Geleneksel ve kemik destekli hızlı üst çene genişletmesi sırasında meydana gelen kök rezorpsiyonlarının üç boyutlu olarak değerlendirilmesi ve karşılaştırılması
- Global styles
- Apa
- Bibtex
- Chicago Fullnote
- Help
Abstract
Bu çalışmanın amacı geleneksel hızlı üst çene genişletme (GHÜÇG) ve kemik destekli hızlı üst çene genişletme (KDHÜÇG) apareyleri ile yapılan tedavi sonrasında, 1. molar, 1. premolar ve 2. premolar dişlerde meydana gelen kök rezorpsiyon ölçümlerinin yapılması ve kullanılan iki apareyin kök rezorpsiyonu açısından karşılaştırılmasıdır. Çalışma Selçuk Üniversitesi Diş Hekimli Fakültesi Ortodonti Anabilim Dalı'nda tedavi görmüş olan 40 hasta üzerinde gerçekleştirilmiş, retrospektif bir çalışmadır. Çalışmaya dahil edilen 40 hasta iki gruba ayrılmıştır. İlk grup 20 hastadan oluşmaktadır, bu hastalar GHÜÇG tedavisi görmüş olan hastalardan seçilmiştir. 2. grup 20 kişiden oluşmakta ve KDHÜÇG tedavisi görmüş olan hastalardan seçilmiştir. Hastalardan tedavi öncesinde (T0) ve 3 aylık pekiştirme periyodu sonrasında (T1) alınan konik ışınlı bilgisayarlı tomografi (CBCT) kayıtları, Mimics İnnovation Suit 10.01 programına aktarılmış ve incelenecek olan dişlerin (1. molar, 1.premolar ve 2. premolar) segmentasyon işlemleri yapılmıştır. Segmentasyon işleminden sonra, dişlerin hacim ölçümleri yapılmış ve tedavi öncesi ve sonrası elde edilen hacimsel değişimler istatistiksel olarak incelenmiştir. Grup içi istatistiksel değerlendirmelerde parametrik iki bağımlı örneklem testlerinden Paired Sample t-Test kullanılmıştır. Gruplar arası karşılaştırmalarda ise parametrik iki bağımsız örneklem testlerinde Student-t testi kullanılmıştır.GHÜÇG tedavisi görmüş olan hastalardan oluşan 1. grupta, tüm dişler için 3 aylık pekiştirme dönemi sonrası (T0-T1) meydana gelen kök rezorpsiyon miktarı istatistiksel olarak anlamlı bulunmuştur. Miktar olarak en çok 1. molarlar (ort: 79.65 mm3) sonra 1. premolarlar (ort: 37.77 mm3) ve son olarak 2. premolarlarda (ort: 33.38 mm3) kök rezorpsiyonu tespit edilmiştir. KDHÜÇG tedavisi görmüş olan hastalardan oluşan 2. grupta, ilk grupta olduğu gibi tüm dişlerde, 3 aylık pekiştirme dönemi sonrası (T0-T1) meydana gelen kök rezorpsiyon miktarları istatistiksel olarak anlamlı bulunmuştur. Miktar olarak en çok 1. molarlar (ort: 46.74 mm3) sonra 1. premolarlar (ort: 21,61 mm3) ve son olarak 2. premolarlarda (ort: 24,60 mm3) kök rezorpsiyonu tespit edilmiştir. T0-T1 arasında meydana gelen kök rezorpsiyon miktarları, gruplar arasında karşılaştırıldığında, ikinci grupta istatistiksel olarak anlamlı şekilde daha az kök rezropsiyonu meydana gelmiştir. T0-T1 arasında meydana gelen kök rezorpsiyon yüzdeleri gruplar arasında karşılaştırıldığında ise, 1. premolar ve 1. molar dişlerde istatistiksel olarak anlamlı fark varken, 2. premolar dişlerde meydana gelen değişimin istatistiksel olarak anlamlı olmadığı görülmüştür. Kemik destekli hızlı üst çene genişletme apareylerinin, geleneksel hızlı üst çene genişletme apareylerine göre daha az kök rezorpsiyonuna sebep olduğu görülmüştür.Anahtar Kelimeler: CBCT, Hızlı Üst Çene Genişletme, Kök Rezorpsiyonu The aim of this study is to measure root resorptions of 1st molar, 1st premolar and 2nd premolar teeth after the therapy with traditional rapid maxillary expansion and bone borne rapid maxillary expansion appliances, and to compare these findings between two appliances.The study is a retrospective study made on 40 patients, treated at Selçuk University, Faculty of Dentistry, Department of Orthodontics. These 40 patients were divided into two equal groups. Group 1 consisted of 20 patients treated by traditional rapid maxillary expansion, and group 2 consisted of 20 patients treated by bone borne rapid maxillary expansion. Cone beam computed tomography records taken from the patients before the treatment (T0) and after a 3-month retention (T1) were transferred to MimicsİnnovationSuit 10.01 programme, and segmentation procedures of 1st molar, 1st premolar and 2nd premolar teeth were carried out. Volumetric measurements of the teeth were made after the segmentation procedure and volumetric changes before and after the treatment were analyzed statistically. Paired Sample t-test, a parametric two-dependent sample test, was used for the intragroup comparisons. Student-t test, a parametric two-independent sample test, was used used for the intergroup comparisons. In group 1, the amount of resorption in all teeth, occurred between T0 and T1, was found statistically significant. The most resorption was measured in 1st molars (mean: 79.65 mm3), then in 1st premolars (mean: 37.77 mm3), and finally the less resorption was measured in 2nd premolars (mean: 33.38 mm3). In group 2, the amount of resorption in all teeth, occurred between T0 and T1, was found statistically significant. The most resorption was measured in 1st molars (mean: 46.74 mm3), then in 1st premolars (mean: 21,61 mm3), and finally the less resorption was measured in 2nd premolars (mean: 24,60 mm3). Statictically less root resorption occurred in the 2nd group when the amount of root resorption occurred between T0 and T1 was compared between the groups. There was statistically significant change in 1st premolars and 1st molars but not in the 2nd premolars between group 1 and group 2 when the percentage of root resorption occurred between T0 and T1 was compared between the groups. It was proved that bone borne rapid maxillary expansion appliances caused less root resorption than traditional rapid maxillary expansion appliances.Key Words: Cbct, Rapid maxillary expansion, Root resorption
Collections