Diagnostik laparoskopi yapılan tüberküloz peritonitli hastalarda putin laboratuar tetkiklerinin değerlendirilmesi
- Global styles
- Apa
- Bibtex
- Chicago Fullnote
- Help
Abstract
ÖZET Tüberküloz tarih boyunca insanlığı en çok etkileyen hastalıklardan biridir. Gelişmiş ülkelerde nadir görülür hale gelmişken ortaya çıkan HIV enfeksiyonu ile birlikte yeniden gündeme gelmiş, gelişmekte olan ülkelerde ise her zaman önemli bir sorun olarak kalmıştır. Tüm tüberküloz vakalarının %2'sini teşkil eden tüberküloz peritonitler, müphem klinik bulguları ve rutinde kullanılan laboratuar tetkikleri ile güç tanınır olmaları nedeniyle özel bir öneme sahiptir. Kesin tanı mikrobiyolojik olarak etkenin üretilmesi ya da histopatolojik olarak konur. Bizim çalışmamızın amacı; diagnostik laparoskopi yapılarak histopatolojik olarak tüberküloz peritonit tanısı almış 32 vakada, yapılan rutin tetkiklerin bizi ne derece tanıya götürdüğünü görmekti. Tüm vakaların kan ve asit tetkikleri yapıldı. Tüberküloz peritonit; 2-4 aylık nonspesifik konstütisyonel semptomlarla başlayıp, kann şişliği ve karın ağrısı yakınmasıyla hastanın doktora başvurmasına neden olan klinik bulgularla ortaya çıkmaktadır. Yüksek ateş beklenen en sık bulgu iken bizim serimizde ateş vakaların büyük çoğunluğunda normal değerlerde tespit edilmiştir. Eritrosit sedimantasyon hızı belirgin yüksekliği (ortalama 75mm/h) önemli bir parametre olarak kabul edilmekte ise de çalışmamızda orta dereceli yüksekliklerin çok daha sık olduğunu görülmüştür. Asit protein yüksekliğinin, yeni yönelimlerin aksine,serum-asit albumin gradientinden daha anlamlı olduğu görülmüştür. Asit ADA düzeyleri ve kan-asit glikoz farkı ( henüz rutine girmemiş olmakla birlikte) yüksek oranda anlamlı bulunmuştur. Asit ARB'si %25 vakada göz ardı edilemeyecek oranda pozitif bulunmuştur. Batın ultrasonografisi ve batın tomografisi ise ancak birlikte kullanıldığında tanıya destek olacak parametreler olarak görünmektedir. Asit sitolojik çalışmaları hiçbir vakada sonuç vermemiştir. Ancak %25 vakaya mikrobiyolojik tanı konulabildiği görülerek ve hastalığın tedavi edilmezse %20 mortal olduğu gerçeği göz önüne alınarak, parasentez ile kesin tanı konulamayan vakalar için en güvenli yöntemin diagnostik laparoskopi olduğu görülmektedir. 29
Collections