Hastane çalışanlarında işe bağlı gerginlik ve sağlık okuryazarlığı ile bulaşıcı hastalıklara yaklaşım arasındaki ilişkinin incelenmesi
- Global styles
- Apa
- Bibtex
- Chicago Fullnote
- Help
Abstract
Çalışmamızda hastane çalışanlarının yaptıkları göreve bağlı yaşadıkları stres oranları, genel sağlık ve bulaşıcı hastalıklar hakkında bilgi düzeyleri incelenmiş olup varsa eksikliklerin görülüp bu konuda yapılacak çalışmalara katkı sağlaması ve bunun sonucunda hastane kaynaklı bulaşıcı hastalıkların görülme oranlarının azaltılması hedeflenmektedir. Bu çalışma Van YYÜ Dursun Odabaş Tıp Merkezi Hastanesinde çalışmakta olan 18 yaş üstü bayan ve erkek 300 sağlık çalışanı (doktor, hemşire/sağlık memuru, acil tıp teknisyeni, paramedik, laborant, sağlık teknikeri, hasta bakıcı ve temizlik görevlisi vb.) ile yüz yüze anket yöntemiyle yapılmıştır. Anket, literatür taranarak hazırlanan demografik bilgi formu ile bulaşıcı hastalıklar ve bu hastalıklardan korunma ile ilgili bilgi düzeyini ölçen 44 sorudan oluşan anket formu, 18 sorudan oluşan işe bağlı gerginlik ölçeği (İBGÖ) ve 23 sorudan oluşan yetişkin sağlık okuryazarlığı ölçeğinden (YSOÖ) oluşmakta olup, çoktan seçmeli ve boşluk doldurma şeklindedir. Araştırmamız kesitsel tanımlayıcı tipte bir anket çalışmasıdır. Verilerin istatistiksel analizinde Tek Yönlü Varyans Analizi, Ki-kare testi ve Pearson Korelasyon Analizi testleri kullanılmıştır. P<0.05 değeri istatistiksel olarak anlamlı kabul edilmiştir.Araştırmaya dahil olan sağlık çalışanlarının %43,7'si (n=131) kadın, %56,3'ü (n=169) erkektir. Katılımcıların %33,7'si (n=101) doktor, %33'ü (n=99) hemşire/sağlık memuru ve %33,3'ü (n=100) temizlik görevlisi/hasta bakıcısı idi. Çalışmaya katılan sağlık çalışanları %35,3 (n=106) ile en çok 30-35 yaş aralığındadır. Katılımcıların %72'si (n=216) 1-10 yıl arası mesleki tecrübeye sahipti. Çalışanların %86'sı (n=258) haftalık 40 saat ve üzeri mesai yapmaktadır. Katılımcıların %40,7'si (n=130) dahili birimlerde çalışmaktadır. Katılımcıların %64'ü (n=192) lisans ve üzeri mezuniyet derecesine sahipti.Çalışmamıza katılanlardan genel olarak sadece %34'ü (n=102) hastane bünyesinde bulaşıcı hastalıklara yönelik herhangi bir eğitim aldığını belirtmiştir, bu konuda doktorların ise sadece %27,7'sinin (n=28) herhangi bir hizmet içi eğitim aldığı tespit edilmiştir. Katılımcıların %33,3'ünün (n=100) daha önceden herhangi bir bulaşıcı hastalığa sahip hastayla temasının olduğu tespit edilmiştir. Temizlik görevlisi/hasta bakıcısı olanların %36'sı şarbon hakkında, %31'i de KKKA hastalık etkeninin bulaş yolu hakkında bilgi sahibi olmadığı tespit edilmiştir.Çalışmamızdaki bireylerden kendisini bulaşıcı hastalıklar konusunda yeterli görenlerin %76,5'i riskli temas sonrası hiçbir koruyucu yönteme başvurmadığı tespit edilmiştir. Katılımcıların %11,3'ünün (n=34) ulusal aşı programında olan hiçbir aşıyı yaptırmadığı tespit edilmiştir. Katılımcıların %3,3'ünün (n=10) daha önceden bir hastadan diğerine yaptıkları tıbbı uygulama sonrası istemeyerek bulaşıcı bir hastalık bulaştırmış olduğunu söylemiştir.Çalışmamızdaki katılımcıların YSOÖ'den aldıkları toplam puan ortalamaları 15,58±3,75 olarak tespit edilmiştir. Araştırmamızda katılımcıların sağlık okuryazarlık düzeyleri arasında; göreve yeni başlayanların, eğitim seviyesi yüksek olanların, haftalık olarak daha çok mesai yapanların, kendini bulaşıcı hastalıklardan korunmada yeterli bulanların, ulusal aşı takvimindeki tüm aşıları eksiksiz yaptıranların, birinden diğerine hastalık bulaştırma ihtimaline hayır diyenlerin, doktor olan çalışanların ve işinden memnun olanların YSOÖ sonuçları daha yüksek bulunmuş olup istatiksel olarak anlamlı farklılık göstermektedir (p<0,05).Çalışmamızdaki bireylerin İBGÖ'den aldıkları toplam puan ortalamaları 41,4±7,49 olarak tespit edilmiştir. Araştırmamızda bireylerin işe bağlı gerginlik düzeyleri arasında; çocuk kliniklerinde çalışanların, kendilerine veya ailelerine işleri kaynaklı bulaşıcı hastalık bulaştırma kaygısı yaşayanların, bu kaygı nedeniyle işinden soğuduğunu veya iş değişikliği düşündüğünü belirtenlerin ve birinden diğerine hastalık bulaştırma ihtimaline olabilir veya evet diyenlerin İBGÖ sonuçları daha yüksek bulunmuş olup istatiksel olarak anlamlı farklılık göstermektedir (p<0,05).Sonuç olarak çalışmamızdaki sağlık çalışanlarından bulaşıcı hastalıklar konusunda kendisini yeterli görenlerin bile riskli temas sonrası tıbbı destek alma ihtiyacı hissetmediği fark edilmiştir, bu konuda daha kapsayıcı eğitim materyalleri ve broşürlerle aktif çalışanlara yönelik yeniden hizmet içi eğitim programı düzenlenmesi ihtiyacı vardır ayrıca mevcut sağlık fakültelerinde eğitim müfredatlarının gözden geçirilmesi ve daha çok temas öncesi korunma yöntemleri ve riskli temas sonrası yapılacakları açıklayacak şekilde düzenlenmesi gerekmektedir. Tüm sağlık çalışanlarının özellikle ülkemizde daha sık görülen BZBH'lar konusunda yeniden bir eğitim programına dahil edilmesi ve halen eğitimleri devam eden sağlık öğrencilerinin okul müfredatları bu doğrultuda düzenlenmelidir. Temizlik görevlisi/hasta bakıcısı olanların ülkemizde özellikle daha çok endemik olarak görülen şarbon, KKKA vb. hastalıklardan korunma yöntemleri bakımından yeniden bir eğitim programına alınması gerektiği tespit edilmiştir. Katılımcılardan azımsanamayacak derecede hiç aşı yapmayanların olduğu fark edilmiş olup, bu konuda aşılar ve aşıların önemi hakkında eğitim programları düzenlenmeli ve hiç aşı yapmayan veya aşıları eksik olan sağlık çalışanlarının enfeksiyon birimi tarafından ya da kendi aile hekimlerine yönlendirilmeleri vasıtasıyla aşılanmaları sağlanmalıdır. Temizlik görevlisi/hasta bakıcılarla eğitim seviyesi daha az olan çalışanların düzenli aralıklarla hizmet içi eğitimlere alınması veya üniversite müfredatlarında düzeltmelerle hem sağlık çalışanlarının hem de toplumun genel olarak sağlık okuryazarlık düzeyi arttırılmış olunacaktır. Ülkemizde son yıllarda artış gösterse bile henüz yeterli seyiyeye ulaşılamadığından SOY konusunda güncel çalışmaların yapılması önerilebilir.Sağlık çalışanlarının kendilerine veya ailelerine hastalık bulaştırma düşünceleri tespit edilmiş olup bu düşünceler nedeniyle işe bağlı stres yaşadıkları tespit edilmiştir, bu nedenle hastaneler bünyesinde sağlık çalışanlarının kendilerine hastalık bulaşma ihtimalini azaltacak materyaller ve yeni tıbbı teknolojilerin rutin kullanıma sunulması gerekmektedir ayrıca sağlık çalışanlarının iş çıkışı giydikleri kıyafetlerin dezenfekte edilmesi veya iş sırasında hastane yönetimi tarafından verilecek iş formalarıyla çalıştırılmaları zorunlu hale getirilmelidir. Hastanede çalışanların işe bağlı stres ve gerginliklerinde azalmaya vesile olması nedeniyle çalışanların ücretlerinde artış ve zamanında ödeme yapılması pozitif yönde etki yaratacaktır ayrıca özellikle riskli bölümler olan YBÜ gibi yerlerde çalışan sayısının arttırılması ve çalışma saatlerinin haftalık olarak dünya standartlarına entegrasyonunun yapılması da işe bağlı gerginliği azaltacak olup ayrıca iş motivasyonunu pozitif yönde arttıracaktır. Motivasyonu tam olan sağlık çalışanları görevlerini daha çok severek isteyerek yapacakları için, sağlık alıcıları olan hastalarımızın da memnuniyeti arttırılmış olacaktır. Ayrıca bu araştırmada elde edilen sonuçların bundan sonra yapılacak benzer çalışmalara katkı sağlayacağı düşünülmektedir. In our study, the stress levels of the hospital staff related to their duties and their knowledge about general health and communicable diseases were examined. It is targeted that the deficiencies of the employees, if any, can be seen and contribute to the studies to be carried out on this issue and as a result, the incidence of infectious diseases originating from hospitals is reduced. This study was carried out on 300 health workers (doctor, nurse / health officer, emergency medical technician, paramedic, laboratory worker, health technician, patient caretaker and cleaning staff, etc.) working at Van YYÜ Dursun Odabaş Medical Center. Face to face survey method was used. Our questionnaire consists of a demographic information form prepared by scanning the literature, and a questionnaire form consisting of 44 questions that measure the level of knowledge about infectious diseases and prevention from these diseases and consists of a work-related tension scale consisting of 18 questions and an adult health literacy scale consisting of 23 questions. Our research is a cross-sectional descriptive survey study, which is in the form of multiple choice and filling the spaces. One-Way Variance Analysis, Chi-square test and Pearson Correlation Analysis tests were used in the statistical analysis of the data. P <0.05 value was considered statistically significant.43.7% (n = 131) of the healthcare workers included in the study are women and 56.3% (n = 169) are men. 33.7% (n = 101) of the participants were doctors, 33% (n = 99) nurses/health officers and 33.3% (n = 100) cleaning staff/caregivers. Health workers participating in the study are at most 30-35 age range with 35.3% (n = 106). 72% (n = 216) of the participants had 1-10 years of professional experience. 86% of employees (n = 258) work 40 hours or more per week. 40.7% (n = 130) of the participants work in internal units. 64% (n = 192) of the participants had a bachelor's degree and above.In general, only 34% (n = 102) of the participants in our study stated that they received any training on infectious diseases in the hospital, while only 27.7% (n = 28) of the doctors received any in-service training. It was determined that 33.3% (n = 100) of the participants had previously contacted the patient who with any infectious disease. It was determined that 36% of those who were cleaning staff / caregiver did not know about anthrax and 31% did not know about the transmission path of the CCHF disease factor.It was determined that 76.5% of the individuals in our study who considered themselves sufficient about infectious diseases did not apply any preventive method after risky contact. It was determined that 11.3% (n = 34) of the participants did not make any vaccines in the national vaccination program. 3.3% (n = 10) of the respondents said that after any medical intervention they had done from one patient to another, they unintentionally transmitted an infectious disease factor.The total score averages that the participants in our study received from YSOÖ were determined as 15.58 ± 3.75. According to our research, among the health literacy levels of the participants; those who are new to in the task, who have a high level of education, who work more hours on a weekly basis, who themselves find sufficient for protection from infectious diseases, who make all vaccines in the national vaccination schedule completely, who say no to the possibility of transmitting disease from one to another, those who are doctors from employees and those who are satisfied with their work have higher YSOÖ results. It was found our study shows a statistically significant difference in this respect (p <0.05).The total score averages that the individuals in our study received from the IBGÖ were determined as 41.4 ± 7.49. In our study, among individuals' work-related tension levels; who works in child clinics, those who have anxiety about transmitting infectious diseases to themselves or their families due to their jobs those who accept probability of transmitting disease from one to another by mediated themselves were found to have higher IBGÖ results. these differences show statistically significant difference (p <0.05).As a result, in our study, it was noticed that even those who considered themselves sufficient about infectious diseases didn't take to receive medical support after risky contact. For active health workers there is a need to organize re-in-service training programs with more inclusive training materials and brochures on this subject, and the old training curricula should be revised in existing health faculties and it should be arranged to explain methods for protection in this way new training curricula maybe explain what will to do make pre-contact and after risky contact. Re-inclusion of all healthcare professionals in a training program, especially on BZBHs, which are more common in our country.and school curricula of health students, whose education is still continuing, should be arranged accordingly. Those who are cleaning staff / carer; anthrax, CCHF, etc., which are mostly seen as endemic in our country It was determined that it should be taken into a training program again in terms of diseases prevention methods. It was noticed that among the participants, those without vaccines. In this regard, training programs on vaccines and the importance of vaccines should be organized, and healthcare workers who have never been vaccinated should be vaccinated by the infection unit or by directing them to their own family physician. The health literacy level of both healthcare workers and the society will be increased by regularly taking in-service trainings with cleaning staff / caregivers and those with less education level, or by improving the university curricula. Even if there has been an increase in our country in recent years, it can be suggested to carry out current studies on SOY since sufficient levels have not been reached yet.The healthcare workers' thoughts about infecting themselves or their families have been identified and it has been determined that they experience stress due to these thoughts, therefore, it is necessary to provide healthcare professionals with materials and new medical technologies that will reduce the possibility of infection also should disinfect the clothes that healthcare workers wears after work or they have to be made compulsory to work with business uniforms to be given by the hospital management during work. Due to the decrease in work-related stress and tension in the hospital, increase in the wages and payment in time of the will have a positive effect. Also, increasing the number of employees in places such as ICU, which are risky departments, and the reduce of working hours on a weekly basis will also reduce the work-related tension, will increase motivation positively. Since the well-motivatedhealthcare workers will do their jobs more willingly, the satisfaction of our patients, who are health buyers, will be increased. In addition, it is thought that the results obtained in this research will contribute to similar studies to be carried out from now on.
Collections