Türkiye`de ordunun demokratik modernleşmesi
- Global styles
- Apa
- Bibtex
- Chicago Fullnote
- Help
Abstract
Antik Yunan'dan itibaren çatısı altında yaşadığı yurttaşlarının can ve mal güvenliğini korumak amacıyla ortaya çıkan devlet, bu temel fonksiyonunu ve kendi varlığını sürdürmek için birtakım kolluk kuvvetlerine gereksinim duymaktadır. Devletin sahip olduğu kolluk kuvvetlerinin başında silahlı kuvvetler gelmektedir. Silahlı kuvvetler ya da ordu, bir kural olarak toplum ve devlete yönelik iç ve dış tehditler karşısında iç ve dış güvenliğin sağlanmasında bir numaralı unsur olarak karşımıza çıkmaktadır. Tarihi süreç içinde silahlı kuvvetler, görevi olan iç ve dış güvenliği sağlarken, kimi zaman geleneksel olarak, kimi zaman da kendisine göre bir zaruri durum karşısında sivil otoritenin denetimi altındaki siyasete de müdahale etme gereği duymuş ve gerektiğinde sivil otoriteyi devre dışı bırakarak siyasette baş aktör olmuştur. Bu kapsamda ele alındığında, Türk siyasi hayatında da ordunun siyasete müdahalesi Osmanlı Devleti zamanından yakın tarihimize kadar devam eden bir unsur olarak karşımıza çıkmaktadır. Gerek Osmanlı devletinde, gerek Türkiye Cumhuriyeti'nde ordu, kendisine verilen `devleti ve milleti koruma` görevini sürdürmek ve ''kendi kendini kontrol edemeyen demokrasiyi` sağlam temeller üzerine oturtmak için siyasete müdahale etme hakkını kendisinde bulmuştur. Türkiye'de ordu gelenekten aldığı, toplumun gözünde olan `kutsallıktan` aldığı, devletin ve milletin bekasını, Cumhuriyetin ulus devlet ve laik yapısını koruma fonksiyonunun kendisine ait olduğu düşüncesi ile siyasete birçok defa müdahalede bulunmuştur. Bu düşünce ile ordu, 1960 ve 1980 askeri darbeleriyle doğrudan, 1971, 1997 ve 2007 muhtıra ve müdahaleleriyle dolaylı olarak siyasete yön vermiş, bekçilik fonksiyonunun üstlenildiği muhafız rejimler ve vesayet rejimleri ile benzerlikler göstermiştir. Ancak demokratik ve AB'ye adaylık süreci devam eden bir ülke olarak Türkiye'de ordunun depolitize olması, profesyonelleşmesi ve sivil otoritenin denetimine bağlı olması, bir diğer ifadeyle ordunun liberal demokrasiye konsolidasyonu gerekmektedir. Bu amaçla Türkiye'de birçok liberal demokratik uygulamalar yapılmış ve son dönemde bu bakımdan yeni bir anayasa yapılması gündeme gelmiştir. Bu bakımdan bu çalışma, Türk sivil hayatına olan müdahalelerinin neden - sonuç ilişkisi içinde incelenmesi, AB'ye aday bir ülke olarak yapılan demokratikleşme çabalarının analiz edilmesi ve önümüzdeki dönem içinde ordunun liberal demokrasiye entegrasyonu ve yeni bir anayasa çalışmalarının incelenmesi bakımından önem taşımaktadır. Anahtar kelimeler: Türkiye'de ordu ve demokrasi, demokratik liberal model, Türkiye'de darbeler. The state, which has emerged since ancient Greece to protect the life and property of its citizens who live under the roof, needs this basic function and some law enforcement agencies to maintain its own existence. Armed forces are at the forefront of the state-owned law enforcement agencies. As a rule, the armed forces or the army emerges as the number one element in providing internal and external security against internal and external threats towards society and the state.Historically, while armed forces have provided internal and external security, they have sometimes been required to intervene politically under the control of the civilian authority against an essential situation, sometimes traditionally, and, when necessary, disengaged the civil authority and become the main actor in politics.When considered in this context, the intervention of the politicians of the army in the Turkish political life emerges as an element which continues from the time of the Ottoman State until our recent history. Both in the Ottoman state and in the Republic of Turkey, the army had the right to intervene in politics to maintain the 'state and national protection' given to it and to place '' a self-controllable democracy on solid foundations '' and became the main actor in politics.Politics has been interfered many times with the thought that the army in Turkey receives from the tradition, the `holiness` in the eyes of the society, the state and the nation's bachelors, the function of the national state and the secular structure of the Republic itself. With this in mind, the army showed similarities with the guerrilla regimes and tutelage regimes, which indirectly directed politics with the memorials and interventions of 1971, 1997 and 2007, and assumed the guardian function, directly with the military coup of 1960 and 1980.However, as a country that is democratic and a candidate country for the EU, the liberal democracy consolidation of the army is necessary, in other words, in order to be depoliticized, professionalized and controlled by the civilian authority in Turkey. For this purpose, many liberal democratic applications have been made in Turkey and a new constitution has been made in the last period.In this respect, this study is important in terms of examining the interventions of Turkish civilian life in cause - effect relation, analyzing democratization and consolidation studies as a candidate country to the EU and examining the liberal democracy integration of the army and the work of a new constitution in the coming period.Key words: Army And Democracy In Turkey, Democratic Liberal Model, Conflict İn Turkey.
Collections