Türkiye`de antropolojinin kurulma ve kurumsallaşma sorunlarına tarihsel bir yaklaşım: DTCF örneği
- Global styles
- Apa
- Bibtex
- Chicago Fullnote
- Help
Abstract
Bu çalışmada, Türk antropolojisi açısından önemli beş isim incelenmiştir. Bunlar Afet İnan, Şevket Aziz Kansu ve onun ardından yetişen, fizik antropolojide Seniha Tunakan, paleoantropolojide Muzaffer Şenyürek ve etnolojide Nermin Erdentuğ'dur.Antropoloji'nin Türkiye'de kuruluşu neredeyse cumhuriyetle eş zamanlıdır. Buna rağmen antropoloji çok bilinen bir disiplin haline gelememiş ve insanların zihninde ?ırk bilim? olarak yer etmiştir. Bunun temelinde ?ırk?ın ilk kurulduğu yıllarda antropologların en çok üzerinde durduğu konu olmasıdır.Türkiye'de antropolojinin başlangıçtaki ilk işlevi Türk ırkının iddia edilenin aksine sarı ve dolikosefal olmayıp, beyaz ve brakisefal bir ırk olduğunu ispata girişmek olmuştur. Bu şekilde ?ırk? temelinde başlayan çalışmalar, 1930'larda öjenizme kadar varmıştır. Ancak II. Dünya Savaşı sonrasında, ırk kavramının gözden düşmesine paralel olarak Türkiye'de de ırk çalışmalarına duyulan ilgi azalmış, kavramın ?ırkçı? çağrışımlar yapacak kullanımından uzak durulmaya çalışmıştır. ?Irk? kavramı sadece bir takım fizyolojik özellikleri tanımlamayan bir hal almıştır ve antropoloji ?kültür? konusuna odaklanmaya başlamıştır.Bu bakımdan yukarıda ismi belirtilen antropologların çalışmaları çerçevesinde Türk antropolojisinin düşünsel gelişimi bu çalışmada analiz edilmeye çalışılmıştır. This study is an historical-anthropological analysis of the thoughts and practices of five scholars, who played significant roles in the construction of the discipline of anthropology in Turkey. These scholars are (in order of historical appearance) Afet İnan, Şevket Aziz Kansu, Seniha Tunakan, Muzaffer Şenyürek and Nermin Erdentuğ.Having initially started to be institutionalized in 1925, anthropology nevertheless could not be a well-known discipline for a long time, and was conceived as ?the science of race? by many. The reason for that was its extensive focus and specialization in the issue of race from the early years of its foundation.The main function of anthropology in Turkey was to prove that the Turkish race was, contrary to common belief, not ?yellow? (mongoloid) and dolichocephalic, but ?white? (caucasoid) and brachycephalic. The discipline, which had started to have a great concern with ?race?, turned into ?eugenism? in the 1930s. However, when, following the Second World War, the issue of race was degraded and the concept, as a key analytical device to be used in anthropology and other social sciences, was left aside, Turkish anthropology also lost its interest in the concept and started to be cautious for not giving any impression of racist motivation in the studies and researches.The notion of race started to be used only within the restricted sphere of biological diversity of humanity, whilst researches in human societies have started to be conducted with reference to and by focusing on the concept of culture.These points in mind, this study approaches to the thoughts and works of the five early scholars of Turkish anthropology and, attempts to reveal their intellectual and ideological baggages, from which anthropology in Turkey took its direction, motivations and orientations.
Collections