Süt ineklerinde renkli doppler ultrasonografi ile korpus luteumun kanlanma alanının belirlenmesi ve pgf2α uygulamaları arasındaki ilişkinin araştırılması
- Global styles
- Apa
- Bibtex
- Chicago Fullnote
- Help
Abstract
Bu tez çalışmasında; renkli doppler görüntülemede kan akım yoğunluğunun inspektif muayenesi sonuçları ile bu görüntülerin pixel flux programı kullanılarak elde edilen sonuçları arasında bağlantı olup olmadığı belirlenmeye çalışıldı. Ayrıca kanlanma alanı miktarına göre sınıflandırılan ineklerde, PGF2 enjeksiyonu ile östrus arasında geçen süre, kızgınlık belirtilerinin yoğunluğu, oluşan graaf follikülün büyüklüğü, serum östrojen düzeyi ve tohumlamalarını takiben elde edilen gebelik oranları arasında farklılık olup olmadığı araştırıldı. Sunulan çalışmada 60 baş sağlıklı Holştayn ırkı süt ineği kullanıldı. Postpartum 35. günde CL belirlenen hayvanlara PGF2α (25 mg dinoprost) yapıldı (1. enjeksiyon). Bu ineklerin östrus gösterip göstermediği takip edildi. Östrus bulguları belirlenmeyen hayvanlara PGF2α enjeksiyonunu takip eden 14. günde, östrus belirlenen hayvanlar ise östrusu takip eden 10. günde CL varlığı bakımından kontrol edildi. Korpus luteum belirlenen hayvanlarda transrektal B-mod ultrasonografi ile CL görüntüleri elde edildi. Elde edilen görüntülerde CL'nin enine ve boyuna çapları ölçülerek kaydedildi. Daha sonra cihazın power doppler moduna geçilerek CL kanlanmasına ait görüntüler kaydedildi. Korpus luteum kanlanma alanı görsel olarak +, ++, +++ ve ++++ olarak sınıflandırıldı. Ölçümleri yapılan hayvanlardan vena coccygeadan kan alındı ve PGF2α (25 mg dinoprost) i.m. enjeksiyonu (2. enjeksiyon) yapıldı. Enjeksiyonu takiben östruslar takip edildi. Graaf follikülünün çapı B-mod ultrasonografi ile ölçüldü ve follikülün bulunduğu ovaryum kaydedildi. Bu ineklerden kan alındı ve suni tohumlama yapıldı. Östrus tespit edilmeyen hayvanlara ise 2. PGF2α enjeksiyonundan 14 gün sonra yukarıdaki gibi kontroller (CL çapı ve CL kanlanma alanı) yapıldı. Östruslar takip edildi ve östrus belirlenen ineklere suni tohumlama yapıldı. Gebelik muayenesi suni tohumlamayı izleyen 35 ve 55. günlerde B-mod ultrasonografi ile yapıldı. Doppler muayeneleri sırasında kaydedilen görüntülerin analizi Pixel flux, version 1.0 görüntü işleme yazılımında (Chameleon-Software, Leipzig, Almanya) yapıldı, elde edilen veriler gözle yapılan muayenelerle karşılaştırılmak üzere kullanıldı. İnspektif muayeneyede elde edilen sonuçlar ile pixel flux programından elde edilen sonuçlar arasında kuvvetli bir bağlantı olduğu tespit edildi. Kanlanma alanının en fazla olduğu Grup IV'teki ineklerde ortalama serum progesteron düzeyinin luteal kanlanma alanı az olan Grup I'deki ineklerden sayısal olarak daha yüksek olduğu fakat istatistiksel olarak fark olmadığı saptandı (p>0,05). Kanlanma alanının daha yüksek olduğu Grup IV'teki bu ineklerde luteal alan büyüklüğünün diğer gruplardan daha küçük olduğu tespit edildi. İneklerdeki luteal kanlanma alanı, luteal alan büyüklüğü ve serum progesteron düzeyleri arasında önemli korelasyonlar tespit edilmedi (p>0,05). Luteal kanlanma alanının; PGF2α enjeksiyonları ile östrus belirtileri arasındaki süreye, gelişecek olan follikülün büyüklüğü üzerine ve serum östrojen düzeyi üzerine önemli bir etkisi olmadığı görüldü. GrupI, Grup II, Grup III ve Grup IV'te gebelik oranları sırasıyla %62,5 (5/8), % 30,76 (4/13), %34,78 (8/23) ve %56,3 (9/16) olarak bulundu. Gebelik oranları bakımından gruplar arasında fark önemli bulunmadı. Sonuç olarak; luteal kanlanma alanı ile serum progesteron düzeyi arasındaki güçlü bir bağlantının olmadığı tespit edildi. Ayrıca luteal kanlanma alanı ile gebelik oranı arasında da önemli bir korelasyon olmadığı saptandı. This thesis was aimed at investigating any possible correlation between results obtained by the inspection of blood flow intensity using colour doppler ultrasonography and results obtained by the processing of these images using a pixel flux software. Furthermore, differences in the interval between PGF2α injection and oestrus onset, the evidence of oestrus signs, size of the Graaf follicle, serum oestrogen level and conception rates achieved with artificial insemination were investigated in dairy cattle, which were grouped according to the level of corpus luteum blood flow. Sixty healthy Holstein dairy cows constituted the material of the study. On day 35 postpartum, the cows detected to have a CL were administered with PGF2α (25 mg dinoprost) (1st injection). These cows were monitored for signs of oestrus. The cows, which did not show oestrus signs, were examined for the presence of a CL on day 14 following the first PGF2α injection, while those that showed signs of oestrus were examined on day 10 following the onset of oestrus. In the animals detected to have a corpus luteum, images were taken of the CL by transrectal B-mode ultrasonography. In these images, the largest and widest diameters of the CL were measured and recorded. Subsequently, images of corpus luteum blood flow were taken by use of the power Doppler mode of the device. The areas of corpus luteum blood flow were visually classified as follows: + (Group I; n=8), ++ (Group II; n=13), +++ (Group III; n=23) and ++++ (Group I; n=16). Following the collection of blood samples from the tail vein (vena coccygea), a second intramuscular injection of PGF2α (25 mg dinoprost) was performed. The animals were monitored for signs of oestrus following the second injection. The diameter of the Graaf follicle was measured by B-mode ultrasonography and the ovarium presenting with the follicle was recorded. These cows were sampled for blood and artificially inseminated. Animals, which did not show oestrus after the second injection, were examined 14 days after the second PGF2α injection for both CL diameter and the area of corpus luteum blood flow. Animals were monitored for oestrus and those that did show oestrus were artificially inseminated. Examination for conception was performed on days 35 and 55 post-insemination by B-mode ultrasonography. The images taken by Doppler ultrasonography were analysed using a pixel flux, version 1.0 image processing software (Chameleon-Software, Leipzig, Germany). The data obtained was used for comparison with results obtained by visual inspection. The comparison revealed that the results obtained by visual inspection were strongly correlated with the results obtained by using the pixel flux software. Furthermore, it was ascertained that the mean serum progesterone level of the group with the highest level of corpus luteum blood flow (Group IV) did not statistically differ from that of the group with the lowest level of corpus luteum blood flow (Group I) (p>0.05). In Group IV, which displayed the highest level of corpus luteum blood flow, it was observed that the size of the luteal area was smaller than that of the other trial groups. No correlation was determined to exist between the area of corpus luteum blood flow, size of luteal area and serum progesterone level in dairy cattle (p>0.05). The results obtained demonstrated that the area of corpus luteum blood flow did not significantly affect the time period between PGF2α injections and the onset of oestrus, the size of the developing follicle or the serum oestrogen level. The rate of conception in Group I, Group II, Group III and Group IV was determined as 62.5%, 30.76%, 34.78% and 56.3%, respectively. The groups did not significantly differ from each other for conception rates. In conclusion, it was determined that no strong correlation existed between the area of corpus luteum blood flow and serum progesterone level. Furthermore, it was ascertained that the area of corpus luteum blood flow and conception rate were not significantly correlated with each other.
Collections