Bursa yöresinde Theileria Annulata`nın epidemiyolojisi üzerinde araştırmalar
- Global styles
- Apa
- Bibtex
- Chicago Fullnote
- Help
Abstract
62 ÖZET Türkiye'de tropikal theileriosisin yaygın olduğu, klinik bulgular ve perifer kan frotilerinin mikroskobik muayeneleriyle ortaya konmuştur. Buna karşılık bugüne kadar subklinik ve latent seyirli T. armulata enfeksiyonu ve hastalığın epidemiyolojisi üzerinde fazla çalışma yaplmamıştir. Bu çalışma, Bursa yöresinde tropikal theileriosisin epidemiyolojisinin araştırılması amacıyla yapılmıştır. Araştırma, Bursa merkezine bağlı Gökçeören ve Çukurca, Karacabey ilçesine bağlı Yolağzı, M.Kemalpaşa ilçesi merkezi ve bu ilçeye bağlı Ovaazatlı köylerinde yürütülmüştür. Mart 1993-Şubat 1995 tarihleri arasında 2 yıl boyunca bu köylerde toplam 80 seronegatif sığırdan kan alınmış ve serumları ayrılmıştır. Yine bu sığırlardan mikrohematokrit tüplerine kan alınmış ve kanların hematokrit değerleri tespit edilmiştir. Ayrıca kuyruk ucundan kalın damla ve sürme kan frotileri yapılmıştır. Sığırların üzerlerinde ve barınaklarında Hyalomma soyundan vektör keneler aranmıştır. Araştırmanın başında İFA testi ile 102 sığırdan toplanan kan serumlarının 13'ü (% 12.74) T. armulata yönünden pozitif bulunmuştur. Bursa bölgesinde T. armulata' nın seroprevalansının %12.74 olarak anlaşılmıştır, feropozitif 13 sığır ve satılan 9 sığır gruptan çıkarılmıştır. İki yıl boyunca geride kalan toplam 80 sığırdan alınan 1920 serum örneği İFA testiyle incelenmiştir. Neticede 80 sığırdan 6'sının (%7.5) bu süre içinde seropozitif hale geldiği anlaşılmıştır. Böylece T. armulata'mn kümülatif seroinsidensinin 6/80=0.075 olduğu görülmüştür. Araştırma süresince 80 sığırdan hazırlanan 3840 kan frotisinin mikroskobik muayenesi yapılmış, fakat frotilerin hiçbirinde T. anrmlata'rmv piroplasm formlarına rastlanmamıştır. İki yıl boyunca her ay incelenen 80 sığırda kanın hematokrit değerleri % 17-3 8 arasında bulunmuştur. Bu değerlerin çoğunun fizyolojik sınırlardan (%24-46) düşük olduğu anlaşılmıştır. Hematokrit değerlerin düşüklüğü hayvanların bakım ve beslenme koşullarının yetersizliğine ve iç parazit invazyonu olasılığına bağlanmıştır. Araştırma süresince her ay yapılan muayenede yalnızca Gökçeören köyündeki sığırlar üzerinde Hyalomma kenelerine rastlanmış, diğer merkezlerde bu keneler63 bulunamamıştır. İki yd boyunca 111 H. detritwn (79 erkek, 32 dişi), 35 H marginatum (22 erkek, 13 dişi) ve 1 H a. excavatum olmak üzere toplam 147 Hyalomma kenesi toplanmıştır. Diğer merkezlerde bu kenelere rastlanmamasının nedeni yapılan zirai ve kene mücadelelerine bağlanmıştır. Bu kenelerin Nisan-Eylül aylan arasında sığırlar üzerinde bulunduğu ve Mayıs ayında en yüksek sayıya ulaştığı saptanmıştır. Bulunan Hyalomma kenelerinden ancak 9'u diseke edilerek Methyl- green/Pyronin'le boyanmış, fakat hiçbirisinde T. annulata'nm sporoblastlanna rastlanmamıştır. İki yıllık çalışma sonunda T. anmılata 'nın piroplasm formlarına rastlanamadığı için değişik ilçelere ve merkeze bağlı köylerden 115 sığırdan, U.Ü. Veteriner Fakültesi İç Hastalıkları Kliniği'ne getirilen 7 sığırdan kan alınıp serumları çıkarılmıştır. Yine bu sığırlardan sürme kan frotileri yapılmıştır. Serumların İFA testi ile incelenmesi sonucu 122 sığırın 2 'si (%1.64) T. anmılata yönünden seropozitif bulunmuş, yine aynı hayvanlarda parazitin piroplasm formlarına da rastlanmıştır. Bu hayvanlar üzerinden 4 H. detritum, 1 H. marginatum bulunmuştur. Bu çalışma, Bursa yöresindeki sığır ve kenelerde, T. anmılata enfeksiyonu oranının düşük olduğunu gösterdi. Bu yüzden bu yörenin, theilerial enfeksiyon yönünden instabil olduğu düşünülmeli ve aşılamalar düzenli olarak yapılmalıdır. Anahtar Sözcükler: Sığır, Theileria anmılata, epidemiyoloji, İndirek Floresan Antikor Testi, kene, Hyalomma. 64 SUMMARY `The Investigations on Epidemiology qfTheileria annulate*, in Bursa Province. ` Blood smear examination showed that tropical theileriosis is wide spread throughout Turkey. However we do not know much about the epidemiology of the disease in this country. Therefore the aim of this study was to investigate the epidemiology of tropical theileriosis in Bursa province. The study was carried out during the years of March 1993 to February 1995 in selected 4 villages and 2 districts around Bursa. The villages were Çukurca, Gökçeören, Yolağa and Ovaazatlı; the district were M. Kemalpaşa and Karacabey. A total of 102 cattle were used for study. During this investigation the study sites were visited once a month. Blood was collected from the animals for sera, thick and thin blood smear were made for the examination of piroplasm, blood were taken into microhaemotocrit tubes for determination of cell volume of blood. Furthermore the animals were examined for Hyalomma ticks for collection and determination of their infection rates. At the beginning of the study (March, 1993) examination of sera with IF AT showed that 13 out of 102 (12.74 %) cattle were carried antibody against Theikria annulata. It meaned that seroprevalance of T. annulata was 12.74 % in Bursa. The animals which were seropositive for T. annulata were removed from the study sample. In addition 9 out of remaining 89 seronegative cattle were also lost. Therefore development of T. annulata infection was observed on remaining 80 seronegative cattle for 2 years. During this period 1920 sera were collected from 80 animals and tested with IFA for antibody against T. annulata. The results showed that (7.5%) 6 of 80 animals become infected with T. annulata during 2 years and cumulative incidence of the parasite is 0.075 around Bursa. On the other hand total 3840 blood smears collected from 80 cattle in 2 years were examined under microscope but none of them carried piroplasm of the parasite. In this period blood cell volumes of the cattle sampled varied between 17% and 39%. They were less than the optimum physiological blood cell volume in cattle. It was probably due to poor animal husbandry, management and internal parasitic invasions.65 In this period blood cell volumes of the cattle sampled varied between 17% and 39%. They were less than the optimum physiological blood cell volume in cattle. It was probably due to poor animal husbandry, management and internal parasitic invasions. Genus Hycdomma was only ticks found on the cattle from Gökçeören village. A total of 147 ticks were collected. They were identified as 1 1 1 H. detrition (79 male, 32 female), 35 H. marginatum Q2 male, 13 female) and 1 H. a. excavation (1 male). No ticks were observed on the animals in cattle from the other study sites. It was probably due to acaricid treatments applied regularly to the animals. Hyalomma ticks occurred on cattle in April, increased from April to May and decreased gradually from May to September. On the other hand only 9 H. detrition were dissected to observe T. annulata infection but they were not infected. In addition 122 cattle were examined only once for T. annulata infection in different villages and time. Sera were collected, blood smears were made from the animals, they were also observed for Hyalomma ticks. Of 122 animals, 2 (1.64%) were found to be seropositive for T. annulata and carrier for piroplasm of this parasite. This study showed that infection rate of T. annulata was low in cattle and ticks in Bursa province. Therefore this area should be considered instable for theilerial infection and vaccinations should be practiced regularly. Key words: Bovine, Theileria annulata, epidemiology, Indirect Fluorescent Antibody Test, tick, Hyalomma
Collections