PCOS'da ultrasonografik ovarial değişikliklerin klinik ve endokrin bulgular arasındaki ilişkisi
- Global styles
- Apa
- Bibtex
- Chicago Fullnote
- Help
Abstract
İlk olarak 1935 'de Stein ve Levendhal kendi adıyla anılan sendromu,oligomenore,hirsutizm,obesite ile birlikte normalden büyük polikistik overlerle karekterize bir semptom kompleksi olarak tanımlamıştır.Bu sendromun aynı bir klinik antite olarak kabul edilmesi,yıllar boyunca bu probleme daha katı bir yaklaşımda bulunulmasına neden olmuştur.Daha sonradan bu bulguların tüm olgularda görülmediği bu terminoloji yerine degişik klinik tablolarla sürekli anovulasyon hali olarak ortaya çıkan Polikistik over sendromu (PCOS),oligomenore ve amenore gibi degişik disfonksiyonel uterin kanama paternleri,obesite,akne ve yaglı cilt,hirsutizm ve infertilite gibi çok geniş klinik bulgularla seyretmektedir.PCOS olgularının fizyopatolojisinde pekçok faktör sorumlu tutulmaktadır ve pekçok endokrin patoloji hem PCOS 'nu etkilemekte hemde PCOS 'nun klinigini taklit etmektedir.Bizde çalışmamızda geniş bir klinik sergileyen PCOS olgularının hem klinik olarak değerlendirmek hemde endokrin bulgularla ultrasonografik ovarial degişikliklerine göre analiz etmeyi amaçladık.Hormon profiline göre PCOS tanısı alan hasta grubumuzu hormon profiline göre non-PCOS olan hasta grubumuzla ya ,biyokimya değerleri,hormon profilleri,insulin,insulin rezistansı,oral glukoz tolerans testi ve ultrasonografik ovarial değişiklikleri açısından karşılaştırdık.Bu kadar degişik klinik varyasyonlar gösteren bu sendromda hormon profili,ultrasonografi,klinik bulguların dağılımının tanıdaki önemi hala tartışmalıdır. Bu nedenle bizde PCOS tanısında klinik bulgularla beraber endokrin ve ultrasonografik değişikliklerin önemini araştırdık.PCOS grubunu vücut kas oranına(BMI) göre; BMI 25 ve üzerinde olanların obez-PCOS, BMi 25'in altında olanların non obez olarak ikiye ayırdık. Ferriman Gallwey skoruna (FGS) göre ; FGS 10 ve üzerinde olanları hirşutik FGS 1O'un altında olanları non hirşutik olarak ikiye ayırdık. Bu grupları ultrasonografik olarak ve hormon profilleri açısından kendi aralarında karşılaştırdık. Bu çalışmadaki amacımız hiperandrojenemi ve hiperinsulineminin klinik üzerine etkilerini değerlendirmek ve bu iki paremetre arasındaki ilişkinin klinik bulgulara etkilerini araştırmaktı.Özellikle obez PCOS'lu hastalarda daha belirgin olmak üzere hiperinsulinemi ve hiperinsulineminin başlattığı veya potansiyalize ettiği hiperandrojenemi bulunmaktadır. Hiperandrojenemi ile hiperinsulinemi PCOS'da gözlenen kronik anovulasyondan sorumlu tutulmaktadır.Bizim çalışmamızda PCOS ve non-PCOS olarak ayırdığımız iki grubun ortak klinik bulgusu hirsutizm idi. Diğer klinik bulgular açısından iki grup farklı değildi. Her iki grubun yaş ortalaması da 24 olarak bulundu. Boy, kilo, BMI FG skoru açısından her iki grup farklı değildi. Böylece yalnızca harmon profiline göre ayrılan ve homojen özellikdeki bu iki grubun verilerini karşılaştırdık. The syndrome was first identified by Stein and Levendhal in 1935; was named with their names. The syndrome was characterized as a symptom complex of oligomenorrhea, hirsutism, obesity and polycystic ovaries. This agreement as a seperate clinical entity caused tougher clinical management strategy. Soon after, polycystic ovary syndrome was found to come up with dysfunctional uterine bleeding patterns as oligomenorrhea and amenorrhea, obesity, acne, hirsutism and infertility those were caused by a chronic anovulatory state. Many factors were blamed in the pathophysiology of PCOS and several endocrinologic patologies may either affect PCOS or mimic the clinical state. In this study, we aimed to analyze PCOS cases through either clinical findings or endocrine profiles according to the ultrasonographic ovarian changes. We compared the patient group diagnosed with PCOS according to the hormonal profiles with the group of patients who were classified as non-PCOS according to the hormonal profiles. The parameters used were biochemical profiles, hormonal profiles, insulin, insulin resistance, oral glucose tolerance test results and ultrasonographic ovarian changes. As a syndrome containing a large variation of symptomatology; the role of the distribution of the hormonal profile, ultrasonography and clinical findings during the diagnosis is still controversial. Therefore, in the diagnosis of PCOS; we investigated both endocrinological and ultrasonographical changes with clinical findings. PCOS group was divided into two groups as obese (BMI>25) and non-obese (BMI<25). We classified cases with a Ferriman-Gallwey (FG) score >10 as hirsute and <10 as non-hirsute. We compared these groups according to the ultrasonographic and hormonal profiles. The goal of this study was to investigate whether there was any effects of hyperandrogenemia and hyperinsulinemia on clinical situation and any relation between these two parameters had an effect on clinical findings.Especially obese PCOS patients had a more evident hyperandrogenemic state which was triggered and potentialized by hyperinsulinemia and hyperandrogenemia. Hyperandrogenemia and hyperinsulinemia both were thought to be responsible of chronic anovulation which was a characteristic finding of PCOS. In our study, the common clinical finding of the groups which were divided as PCOS an Non-PCOS was hirsutism. Other clinical findings were not significantly different among two groups. Mean age of the two groups was 24. Weight, height, BMI, FG score results were not significantly different qmong two groups. So, we compared the data of the two groups which were divided according to the hormonal profiles and were homogen for other features.
Collections