Akciğer kanserli hastalarda pulmoner emboli risk faktörleri ve pulmoner embolinin prognoza etkisi
- Global styles
- Apa
- Bibtex
- Chicago Fullnote
- Help
Abstract
Pulmoner tromboemboli (PTE) ve derin ven trombozu (DVT) dahil olmak üzere kanser hastalarının genel popülasyona kıyasla daha yüksek bir venöz tromboemboli (VTE) insidansına sahip oldukları bilinmektedir. Akciğer kanseri, VTE'li hastalarda birlikte görülen en yaygın malignitedir. Ayrıca, çok dedektörlü bilgisayarlı tomografideki (BT) gelişmeler ve rutin evreleme ile takip sırasında BT'nin artan kullanımı kanser hastalarında insidental PTE'nin saptanma sıklığını arttırmıştır. Çalışmamızda, akciğer kanserli hastalarda PTE'nin klinik ve radyolojik özellikleri, klinik seyri ve sağkalımını araştırmayı ve insidental pulmoner tomboembolinin özelliklerini belirlemeyi amaçladık. Ocak 2012 - Mayıs 2017 tarihleri arasında İzmir Dr. Suat Seren Göğüs Hastalıkları ve Cerrahisi Eğitim ve Araştırma hastanesinde takip edilen akciğer kanserli hastalar retrospektif olarak incelendi. PTE birlikteliği bulunan 109 hasta saptandı. Kontrol grubu olarak akciğer kanseri tanısı olan fakat herhangi bir VTE öyküsü bulunmayan 126 hasta çalışmaya dahil edildi. Hastaların demografik özellikleri, klinik bulguları, pulmoner emboli risk faktörleri, laboratuar bulguları, patolojik tanısı, evresi, tedavi protokolü, pulmoner emboli tanı zamanı, pulmoner embolinin yeri ve sağkalımları kaydedildi. Ayrıca; PTE tanısı konan grup aktif şikayet ile başvuran ve şikayeti olmayanlar olarak ikiye ayrıldı ve insidental pulmoner emboli saptananların özellikleri kaydedildi. Grup 1'de 109 (%46,3) hasta olup, yaş ortalaması 60,9±8.7'diydi. Grup 2'de ise 126 (%53,7) hasta olup, yaş ortalaması 60,3±8.6'ydı. Çalışmaya alınan hastaların 199 (%84,3)' u erkek, 36 (%15,7)' sı kadındı. Ek hastalık olarak Grup 1'de en sık hipertansiyon (%25,7) saptanırken, Grup 2'de en sık KOAH (%23) saptandı. Grup 1'de en sık histolojik tip adenokanser (%56,9) iken, Grup 2'de skuamöz hücreli karsinom (%46) idi. Grup 1'deki hastalarımızın 80 (%73,4)'i sıklıkla nefes darlığı ve göğüs ağrısı yakınmaları ile hastanemize başvurup pulmoner tromboemboli tanısı almışken, 29 (%26,6)'u akciğer kanseri takipleri sırasında rastlantısal olarak tanı almışlardı. Grup 1'de PO2 (p=0.0001), PCO2 (p=0.0001) ve O2 saturasyonları (p=0.0001) daha düşük, pH değerleri daha yüksek saptandı. Sağkalım Grup 1'de 20.1±1.6 (16.8 23.4) ay, Grup 2'de 36.5±2.9 (30.6 42.3) ay saptandı (p<0.001). İnsidental PTE hastalarında sağkalım daha uzun bulundu (p<0,05). Akciğer kanseri dahil olmak üzere malign hastalıklar PTE gelişiminde büyük risk faktörüdürler. Akciğer kanserinde PTE'nin eşlik ettiği olgularda, eşlik etmeyenlere göre yaşam süresi daha kısadır. Adenokarsinom histolojisi ve ileri evre hastalık PTE riskini artıran faktörlerdir. Rastlantısal saptanan pulmoner emboli hastalarında prognoz diğerlerine göre daha iyidir. It is known that cancer patients, including pulmonary thromboembolism (PTE) and deep vein thrombosis (DVT), have a higher incidence of venous thromboembolism (VTE) than the general population. Lung cancer is the most common malignancy seen in patients with VTE. In addition, the increased during multidetector computed tomography (CT) studies and use of CT routine staging and follow up has increased the incidence of incidental PTE in cancer patients. In our study, we aimed to investigate the clinical and radiological features, clinical course and survival of PTE in patients with lung cancer and to determine the characteristics of incidental pulmonary tomboembolism. Between January 2012 and May 2017, Patients with lung cancer followed by İzmir Dr. Suat Seren Chest Diseases and Surgery Training and Research Hospital were reviewed retrospectively. 109 patients with PTE coexisting were detected. As control group, 126 patients with lung cancer but without any VTE story were included in the study. Patient demographics, clinical findings, pulmonary embolism risk factors, laboratory findings, pathological diagnosis, stage, treatment protocol, time of pulmonary embolization, location and survival of pulmonary embolism were recorded. Also; The PTE diagnosed group was divided into two groups as active complaints and non complaints, and features of incident pulmonary embolism were recorded. In group 1, 109 patients (46.3%) were in the study and the mean age was 60.9 ± 8.7. In group 2, 126 (53.7%) patients were in the age group and the mean age was 60.3 ± 8.6. 199 (84.3%) of the patients were male and 36 (15.7%) were female. Hypertension (25,7%) was the most common complication in Group 1 and COPD (23%) was the most common in Group 2. The most frequent histologic type adenocancer (56.9%) in group 1, squamous cell carcinoma (46%) in group 2. Of the patients in Group 1, 80 (73.4%) were diagnosed with pulmonary thromboembolism frequently referred to our hospital with dyspnea and chest pain and 29 patients (26.6%) were diagnosed incidentally during lung cancer follow ups. In Group 1, PO2 (p = 0.0001), PCO2 (p = 0.0001) and O2 saturations (p = 0.0001) were lower and pH values were higher. Survival was 20.1 ± 1.6 (16.8 23.4) months in Group 1 and 36.5 ± 2.9 (30.6 42.3) months in Group 2 (p <0.001). The survival was longer in patients with incidental PTE (p <0.05). Malignant diseases, including lung cancer, are a major risk factor for PTE development. In cases of PTE accompanied by lung cancer, the duration of life is shorter than those without accompanying PTE. Adenocarcinoma histology and advanced stage disease are factors that increase PTE risk. The prognosis of patients with incidentally detected pulmonary embolism is better than the others.
Collections