Farklı tekniklerle uygulanan kompozit inleylerin mikrosızıntı yönünden in vitro olarak incelenmesi
- Global styles
- Apa
- Bibtex
- Chicago Fullnote
- Help
Abstract
92 ÖZET Bu çalışmanın amacı farklı tekniklerle uygulanan kompozit inleylerin in vitro olarak mikrosızıntı yönünden karşılaştırılmaydın Literatürde yer alan diğer çalışmalardan farklı olarak bu araştırmada, direkt ve indirekt inley restorasyonlarının kavite kenarlarına fissür sealant uygulanmış ve mikrosızıntı üzerindeki etkisi incelenmiştir. Bu amaçla periodontal ve ortodontik nedenlerle çekilmiş çürüksûz 180 adet molar dişlerden yararlanıldı. Mine-sement sınırının 1mm. üzerinde sonlanacak şekilde Class II kaviteler hazırlandı. Kontrol grubunda kavitelerin mine kenarlarına bizotaj uygulanmadı. İnley gruplarında altın inley preparasyonlarmda olduğu gibi kavitelerin iç köşeleri yuvarlatılarak, duvarlar kavite dışına doğru 5-10 derecelik açı ile sonlandırıldı. Okluzal ve proksimal kavite kenarlarına bizotaj uygulanmadı. Dentinde smear tabaka kaldırılmadan kaide olarak ışıkla polimerize olan cam ionomer kaide yerleştiril di. İki farklı kompozit sisteminin inceleneceği bu çalışmada, hazırlanan dişler her kompozit sistemi için 10 örnek bulunan 9 gruba ayrıldı. Daha sonra her grup aşağıdaki gibi restore edildi. 1.GRUP: Kontrol grubunda Class II restorasyonlar üretici firmaların önerileri doğrultusunda gerçekleştirildi. 2.GRUP: Charisma ve Brilliant kompozit sistemleri ile direkt inleyler hazırlandı. İnleylerin ikinci polimerizasyonları sadece ışık ile yapıldı. Daha sonra inleyler kavitelerde kontrol edilerek her firmanın önerdiği dual siman ile yapıştırıldı. Bitirme işlemleri disklerle tamamlandı. 3.GRUP: Her iki kompozit sistemi kullanılarak indirekt inleyler hazırlandı. Bu grupta da inleylerin ikinci polimerizasyonları sadece ışık ile yapıldı. İnleylerin kontrolleri yapıldıktan sonra bitirme işlemleri 2. grupta olduğu gibi tamamlandı. 4.GRUP: İkinci grupta hazırlanan örneklerden farklı olarak, inleylerin ikinci polimerizasyonları ısı ve ışık fırınında yapıldı. 5.GRUP: Bu gruptaki inleyler 3. gruptan farklı olarak, ikinci polimerizasyonları ısı ve ışık fırını kullanılarak hazırlandı.93 6.GRUP: Bu gruptaki inleylerin hazırlanması, yapıştırılması ve bitirilmesi ikinci gruptaki gibi yapıldı, ikinci gruptaki inleylerden farklı olarak restorasyonların mine kenarlarına 1dk. süreyle asit uyguladı ve daha sonra ışıkla polimerize olan fissür sealant uygulandı. 7.GRUP: Kompozit inleyler 3.grupta indirekt teknikle hazırlanan örnekler gibi yapıldı. Restorasyon kenarlarına 6. grupta olduğu gibi fissür sealant uygulandı.. 8.GRUP: Her iki kompozit sistemi kullanılarak, 4. grupta incelenen örnekler gibi hazırlanan inleylere, 6. ve 7. gruplarda olduğu gibi, ışık ile polimerize olan fissür sealant uygulandı. 9.GRUP: inleyler 5. grupta planlanan uygulama tekniği ile hazırlanarak, farklı olarak restorasyonların mine sınırlarına 6,7 ve 8. gruplarda olduğu gibi, ışık ile polimerize olan fissür sealant uygulandı. Restorasyonları tamamlanan dişler 37 C° 'de distile su içinde 24 saat bekletildikten sonra, dişlere 5 ± 2 °C de bir dakika 55 ± 2 °C'de bir dakika olmak üzere 200 kez termal siklus uygulandı. Bu işlemlerden sonra dişlerin kök uçları kompozit dolgu maddesi ile kaplanıp restorasyonun 2 mm. dışındaki kısımlar iki kat tırnak cilası ile kaplandı. %0.5 'lik bazik fuksin solüsyonunda 24 saat bekletilen dişler boyadan çıkarıldıktan sonra mesiodistal yönde kesildi. Elde edilen kesitlerin mikrosızıntı farklılıklarının değerlendirilebilmesi için stero mikroskopta fotoğrafları alındı. Sonuçlar KI-KARE testi kullanılarak değerlen dirildi. Araştırma sonuçları her iki kompozit sistemi için de, direkt ve indirekt teknikle, ikinci polimerizasyonları için ısı ve ışık sistemleri kullanılarak hazırlanan ve restorasyon kenarlarına fissür sealant uygulanan 8. ve 9. gruplarda mikrosızıntının tamamen engellendiğini ortaya koymuştur. Aynı başarılı sonuçlar Brilliant kompozit sistemi kullanılarak direkt teknikle hazırlanan ve ikinci polimerizasyonu ısı ve ışık fırını ile gerçekleştirilen 2. ve 4. gruptaki inleylerde fissür sealant uygulamasına gerek kalmadan elde edilmiştir.94.Genel olarak inley teknikleri arasında direkt teknik, indirekt teknikten daha başarılı sonuçlar sergilemiştir. Her iki kompozit materyali kullanılarak hazırlanan ve sızıntı tespit edilen deney gruplarının bir çoğunda okluzal bölgeden kaynaklanan sızıntı gingival bölgeden daha az tespit edilmesine rağmen, bu farkın istatistiksel olarak anlamlı olmadığı bulgulanm ıştır. Bunun yanı sıra Charisma kompozit sistemi ile hazırlanan inleylerde 5. ve 6. gruplarda, Brilliant kompozit sistemi ile hazırlanan Neylerde ise sadece 5. grupta okluzal ve gingival kavite kenarlarında kaynaklanan sızıntı açısından P<0.05 düzeyinde istatistiksel fark gözlenmiştir. ANAHTAR KELİMELER : inley, Kompozit, Mikrosızıntı, Fissür Sealant, Kenar Uyumu. 95 SUMMARY IN VITRO EVALUATION OF MICROLEAKAGE AROUND COMPOSITE INLAYS FABRICATED BY DIFFERENT TECHNIQUES. The aim of this in vitro study was to compare the microleakage around composite inlays that were prepared with different techniques. Different from the studies in the literature fissure sealant was applied to the margins of the direct and indirect inlays. For this purpose 180 permanent human molar teeth without caries extracted for periodontal or orthodontic reasons were used. Class II cavities were prepared in enamel. The gingival margins were placed 1 mm. above the amelocemental junction. No beveling was applied to enamel margins of the cavities in the control group. Cavity design for the inlay groups consisted of conventional gold inlay preparation with rounded internal angles. No occlusal or proximal beveling was made. Without removing the smear layer light cured glass ionomer cement base was applied. Two different composite systems were used in the investigation. For each system teeth were divided into nine groups including ten specimens in each group: Each group was restored as below. Group 1: Class II restorations were applied according to the manufacturers' directions. Group 2: Direct inlays were prepared using Charisma and Brilliant composite systems. Polymerization of the inlays was finished in the light box. The fits of the inlays were checked in the prepared cavities and then cemented with dual cure cements according to the manufacturers' directions. Finishing procedures were completed with discs. Group 3: Indirect inlays were fabricated following manufacturers' directions. Polymerization of the inlays was finished in the light box by using visible light. The fit of the inlays was checked in the prepared cavities and then cemented with dual cure cements according to the manufacturers' directions. Finishing procedures were completed with discs.96 Group 4: Differing from the specimens in second group, polymerization of inlays was finished in the heat and light oven tempered at 110 °C for 7 minutes. Restorations were cemented and finished as in the second group. Group 5: Differing from third group specimens were subjected to polymerization in the heat and light oven. Restorations were cemented and finished as in the second group. Group 6: Direct inlays were fabricated cemented and finished as in the second group. Acid etching was applied to the enamel margins for one minute and then light cured fissure sealant was applied to the restoration margins. Group 7: Indirect composite inlays were fabricated cemented and finished as in the third group. Light cured fissure sealant was applied to the restoration margins as in the sixth group. Group 8: Direct composite inlays were fabricated cemented and finished like the specimens of the fourth group. Light cured fissure sealant was applied to the restoration margins as in the sixth and seventh groups. Group 9: Light cured fissure sealant was applied to the indirect composite inlays that were fabricated, cemented and finished by the technique used in the fifth group specimens. The specimens were stored in distilled water at 37 °C for 24 hours. 200x thermocyling was applied between 5-2 °C for one minute and 55-2 °C for one minute. Composite resins were applied to the apices of the teeth and the teeth were then coated with double laysr of nail varnish except 2 mm. from the restorations. After immersing the specimens in 0.5 % basic fuchsine solution for 24 hours the teeth were sectioned in mesiodistal direction. The specimens were than evaluated for staining patterns under stereomicroscope and photographs were taken. The results were evaluated statistically by using Chi- Square test. Results indicated that there was no microleakage in the two fissure sealant applied groups (Groups 8 and 9) in which the polymerization of the inlays were finished in the heat and light oven. No microleakage was also97 observed in the inlays fabricated from Brilliant composite system by the direct technique(Group 2 and 4) without fissure sealant application. Generally direct composite inlays exhibited better results than the indirect composite inlays in the investigation. Although less microleakage was observed around the occusal margins, most of the test groups showed no statistical difference in the microleakage originating from the occlusal and gingival margins. Only the specimens in group 5 fabricated from Brilliant and the specimens in group 5 and 6 fabricated from Charisma showed significant statistical difference (P<0.05) in the microleakage originating from the gingival and occlusal margins. KEYWORDS: Inlay, Composite, Microleakage, Fissure Sealant, Marginal Adaptation
Collections