Resim kursunun cezaevindeki tutuklu ve hükümlü kadınların üzerinde yarattığı etkileri: Bakırköy kadın kapalı ceza infaz kurumu
- Global styles
- Apa
- Bibtex
- Chicago Fullnote
- Help
Abstract
Sanatın gelişim süreci ve insanların iç dünyasındaki değeri ilk çağlardaki insanların yapmış oldukları üretimlerden itibaren gözlemlenebilmektedir. Sanat, semboller ve imgeler ile bir araç olarak yüzyıllar boyu kullanılmış, değişen insanların ve toplulukların ifade biçimi olmuştur. Günümüzde dinamik, değişken, iyileştirici ve dışavurumcu yapısı ön plana çıkarak önem kazanmış ve önemli bir bilim dalı olan psikolojide yerini almıştır. Psikoloji, sanatın katmanlarıyla birleşerek pozitif sonuç veren sağaltım metotları geliştirmiştir. Sanatın yaygın dalı olan görsel sanatlar, psikolojinin uygulamalı alanlarında `görsel sanatlar terapisi` tanımlamasıyla bir sağaltım yöntemi olarak kullanılmaktadır. Uygulama örneklerini dünyanın dört bir yanına taşıyan ve Türkiye'de de yerini bulan bu metotlardan biri `sanatla terapi` başlığı olarak ortaya çıkmıştır. Günümüzde toplumlar yeni hümanistik değer yapılanmalarını oluşturmakta ve sanatla terapiyi insanların öz saygınlığına, korkularına, tükenmişliğine, sevgisizliğine, hissizlik duygularına odaklayarak çalışmalarını sürdürmektedir. Korkunun güvene, öfkenin de şefkate dönüştürülebildiği bir süreçten söz edilmektedir.Bugün sanatın bu işlevi, sadece toplumsal normlarla uyumlu bir birliktelik sürdüren bireyleri kapsamamaktadır. Sanat artık bu çerçevenin dışına doğru genişleyerek, özel koşullar altında yaşayan insanlar için de bir ifade alanı yaratmaktadır. Bu tez çalışmasının örneklendirdiği gibi uzun zamandır farklılaştırılmış ve panoptikon mimari yapısı içinde hapis, nezaret altında tutma, tecrit, zorla çalıştırma, eğitim ve hastane gibi kurumların içinde yaşamakta olan insanlar için resim dersleri özgür ifade alanları olmaktadır. 20. yüzyılda başlayan yeni toplum sistemi içinde bütünü gözetlemek anlamına gelen `panoptikon` sistemi, bireyleri kendi gözetiminde tutarak belirli sınırlar içinde sağaltım ve motivasyon etkinlikleri oluşturmaktadır. 21.yüzyılda tüm dünyada yaygınlık kazanan bu sistemin kendi modelini, topluluklar üzerinde sessiz bir baskıyla görünür kıldığı ve bireyleri yalnızlaştırdığı, sosyologlar tarafından ifade edilmektedir. Panoptikon sisteminin yaygın olarak hapishanelerde uygulandığı bilinmektedir. Yalnızlaşan ve her an gözetlendiğini hisseden insanların davranışları böylece kontrol altına alınmaktadır. Bu ortam içinde bulunan bireylerde kişilik bozuklukları oluşabilmektedir. Panoptikon sistemi bu oluşuma karşı bir çözüm olarak sanatı ön plana çıkartmaktadır. Bu incelikli müdahale ile yapı içinde yaşamakta olan insanlara, sınırlı zaman ve alan içinde `ikincil savunma` olarak sanat üretim hakkı tanınmaktadır.Bu tez çalışması hapishane örneği üzerinden, toplumdan tecrit edilmiş insanların sanat yoluyla yeniden beceri kazanabilecekleri ve bu süreç içinde sağaltımlarını gerçekleştirebilecekleri düşüncesini referans almaktadır. Çalışma çerçevesinde Ekim 2015–Haziran 2016 tarihleri arasında Bakırköy Kadın Kapalı Ceza İnfaz Kurumu'nda kalmakta olan adli ve siyasi tutuklu ve hükümlü kadınların yaptıkları resimlerden –kursa katılımları ve üretimdeki devamlılıkları esas alınarak- oluşan bir seçki incelenmiş, atölye çalışmalarında resim yapabilirlik süreçleri ortaya konmuştur. Tez çalışması kapsamında, kurs süresince katılımcıları gözlemleme ve onlarla birebir çalışma deneyimi edinilmiştir. Bunun sonucunda beceri gelişimleri, içerisinde bulundukları kapalılık ortamında baskılanmış olan duygularının resim aracılığıyla aktarımını ortaya koymuştur. Bu aktarım süreci içerisinde ortak ifade biçimleri, sembol ve renkler kullanıldığı belirlenmiş bunun yanı sıra gruplar arasında tercihe bağlı olarak farklılaşan sanat malzemesi kullanımı olduğu tespit edilmiştir. Based on the value of people's inner world, the growth of art can be observed beginning from the productions people made in the early ages. The art has not only been used as a tool with symbols and images but also has become a manner of expression of people and communities throughout the centuries. Today, it can be said that the art has an important place in the psychology with the characteristics of dynamic, changeable and therapeutic. Merging with the art, psychology as a scientific area has developed various treatment methods. Visual arts, one of the widespread fields of art, have been used as a treatment method in the applied psychology. This method has been applied under the titled as 'Therapy with the Art' in Turkey. Recently, it has been benefited from this type of therapy in order to focus on self-respect, fears, exhaustion, loveliness and insensibility of people. The function of art does not refer to only people obeying social norms. Art has no longer offered a new area of expression to people living under private conditions. Painting class has been free expression areas for people living in panoptical architects such as prisons, hospitals. The panoptical system which means observing the entire environment generates motivation activities. This thesis goals to show people alienated from society will be able to get their own skill over again through the art. In this study, between October 2015 and June 2016, based on participation to class, the paintings of ordinary and political prisoners staying at Women's Closed Penitentiary Institution in Bakırköy has been analyzed. With the study, how prisoners use symbol and color on their own works through the transfer of their suppressed feelings. With regard to the result of the study, it is proved that there are available some findings about the treatment functions of the art.
Collections