dc.contributor.advisor | Zeytinoğlu, Adil Emre | |
dc.contributor.author | Bugay, Başak | |
dc.date.accessioned | 2020-12-10T07:12:50Z | |
dc.date.available | 2020-12-10T07:12:50Z | |
dc.date.submitted | 2019 | |
dc.date.issued | 2020-01-22 | |
dc.identifier.uri | https://acikbilim.yok.gov.tr/handle/20.500.12812/214094 | |
dc.description.abstract | Görsel sanatlar, gündelik hayatın akışına dahil olmamasıyla, ontolojisi en çok tartışılan pratiklerden biridir. Öte yandan bütün pratiklerden daha kalıcı ve zamansız olması ise, insanın varoluşsal temeliyle kuvvetli bağlantısı sebebiyledir. Bu gözlemle yola çıkılan metinde, sanat üretiminin ilişkisel dinamiği, belirli bir yönüyle, psikanalitik metodolojiyle incelenmiştir. Sanat üretimi ve yaratıcılık, psikanalitik kuramların da üzerinde en çok durduğu fenomenlerden biridir. Ancak edebiyatın aksine dil üzerinden ipucu vermeyen görsel sanat yapıtlarını analiz etmek oldukça karmaşıktır. Nitekim dil öncesi araçların kullanılması, görsel sanatlara ait dinamiklerin oluşum sürecini gizemli kılar. Böylesi fenomenleri formüle etmek mümkün olmasa da, onları açıklayan ya da analiz eden çalışmalar ortak kültürün gelişmesini sağlar. Psikanaliz, bir düşünce pratiği haline gelmeden önce bir iyileştirme pratiği olarak keşfedilmiştir ve bilimsel niteliği, bugün hâlâ tartışmalıdır. Adam Phillips, psikanalizi insanların kendilerini daha iyi hissetmelerini sağlayan bir hikaye anlatma tarzı olarak yorumlar. Kişi kendi hakkında anlattığı hikaye tükendiğinde ya da çok sancılı hale geldiğinde bu sohbete katılır. Phillips'in yorumundan yola çıkarak bu çalışmanın da bir sanatçının kişisel öyküsü olduğu söylenebilir. Doktorluk hayatına bir nörolog olarak başlayan Freud ise psikanalizi, 'irin dolu bir diş çürüğünü açmak ve çürümüş parçayı almak' analojisiyle anlatır. Bu metnin amacı da patolojik bir varoluşsal durumdan çıkan sanat üretimini ve ilişkilerini incelemek olduğu için psikanaliz en uygun metodoloji olarak görülmüştür. Böylece metin öncelikle psikanalize genel bir bakışla başlar. Eser/metin sahibi olarak varılan çıkarımlar ve analizler de psikanalitik teoriye kişisel bir bakıştır. Dolayısıyla `Özne` ve `Öteki` arasındaki karmaşık ilişkiye bakarken, `ben` referansı için öncelikle sanatçının kendi üretiminden yola çıkılmıştır. Kişiyi işaret eden ben (ego), özne, benlik, kendilik gibi terimlerin kullanımı psikanalitik ekollere göre değişkenlik gösterir. Aynı durum ilişkide olunan kişi için de geçerlidir (Öteki, Nesne, Kendilik Nesnesi gibi). Bu çalışmada ise özne, eylemde bulunan kişi; ben (ego) bilinçli kişi; benlik/kendilik ise, kişinin ruhsal/fiziksel bütünlüğünün bilinçli ya da bilinçdışı hali anlamında kullanılır. Öteki ve nesne tanımları ise ilişkide olunan ya da arzusu duyulan kişiyi / şeyi (bu metin bağlamında: sanatçıya göre izleyici / izleyiciye göre eser) işaret eder. Sanatsal yaratıcılık bağlamında farklı kişilik örgütlenmeleri, özellikleri, bunların hangi biyolojik ya da gelişimsel faktörlere dayandığı incelenebilir, ancak bu çalışmanın özellikle üzerinde durduğu şizoid görüngü, öznel bir yorumla, sanatçının mahremiyeti ve üretimi olarak ele alınmıştır. Nesne İlişkileri ekolü, başta Guntrip'in Şizoid Görüngü teorisi, bu çalışmanın başlamasına önemli esin kaynağı olurken, metin boyunca temel kaynaklar olarak kullanılmıştır. Özneyi yaratıcı eyleme iten nasıl bir yapılanmadır; arzu Ötekiyle iletişim kurmaksa, bunu neden bir nesne ya da durum aracılığıyla yapar; eser, nasıl bir ara deneyim bölgesi oluşturur gibi sorular cevaplanmaya çalışılmıştır. Sanat üretimi dolaysız bir ilişki değildir. Çalışmada sanat eseri, mahrem bir üretim olarak, hem arkaik benliklerin buluşması, hem de patolojik durumun iyileşmesini sağlayabilen bir araç olarak yorumlanmıştır. Öte yandan eserlerin içeriğine de çıkış olan toplumsal saldırganlık ve sonuçları, mahremiyetin toplumsal boyutunun da incelenmesini gerekli kılmıştır. Mahremiyet sadece fiziksel değil psikolojik işgallerden de korunmaktır ve insana ait tüm yapılanmalarda mevcuttur.Eserler üzerinde etkisi olmuş sanat yapıtlarının yanı sıra Nicolas Bourriaud'nun teorik çatısını oluşturduğu ilişkisel estetik akımı da, sanat üretiminin ilişkisel dinamiğini sorunsal edinmesi nedeniyle karşılaştırmalı olarak incelenmiştir. Yapıt, paylaşıldıktan sonra, üzerinde gezen her bir bakışın öznellik içerdiği ve yapıtın ancak ötekinin etkileşimiyle var olduğu söylenebilir. Gerek izleyenin çağrışımlarını sınırlayacağı inancı, gerek bağlam dışı olması sebebiyle eserlerin öyküsel analizi tezde yer almamıştır. ANAHTAR KELİMELER: Mahremiyet, görsel sanatlar, psikanaliz, izleyici | |
dc.description.abstract | Visual arts, not being included in the flaw of daily life, is one of the most discussed action in an ontological way. Conversely, being more permanent and beyond time than any other human action is due to its strong bond with the existence. Departing from this observation, this thesis investigates one specific aspect of the relational dynamics of art practice in psychoanalytic methodology.Artistic production and creativity are one of the phenomena upon which psychoanalytic theories lay emphasis as well. . However, the analysis of visual art works is quite complex as it doesn't embody any verbal clue unlike the literature does. Thus the use of pre-language elements renders the creation process of visual arts' dynamics very mysterious. Although it is not really possible to formulate such phenomena, the works which try to explain or analyse them, provide considerable improvement to common culture.Before being a practice of thinking, psychoanalysis was discovered as a healing practice and today its scientific value is still on discussion. Adam Phillips interprets psychoanalysis as a story telling style for people to feel better. One joins this conversation when their personal story drains away or becomes an agony. Inspired by Phillip's interpretation, it could be said that this work is the personal story of the artist. On the other hand, Freud, who had started his career as a neurologist, describes psychoanalysis with the analogy of `opening a tooth decay full of pus and finding the decayed part`. As this thesis aims to investigate the art production and its relational aspects emerging from a pathological state of existence, psychoanalysis is considered to be the most convenient methodology. Hence the thesis starts with a general view on psychoanalysis. The assumptions and analyses of the Work/Thesis owner are personal views on psychoanalytic theory. Therefor the reference of the `I` (Ego) is primarily based on the artist's production while looking to the complex relation between the `Subject` and the `Other`.The use of terms which indicate the person (such as I (ego), subject, self) is diversified by different schools of psychoanalysis. Same fact is current for the person with whom one is having a relation (such as the Other, the Object, the Self object). Though in this work: the Subject is the one on act; I (ego) is the conscious one; the Self is the conscious or unconscious state of the person's mental / physical entirety. The terms, the Other and the Object, indicate the person with whom one is in a relation or one has desire for (in the context of the thesis: the spectator from the sight of the artist / the art work from the sight of the spectator). It is possible to observe different personality organisations and question if their roots are biological or developmental on the context of artistic creativity. Yet as the main personality organisation upon which this thesis focuses, the Schizoid Phenomenon is personally interpreted as the privacy of the artist. Object Relations School, primarily Schizoid Phenomenon Theory of Guntrip, has been significant inspiration to this work and used as a primary source. What kind of an organisation pushes the Subject into the act; if the main desire is to communicate with the Other, why one does it via an object or a situation; what kind of a potential space can be created by the art work… are some questions which were tried to be answered. Art production doesn't create a direct relationship. In this thesis, the art work is interpreted as a private production that composes a tool which could provide the unity of archaic selves and also a tool to heal the pathological state. Furthermore and also being the first content of the artist's works, social aggression and its consequences are pinned down on the investigation of the privacy on social extent. Privacy is not only constituted for physical protection but also for psychological protection and is prevalent on every organisation of the humanity. Alongside the art works which had effected the artist, the Relational Aesthetics, a theory constituted by Nicolas Bourriaud, is comparatively examined due to its problematic on art production's relational dynamics. It is possible to say that after the art work is shared with the spectator, each view on it implicates subjectivity and the work can only exist with the Other's interaction. The narrative analysis of the works are not put in appearance on the thesis with the belief that it could limit the connotation of the spectator and also is considered out of context. KEY WORDS: Privacy, visual arts, psychoanalysis, spectator | en_US |
dc.language | Turkish | |
dc.language.iso | tr | |
dc.rights | info:eu-repo/semantics/openAccess | |
dc.rights | Attribution 4.0 United States | tr_TR |
dc.rights.uri | https://creativecommons.org/licenses/by/4.0/ | |
dc.subject | Güzel Sanatlar | tr_TR |
dc.subject | Fine Arts | en_US |
dc.title | Görsel sanatlarda mahremiyet olgusu ve izleyiciyle ilişkisi | |
dc.title.alternative | Privacy phenomena on visual arts and its correlation with the spectator | |
dc.type | doctoralThesis | |
dc.date.updated | 2020-01-22 | |
dc.contributor.department | Resim Anasanat Dalı | |
dc.identifier.yokid | 10312915 | |
dc.publisher.institute | Güzel Sanatlar Enstitüsü | |
dc.publisher.university | MİMAR SİNAN GÜZEL SANATLAR ÜNİVERSİTESİ | |
dc.type.sub | proficiencyinArt | |
dc.identifier.thesisid | 604239 | |
dc.description.pages | 94 | |
dc.publisher.discipline | Diğer | |