Türk sinemasında post-bellek bağlamında geçmişin sorgulanması
- Global styles
- Apa
- Bibtex
- Chicago Fullnote
- Help
Abstract
Son yüzyılda yaşanan savaşlar, insanlık tarihine onarılması güç derin acılar yaşatmıştır. Yaşanan savaşlarla birlikte katliamlara, kayıplara ve sürgünlere maruz kalan insanlar, travmatik geçmişin izlerini kuşaklar boyu taşımışlardır. Belleğin unutma karşısında geliştirdiği hatırlatma biçimi, yaşanan acıların izlerinin silinmesini önlemiş, geliştirilen sorgulama ve yüzleşme pratikleri geçmiş ile bugün arasında bağlantı kurulmasını sağlamıştır. Özellikle I. ve II. Dünya Savaşı'nın bıraktığı derin yaralar, yeni kuşakların geçmişle yüzleşmesini zorunlu kılmıştır. Bu nedenle yüzyılın yaşattığı sorunlu geçmiş hatırlamanın önemini arttırmış, bu da bellek çalışmalarının yoğunluk kazanmasını beraberinde getirmiştir. Öncelikle toplumsal bellek araştırmalarında önemli çalışmalar yapan Maurice Halbwachs, toplumsal belleğin kavramsal düzleme oturmasını sağlamıştır. Bununla birlikte Jan Assmann, kültürel bellek alanındaki çalışmalarıyla, bellek kavramına önemli katkılar vermiştir. Nazi Soykırımı'nın ikinci kuşaklar üzerindeki etkisini araştıran Marianne Hirsch ise post-bellek kavramını ortaya atmış ve travmatik geçmişin sonraki kuşaklar tarafından nasıl bir karşılığı olduğunu incelemiştir. Marianne Hirsch'nin post-bellek kavramı, özellikle 90'larda bellek çalışmalarına olan ilginin artmasıyla önem kazanmıştır. Bununla birlikte, geçmiş ile bugün arasında güçlü bağı temsil eden post-bellek kavramı, sanatsal üretimin de alanına girmiştir. Post-bellek kavramının, sinemanın ikinci kuşak yönetmenleri tarafından geçmişi sorgulamada ne gibi bir yüzleşme gerçekleştirdiği incelemek, bu çalışmanın dayanağı oluşturmaktadır. Geçmişin travmatik olaylarını ele alan Annemin Şarkısı (2014), Babamın Sesi (2012) ve Kaygı (2017) filmleri seçilerek, Türk sinemasında post-bellek kavramı çerçevesinde geçmişin sorgulanmasının nasıl yapıldığı incelenmiştir.Anahtar Kelimeler: Politik Sinema, İdeoloji, Toplumsal Bellek, Sinema ve Bellek, Post-Bellek The wars in the last century caused deep pain to repair human history. People who have been exposed to massacres, losses and exiles along with the wars have carried the traces of traumatic past for generations. The reminder form developed by memory in the face of forgetting prevented the erasure of the traces of the sufferings, and the developed interrogation and confrontation practices provided a between the past and the present. Especially the deep wounds left by World War I. and II. forced new generations to face the past. For this reason, the problematic past of the century has increased the importance of remembering, and this has led to the intensification of memory studies. Especially Maurice Halbwachs, who made important studies in social memory research, ensured that social memory fist into the conceptual plane. At the same time Jan Assmann, through his studies on cultural memory made a significant contribution to the concept of memory. And Marianne Hirsch, who investigated the effect of the Nazi Genocide on the second generations, put forward the concept of postmemory and examined how the traumatic past corresponds to the next generations. Especially, Marianne Hirsch's concept of postmemory gained importance with the increasing interest in memory studies, in the 90s. However, the concept of postmemory, which represents a strong bond between the past and the present, has also been included in the field of artistic production. It is the basis of this study to examine what kind of postmemory concept the filmmakers face in questioning the past by the second generation directors. Annemin Şarkısı (2014), Babamın Sesi (2012) ve Kaygı (2017) are the films that deal with the traumatic events of the past within the framework of the concept of postmemory in Turkish cinema will be examined.Keywords: Political Cinema, Ideology, Social Memory, Cinema and Memory, Postmemory
Collections