Van ilinde çalışan sağlık çalışanlarının çocuk istismarına yönelik bilgi, tutum ve davranışları
- Global styles
- Apa
- Bibtex
- Chicago Fullnote
- Help
Abstract
Bu araştırmanın amacı sağlık çalışanlarının çocuk istismarı ve ihmali hakkında bilgi, tutum ve davranışlarının incelenmesidir. Çalışma grubunu Van İli Yüzüncü Yıl Üniversitesi Dursun Odabaş Tıp Merkezi ve Van il merkezindeki ASM'lerde çalışan doktor, hemşire, ebe ve ATT'lerden oluşan 251 gönüllü katılımcı oluşturmuştur. Araştırma kesitsel tanımlayıcı tipte bir anket çalışmasıdır. Çalışmamıza katılan sağlık çalışanlarının sosyodemografik özelliklerine ve çocuk istismarı ve ihmaline ait bilgi, tutum ve davranışlarına ilişkin verileri elde etmek amacıyla Sosyodemografik Bilgi Formu ile Çocuk İstismarı ve İhmalinin Belirti ve Risklerinin Tanılanmasına Yönelik Ölçek (ÇİİBRTYÖ) kullanılmıştır. Verilerin istatistiksel analizinde Tek Yönlü Varyans Analizi ve Duncan testinden faydalanılmıştır. Katılımcıların %52.5'i (n=132) doktor, %35.8'i (n= 90) hemşire, %7.9'u (n=20) ebe ve %3.1'i (n=8) ATT'dir. Araştırmaya dahil edilenlerin %52.9'u (n=133) kadın, %47.1'i (n=118) erkektir. Çalışmaya katılan sağlık çalışanları %41 (n=103) ile en çok 26-30 yaş aralığındadır. En az bir çocuğu olanlar toplam katılımcı sayısının %43.8'ini (n=110) oluşturmaktadır. Çocuk istismarıyla karşılaşan katılımcı oranı %53'tür (n=133) ve %57 (n=76) ile en çok fiziksel istismarla ardından %47 (n=63) ile cinsel istismarla, %45 (n=60) ile ihmalle, %27 (n=36) ile duygusal istismarla ve %14 (n=19) ile ekonomik istismarla karşılaşmışlardır. Araştırmamıza dahil edilen sağlık çalışanları istismar vakalarında kendilerini en çok zorlayan durum olarak %48.6 ile (n=90) ebeveynlerin tepkisini göstermişlerdir. Diğer zorlayan durumlar %32 ile (n=60) anamnez alma, %23 ile (n=43) fizik muayene, %20 ile (n=37) adli mercilere bildirme şeklinde sıralanmıştır. Katılımcılar çocuk istismarı vakalarında bildirim yapılacak yerler olarak en çok polis ve Çocuk İzlem Merkezi'ni seçmişlerdir. Çalışmamıza katılan sağlık çalışanları bildirim yapmadıkları takdirde bildirim yapmama sebebi olarak istismara uğrayan çocuğun bu süreçten zarar görebileceği endişesini %42 ile (n=63) ilk sıraya koymuşlardır. Diğer bildirim yapmama sebepleri %23 ile (n=34) tanı koymada kendine güvenmemesi, %23 ile (n=34) bildirim yapma prosedürünü tam bilmemesi, %12 ile (n=19) sosyal olarak başına gelebileceklerden kendini korumak istemesi olarak bulunmuştur. Çocuğun herhangi bir konudaki davranışını düzeltmek, yanlışını göstermek için çocuğa yüksek sesle konuşma, bağırma, hafif tokat atma vb. uygulamaların istismara gireceğini düşünenlerin ÇİİBRTYÖ'den aldıkları puanlar daha yüksek çıkmıştır ve istismar olmadığını düşünenlere göre istatistiksel olarak anlamlıdır (p<0.05). Cinsel istismara uğradığını bildiği bir hastası sonraki süreçte herhangi bir nedenle muayeneye geldiğinde ona karşı daha özenli, kibar olurum diyenlerin İÇÜFB, İİÇDB ve İÇÜB alt ölçeklerinde ortalama puanları daha düşüktür ve diğer hastalarıma nasıl muamele ediyorsam onlara da öyle ederim diyenlerle aralarındaki fark karşılaştırıldığında istatistiksel olarak anlamlıdır (p<0.05). Sonuç olarak çalışmamızdaki sağlık çalışanlarının çocuk istismarı ve ihmali konusunda bilgilerinin yetersiz ve bildirim oranlarının bir takım nedenlerden dolayı tam olmadığı belirlenmiştir. Özellikle fiziksel ve cinsel istismar gibi bariz bulguları olmayan duygusal ve ekonomik istismar ile ihmalin de belirlenerek gerekli koruyucu tedbirlerin alınması gerektiği üzerinde de durulmalıdır. Birinci basamakta hizmet veren aile hekimliği uzmanları, aile hekimleri ve aile sağlığı çalışanları topluma en kolay ve direkt ulaşabilen sağlık çalışanları olduğu için istismardan korunma, tanı, tedavi ve bildirim konularında daha yetkin olmaları, daha dikkatli bir şekilde bu konunun üzerinde durmaları gerekmektedir. Bunun sağlanabilmesi için mezuniyet öncesi ve sonrası eğitimlerle birinci basamak sağlık çalışanlarının çocuk istismarı ve ihmaline yönelik farkındalık ve bilgi düzeylerinin arttırılması, bildirimde bulunmama sebeplerinin çözümüne yönelik adımların atılması ayrıca toplumun bu konuda duyarlılığını arttırmak için öncelikle birinci basamakta halka yönelik eğitimlerin yapılması gerekmektedir. The aim of this study is to examine the knowledge, attitude and behaviors of health workers about child abuse and neglect. The study group was consisted of 251 volunteer participants including physicians, nurses, midwives and emergency medical technicians (EMTs) working in the Van Province Yüzüncü Yıl University Dursun Odabaş Medical Center and in the Primary Care Clinics in the center of the Van province. The research is a cross-sectional descriptive survey study. To obtain data on the sociodemographic characteristics and their knowledge, attitudes, and behaviors related to child abuse and neglect of the health workers participating in our study, Sociodemographic Information Form and the Scale for Diagnosing Symptoms and Risks of Child Abuse and Neglect (SDSRCAN) were used. One-way Analysis of Variance and Duncan test were used for statistical analysis.52.5% (n = 132) of the participants were physicians, 35.8% (n = 90) were nurses, 7.9% (n = 20) were midwives and 3.1% (n = 8) were EMTs. Of those included in the study, 52.9% (n = 133) were female and 47.1% (n = 118) were male. Health workers who participated in the study were mostly between the ages of 26-30 years with 41% (n = 103). Those who have at least one child were consisting 43.8% (n = 110) of the total number of participants. The rate of participants who have encountered child abuse was 53% (n = 133) and they have encountered the most physical abuse with 57% (n = 76) followed by sexual abuse with 47% (n = 63), neglect with 45% (n = 60), emotional abuse with 27% (n = 36) and economic abuse with 14% (n = 19). The health workers included in our study have shown the parents' reaction with 48.6% (n = 90) as the most challenging situations in the cases of abuse. Other compelling situations are listed as medical history taking with 32% (n = 60), physical examination with 23% (n = 43), reporting to the judicial authorities with 20% (n = 37). The participants have selected mostly the police and Child Monitoring Center as the places to be notified in cases of child abuse. The health care workers participating in our study have put the concern that the abused child could suffer from this process to the first place with 42% (n = 63) as a reason for not making a notice. The other reasons for not making any notices were as not having self-confidence on making the diagnosis with 23% (n = 34), not knowing the procedure with 23% (n = 34) and wanting to protect themselves from the situations that they may encounter socially with 12% (n = 19).Those, who think that talking loudly, shouting, slapping, etc in order to correct the child's behavior on any subject, to show the child's mistake may be included in the abuse, got higher scores from SDSRCAN; and compared to those who think they may not be included in the abuse, it was statistically significant (p <0.05). The mean scores for Physical Symptoms of Abuse on Children (PSAC), Behavioral Symptoms of Child Abuse and Neglect (BSAC) and Symptoms of Neglect on Child (SNC) subscales of those who say 'I am more attentive and polite to him/her' for their patients with a sexual abuse history who came for examination with any other reason, were lower; and the difference between them and the ones who say 'I treat them just as the same as how I treat my other patients' is statistically significant (p <0.05).As a result, it is determined that the knowledge of child abuse and neglect of health workers in our study is insufficient and the noticing rates are not complete for some reasons. Emotional and economic abuse and neglect which do not have obvious findings like especially in physical and sexual abuse, should be identified, and the need to take the necessary protective measures should be addressed. Since they are the most easily and directly accessible healthcare workers, family physicians and family health workers who serve at primary health care centers need to be more competent in prevention, diagnosis, treatment and noticing of the abuse and they should dwell upon this subject more carefully. In order to achieve this, before and after graduation, the awareness and knowledge levels of primary health care workers about child abuse and neglect should be increased, the steps to resolve the reasons for not noticing should be taken, in addition, in order to increase the social sensitivity on this subject, educations in the primary care health service centers should be conducted.
Collections