, HDL-Kolesterol ve LDH düzeyleri KAH+HT grubunda yüksek olarak bulunurken CK, CK-MB, cTnI, AST, Glukoz, kreatinin ve H-FABP düzeyleri DM+KAH grubunda yüksek bulunmuştur. cTnI değerlerinde KAH'a ilaveten HT veya DM bulunan kişilerde artış gözlenirken istatistiksel önem bulunmamıştır. LDL-kolesterol değişimleri de gruplar arasında önemli plarak değişmemiştir. İncelenen diğer parametrelerde gruplar arası değişimler CK ve Glukoz da p≤ 0.001, AST p≤ 0.002, LDH p≤ 0.003, CK-MB p≤ 0.004, HDL-Kolesterol p≤ 0.049, Kreatinin p≤ 0.011, HFABP p≤ 0.050 düzeyinde önem göstermiştir. Kardiak markerlardan CK, CK-MB, cTn I, LDH gibi markerların değişimi literatür desteğiyle tartışıldı. Ancak H-FABP son yıllarda KAH ve MI teşhisinde artan bir öneme sahip olarak kardiyoloji alanında yerini almıştır. Sunulan bu çalışmada elde edilen bulgularla incelenen tüm hastalarda H-FABP düzeyi yükselmiş ve kritik ve faydalı bir parametre olarak kulanılması kardiyoloji alanına tavsiye edilmiştir.

Coronary artery disease (CAD), is one of the reasons death and morbidity in our country as well as all over the world. CAD develops largely on the basis of atherosclerosis. In this study, the results of blood samples taken from patients presenting with acute ischemic chest pain between January 2019 and June 2019 in Van Emergency Service and Cardiology Policlinics of Dursun Odabaş Medical Center were evaluated. No drug or other substance was administered to these individuals. 24 patients with acute ischemic chest pain and diagnosed as chronic arteritis, 12 with CAD with diabetes mellitus (DM), 12 with hypertension (HT) problems with CAD, 12 healthy subjects without DM, hypertension and CAD were used as research material. Blood samples were taken and biochemically Troponin, CK, CK-MB, AST, ALT, LDL-Cholesterol, HDL-Cholesterol, LDH, Glucose, Creatinine were determined by autoanalyser (Abbott ci16200) and H-FABP measured by ELISA. The highest cholesterol levels were found in the CAD group, HDL-cholesterol and LDH levels were higher in the CAD+ HT group, while CK, CK-MB, cTnI, AST, Glucose, creatinine and H-FABP levels were higher in the DM + CAD group. There was no statistical significance in patients with HT or DM in addition to CAD. LDL-cholesterol changes also did not change significantly between the groups. In other parameters examined, intergroup changes in CK and Glucose p≤ 0.001, AST p≤ 0.002, LDH p≤ 0.003, CK-MB p≤ 0.004, HDL-Cholesterol p≤ 0.049, Creatinine p≤ 0.011, HFABP p≤ 0.050 were significantly important. The change of markers such as CK, CK-MB, cTn I, LDH from cardiac markers was discussed with the support of literature. However, in recent years, H-FABP has become increasingly important in the diagnosis of CAD and MI. In the present study, H-FABP level was elevated in all patients examined and it was recommended to be used as a critical and useful parameter in the field of cardiology.