28 şubat süreci ve batı medyasındaki algılaması
- Global styles
- Apa
- Bibtex
- Chicago Fullnote
- Help
Abstract
28 Şubat süreci ve Batı medyasındaki algılaması başlıklı çalışma, 28 Şubat postmodern darbesini anlamayı ve Alman ve İngiliz medyasındaki yansımasını incelemeyi amaçlamıştır. Adından da anlaşıldığı gibi öncekilerden farklı bir darbe yöntemi ile karşı karşıya gelinmiş ve tanımlanması zor bir süreç yaşanmıştır. Karmaşık bir süreç olduğunu gösteren bir diğer unsur, darbenin ne zaman başladığı ve bittiğine dair kesin bir cevabın olmamasıdır. Muhtıranın verildiği tarih 28 Şubat 1997 olsa da, sürecin başlangıç noktası değildir, zira 1994 ve 1995 yıllarında yapılan yerel ve genel seçimlerle birlikte asker sürekli hoşnutsuzluğunu dile getirmiş ve kurumların harekete geçmesi için çalışmalar yürütmüştür. Bu kurumların rolü de darbe sürecinde oldukça büyüktür, çünkü asker kendi arka planda kalmış ve fiili darbeden kaçınmıştır. Ancak hükümeti devirmek ve cumhuriyeti ?tehdit edenleri? hizaya getirmek için bu kurumlar aracılığıyla harekete geçmiştir. Sürecin ne zaman bittiğini söylemek de zor; bazıları hükümetin birkaç ay sonra devrilmesiyle, bazıları ise ardından yapılan ilk genel seçimle 28 Şubat'ın bittiğini söyler. Yıllar sonra bunun doğru olmadığı anlaşılacaktır, çünkü EMASYA ve Batı Çalışma Grubu gibi oluşumlar sürecin 2000'li yıllara kadar devam etmesini sağlamıştır.Araştırmanın diğer kısmı bu postmodern darbenin Batı, yani Alman ve İngiliz medyasında nasıl algılandığıyla ilgilidir. Bizde bu kadar geç idrak edilen bir süreç şüphesiz Batı'da da hemen darbe olarak algılanmayacaktı. Ancak daha sonra Türkiye'de yeni bir hükümetle gelen yeni bir yapılanma nedeniyle ülke ile ilgili araştırmalar artmış ve gelişmeler daha çok detaylı ve farklı bir biçimde gündeme gelmiştir. Bu iki farklı zaman diliminin, yani 90'lı ve 2000'li yılların karşılaştırması, devlet-asker ilişkisinin farklı değerlendirildiğini gösteriyor. 90'larda asker, İslamcı tehlikesiyle bir görev üstlenen bir kurum olarak lanse edilirken, 2000'li yıllarda askerin pozisyonu İslamcı bir hükümete rağmen sorgulanıyor. This paper, titled the 28 February process (coup) and its perception in the Western media, aims to understand this postmodern coup d?etat and analyse its reflection in the German and British media. As can be understood from its title, a different coup method was implemented when compared to the previous coups and thus a process, which was hard to define, was experienced. Another aspect proving that this was a complex process is the fact that there cannot be given a proper response to the question `when did the coup start and end?. Although the memorandum was given on 28 February 1997, this was not the beginning; because with the local and general elections of 1994 and 1995, the unrest of the army could be sensed and its operations were started along with the mobilization of various institutions. The role of these institutions in the coup were important, since the army prefered to stay in the background and avoided a de facto coup d?etat. But it took action through these institutions in order to overrule the government and bring the ones ?menacing? the republic into line. As it was said, it is hard to determine the end of the process; some claim that the process ended with the overruling of the government and others with the first elecitions. Only a few years later were we able to prove them wrong, because formations like Batı Çalışma Grubu (Western Operation Group, responsible for monitoring people and institutions) and EMASYA (protocol between army and police for cooperation) caused the process to continue into the 2000s.The other part of the analysis deals with the perception of the Western, that is German and British, media regarding this postmodern coup. There is no doubt that a process we had difficulties to understand was not perceived as a coup from the beginning. But due to a new social and political structure with a new government in Turkey, analyses about the country increased and developments were monitored in detail and in a different way. The comparison of these two time periods, that is the 90s and 2000s, show that the state-army relationship was evaluated from different perspectives. In the 90s the army was presented as a body responsible to struggle against İslamism, whereas in the 2000s the position of the army was criticised despite an Islamist government.
Collections