Türkiye'de depremler ve sosyo-ekonomik etkileri (1923-1950)
- Global styles
- Apa
- Bibtex
- Chicago Fullnote
- Help
Abstract
Türkiye'de üç önemli fay hattı bulunmaktadır. Bunlar Doğu Anadolu fay hattı, Batı Anadolu fay hattı ve Kuzey Anadolu fay hattıdır. Tarihsel süreçte bahsi geçen fay hatları birçok deprem üretmiş ve bu depremlerden dolayı yüzbinlerce insan hayatını kaybetmiştir. Kandilli Rasathanesi'nin verilerine göre, Osmanlı Devleti döneminde Anadolu'da meydana gelen büyük depremlerden, 1458 Erzincan-Erzurum depreminde 32000 kişi, 14 Eylül 1509 tarihli İstanbul-Edirne depreminde 13000 kişi, 10 Temmuz 1688'de İzmir'de meydana gelen depremde 15000 kişi, 1822 yılında meydana gelen Hatay depreminde 20000 kişi, 1859 Erzurum depreminde 15000 kişi ve 1912 tarihli Tekirdağ-Mürefte depreminde 5540 kişi hayatını kaybetmiştir.Çalışmamız kapsamında olan 1923-1950 yılları arasındaki depremleri, Atatürk Döneminde meydana gelen depremler (1923-1938) ile İsmet İnönü döneminde meydana gelen depremler (1938-1950) olmak üzere ele aldık. 13 Eylül 1924 tarihinde meydana gelen Erzurum depremi, Cumhuriyet döneminin ilk büyük depremidir. 1928 Torbalı, 1929 Suşehri, 1933 Çivril, 1935 Erdek ve Digor ile 19 Nisan 1938 tarihli Kırşehir depremi, Atatürk döneminde meydan gelen depremlerdir. 22 Eylül 1939 tarihinde meydana gelen Dikili depremi, İsmet İnönü döneminde meydana gelen ilk depremdir. Yaklaşık 33000 kişinin hayatını kaybettiği, 27 Aralık 1939 tarihli Erzincan depremi ise çalışmamız kapsamında ele aldığımız depremler arasında en fazla can ve mal kaybının yaşandığı depremdir. II. Dünya Savaşının henüz başladığı yıllarda meydana gelen Erzincan depreminin hemen ardından, 1940 yılında Yozgat meydana gelen iki deprem, 1941'de Muğla ve Erciş, 1942 yılında sırasıyla Bigadiç, Çorum ve Erbaa depremleri, 1943'de Hendek ve Ladik depremleri, 1944'de Bolu, Gediz ve Ayvalık depremleri ile 1945 yılında meydana gelen Adana depremi, Türkiye'nin savaş yıllarında karşılaştığı büyük doğal afetler arasında yer almaktadır. Muş Varto'da 1946 yılında meydana gelen deprem ile 1949'da gerçekleşen Karaburun ve Bingöl depremleri, İnönü döneminde meydan gelen son depremlerdir. Bu kapsamda çalışmamızda, 1923-1950 yılları arasında meydana gelen bu depremlerin, ortaya çıkardığı hasar, neden olduğu can kayıpları, devletin depremler karşısındaki refleksi, Kızılay'ın çalışmaları, deprem-göç ilişkisi, depremzedelere halkın yardımı, depremlerin insan psikolojisi üzerindeki etkileri ve depremlerin yurtdışındaki yankıları gibi sosyo-ekonomik etkileri üzerinde durulmuştur. There are three significant fault lines in Turkey: the Eastern Anatolian Fault Line, the Western Anatolian Fault Line, and the North Anatolian Fault Line. These fault lines have been the source of numerous devastating earthquakes throughout history, leading to the tragic loss of countless lives. According to data from the Kandilli Observatory, significant earthquakes occurred in Anatolia during the period of the Ottoman Empire, resulting in the loss of lives. In the 1458 Erzincan-Erzurum earthquake, 32,000 people perished, while the earthquake in Istanbul-Edirne on September 14, 1509, claimed the lives of 13,000 individuals. The earthquake in Izmir on July 10, 1688, resulted in the death of 15,000 people, and in the Hatay earthquake of 1822, 20,000 lives were lost. Similarly, the 1859 Erzurum earthquake caused the demise of 15,000 individuals, and the Tekirdağ-Mürefte earthquake in 1912 claimed the lives of 5,540 people.Within the scope of this study, the earthquakes that occurred between 1923 and 1950 were examined, including the earthquakes during the Atatürk era (1923-1938) and the earthquakes during the İsmet İnönü era (1938-1950). The earthquake in Erzurum on September 13, 1924, marked the first major earthquake of the Republic period. Other earthquakes that occurred during the Atatürk era include the Torbalı earthquake of 1928, the Suşehri earthquake of 1929, the Çivril earthquake of 1933, the Erdek and Digor earthquakes of 1935, and the Kırşehir earthquake of April 19, 1938.The earthquake in Dikili that occurred on September 22, 1939, was the first earthquake to take place during the İsmet İnönü era. The Erzincan earthquake of December 27, 1939, which resulted in the loss of approximately 33,000 lives, is considered the earthquake with the highest number of casualties and property damage among the earthquakes analyzed in our study. Following the Erzincan earthquake that occurred in the early years of World War II, a series of significant natural disasters struck Turkey during the wartime period. In 1940, two earthquakes took place in Yozgat, followed by the earthquakes in Muğla and Erciş in 1941, Bigadiç, Çorum, and Erbaa in 1942, Hendek and Ladik in 1943, Bolu, Gediz, and Ayvalık in 1944, and the Adana earthquake in 1945. These earthquakes stand as major natural disasters that Turkey faced during the war years. The earthquake in Muş Varto in 1946 and the earthquakes in Karaburun and Bingöl in 1949 mark the final earthquakes that occurred during the İnönü era. The year 1942 witnessed a sequence of tremors that visited Bigadiç, Çorum, and Erbaa, followed by earthquakes in Hendek and Ladik in 1943. The year 1944 witnessed seismic unrest in Bolu, Gediz, and Ayvalık, while the Adana earthquake of 1945 solidified its place among the monumental natural disasters that befell Turkey during the tempestuous wartime period. The Muş Varto earthquake of 1946 and the subsequent Karaburun and Bingöl earthquakes in 1949 brought the İnönü era to a close, marking the final seismic upheavals of his tenure.Within this context, this study focuses on the socio-economic effects of the earthquakes that occurred between 1923 and 1950, including the extent of damage, loss of life, the response of the government towards earthquakes, the efforts of the Turkish Red Crescent (Kızılay), the relationship between earthquakes and migration, public assistance to earthquake victims, the psychological impact of earthquakes on individuals, and the international repercussions of these seismic events.
Collections