Subkoryonik hematom saptanan ve saptanmayan abortus imminens olgularının gebelik sonuçları
- Global styles
- Apa
- Bibtex
- Chicago Fullnote
- Help
Abstract
Amaç: Bu çalışmada, ilk iki trimesterde görülen vajinal kanamanın ayrıcavajinal kanama ile birlikte subkoryonik hematom saptanan ve saptanmayangebeliklerin klinik gebelik sonuçlarına ve gebelik komplikasyonlarına olan etkisinindeğerlendirilmesi amaçlanmıştır.Materyal ve Metod: Çalışmamız Etlik Zübeyde Hanım Kadın HastalıklarıEğitim Araştırma Hastanesi EPK kurulu izni alındıktan sonra Eylül 2010 ve Mayıs2015 tarihleri arasında hastanemize başvuran ve abortus imminens tanısı almış 446hastayı içeren retrospektif bir çalışmadır. Çalışmaya dahil edilen olgularultrasonografik olarak subkoryonik hematom tespit edilip edilmemesine göre ikigrubu ayrılmıştır. Her iki grup hastaların geriye dönük dosya kayıtlarından ve yüzyüze ya da telefon irtibatı ile gebelikleri hakkında gerekli bilgiler elde edilmiştir.Tüm hastaların detaylı demografik bilgileri, obstetrik öyküleri, başvuru zamanı,başvurudaki ultrasonografi bulguları, gebelik seyrindeki patolojik ultrasonografibulguları, doğum şekli ve zamanı, kötü obstetrik sonuçların (preterm eylem,PPROM, EMR, gestasyonel hipertansiyon, (GDM, IUGR) gibi varlığı, yenidoğanyoğun bakım ihtiyacı ve süresi bilgileri kaydedildi. Tüm veriler istatistiksel olarakanaliz edildi.Bulgular: Abortus imminensli olgularda yaş arttıkça subkoryonik hematomgörülme riskinin artması istatiksel olarak anlamlı bulundu. (p:0.008). Subkoryonikhematoma etki eden faktörler araştırıldığında; yaştaki bir birimlik artışın hematomoluşma riskini % 5 oranında artırdığı, paritedeki bir birimlik artışın riski %24,5oranında artırdığı saptandı. Yaşayan çocuk sayısındaki bir birimlik artışın riski%27,0 oranında artırdığı saptandı. Vajinal kanama şikayeti ile gelenlerde ağrışikayetiyle gelenlere göre riskin 6,33, kanama ve ağrı şikayetiyle gelenlerde iseriskin 4,385 kat arttığı, yatış sayısındaki bir birimlik artışın riski 2,626 kat artırdığıve istatistiksel olarak anlamlı olduğu saptandı. Çalışmaya katılan gebelerin obstetriköykülerine göre subkoryonik hematom durumu incelendiğinde, daha önceki abortus,küretaj ve ektopik gebelik öyküsü olmasının subkoryonik hematom oluşumunaistatiksel olarak anlamlı bir etkisinin olmadığı görüldü. Daha önceki doğumları NSDile gerçekleşen hastalarda subkoryonik hematom görülme oranı istatiksel anlamlıolarak yüksek bulundu (p:0.005). Çalışmaya katılan gebelerin subkoryonik hematomdurumuna göre obstetrik sonuçları incelendiğinde, subkoryonik hematom varlığınınabortus oranını artırmadığı tespit edildi (p:0.454). Patolojik ultrason bulgusu varlığında gruplar arasında anlamlı fark gözlenmedi (p:0.446).Doğum ağırlığındagruplar arasında anlamlı fark gözlenmedi.(p:0.409) Bebek cinsiyetinde erkek bebekoranı yüksek olmakla beraber istatiksel olarak anlamlı fark yoktu (p:0.054) . Yinegruplar arasında doğum şekli açısından (NSD veya C/S ) istatiksel olarak anlamlıfark yoktu. (p:0.278) Sezeryan endikasyonları için de istatiksel anlamlı fark tespitedilmedi.(p:0,536) Yenidoğan 1. ve 5. dakika Apgar skorları açısından istatikselanlamlı fark yoktu. (p: 0,121 ve p: 0,446) Yenidoğan yoğun bakım ihtiyacı ve yoğunbakımda kalma süresi açısından gruplar arasında istatiksel anlamlı fark yoktu(p:0,726 ve p:0.345). Gruplar arasında kötü obstetrik sonuçlar (preterm eylem,PPROM, IUGR, hipertansiyon, GDM, EMR) açısından istatiksel anlamlı farkyoktu.(p: 0,677) Kötü obstetrik sonuçların tipi açısından da gruplar arasında anlamlıfark yoktu (p:0.630) . Subkoryonik hematom gözlenen olgularda, subkoryonikhematom alanının boyutu ≤25 mm ve 25 mm büyük olmak üzere iki gruba ayrılarakkarşılaştırıldığında, abortus oranları arasında gruplar arasında istatiksel anlamlı farkyoktu (p:0.396). Ancak kötü obstetrik sonuç varlığı olanlarda subkoryonik hematomalanının >25 mm olma oranı istatistiksel olarak anlamlı derecede yüksek idi(p:0.005). Kötü obstetrik sonuçların tipi açısından da anlamlı fark saptanmadı(p:0.164). Abortus gerçekleşen ve gerçekleşmeyen hastalarda subkoryonik hematomalanı lokalizasyonuna göre istatiksel anlamlı fark yoktu (p:0.131). Subkoryonikhematom alanı lokalizasyonuna göre kötü obstetrik sonuçların herhangi bir tipiningörülme sıklığı açısından da anlamlı fark saptanmadı (p:0.177 ve p:0.832).Sonuç: Çalışma sonucunda, abortus imminensli olgularda subkoryonikhematom görülme riskinin yaş ve parite artmasıyla anlamlı olarak arttığı tespitedilmiştir. Daha önceki doğumları NSD ile gerçekleşen ve vajinal kanama şikayetiile başvuran olgularda subkoryonik hematom görülme riskinin arttığı saptanmıştır.Kötü obstetrik sonuç varlığında subkoryonik hematom boyutunun büyüklüğünün(>25 mm) istatistiksel olarak anlamlı etkinliği olduğu gösterilmiştir. Abortusimminens tanısı alan olgularda kötü obstetrik sonuç görülme oranında artış olduğubilinmektedir. Ancak subkoryonik hematom tesbitinin, lokalizasyon ve boyutunun buolgularda klinik önem ve rolünün anlaşılabilmesi ve daha kesin veriler eldeedilebilmesi için daha geniş hasta gruplarıyla yapılacak prospektif çalışmalara ihtiyaçolduğunu düşünmekteyiz.Anahtar Kelimeler: Abortus imminens, subkoryonik hematom, kötüobstetrik sonuç. Aim: This study seeks to evaluate the effects of vaginal bleeding in the firsttwo trimesters, and of the pregnancies detected or non-detected with subchorionichematomas as in addition to vaginal bleeding over the clinical pregnancy outcomesand pregnancy complications.Materials and Method: Our study qualifies as a retrospective study whichincluded 446 patients who had been diagnosed with abortus imminens and beenadmitted to our hospital between September 2010 and May 2015 after receiving therelevant permission from EPK Board of Etlik Zübeyde Hanım Women'sHealth Research and Education Hospital. The cases included in the study weredivided into two groups according to whether subchorionic hematoma was detectedor not. The necessary information about the pregnancies of the patients within bothgroups was received from their retrospective file records and through face-to-facemeetings or telephone contact. All the detailed information regarding thedemographical information, obstetric history, time of application, ultrasonographyfindings in the application, pathological ultrasonography findings during pregnancy,time and mode of delivery, the presence of poor obstetric outcomes (such as pretermlabor, PPROM, PROM, gestational hypertension, GDM, IUGR), the extent of needand time for a neonatal intensive care unit were recorded. All the data wasstatistically analysed.Results: The proportional increase in the risk of subchorionic hematomas tobe detected in abortus imminens cases as the age increases was found statisticallysignificant (P: 0.008). When the factors affecting subchorionic hematoma wereinvestigated; it was discovered that a single unit of increase in the age increases therisk of hematoma formation by 5 %, and a unit of increase in the parity increases therisk by 24.5%. It was determined that a unit increase in the number of living childrenincreased the risk by 27.0%. According to the complaints of vaginal bleeding, for thethe ones with pain complaints, the risk increased 6,33 times, for the ones withbleeding and pain complaints it increased 4,385 times and a unit increase in thenumber of hospitalization cases increased the risk 2,626 times and it was found to bestatistically significant. When the subchorionic hematoma status of the pregnantsubjects participating in the study was examined according to their obstetric history,it was seen that the fact that previously having an abortus, curettage and ectopicpregnancy story did not have a statistically significant effect on the formation ofsubchorionic hematomas. The incidence of subchorionic hematomas in patientshaving previously given birth with vaginal delivery was statistically significantlyhigher (p: 0.005). When the obstetric outcomes of the pregnant subjects participatingin the study according to their subchorionic hematoma state, it was determined thatthe presence of subchorionic hematomas did not increase the abortion rate (p: 0.454).There was no significant difference between the groups in terms of pathological ultrasonographic findings (p: 0.409). There was no statistically significant differencebetween the groups in terms of birth weight (p: 0.409). In spite of the rate of babyboys was higher, there was not a statistically significant difference between genders(p:0.054) .There was no statistically significant difference between the groups in terms of themode of delivery (vaginal or C/S). (p: 0.278) There was again no statisticallysignificant difference among the caesarean indications (p: 0,536). There was nostatistically significant difference in terms of Apgar scores at 1st and 5th minutes (p:0,121 and p: 0,446) There was no statistically significant difference between thegroups in terms of the need and duration of stay in the intensive care unit (p: 0,726and p: 0.345). There was also no statistically significant difference between groups interms of poor obstetric outcomes (preterm labor, PPROM, PROM, gestationalhypertension, GDM, IUGR) (p: 0,677). There was no significant difference betweenthe groups in terms of the type of poor obstetric outcomes (p: 0.630). There was nostatistically significant difference between the groups in terms of abortion rates (p:0.396) When the cases with subchorionic hematomas were divided into two groupswith the subchorionic hematoma area being ≤25 mm and 25 mm, respectively.However, in patients with poor obstetric outcomes, the rate of subchorionichematoma area is > 25 mm was statistically significantly higher (p: 0.005). Therewas also no significant difference in the type of poor obstetric outcomes (p: 0.164).There was no statistically significant difference (p: 0.131) in patients with andwithout abortion compared to the location of subchorionic hematoma area. Therewas also no significant difference in the incidence of any type of poor obstetricoutcomes according to the location of the subchorionic hematoma area (p: 0.177 andp: 0.832).Conclusion: As a result of the study, it was determined that the risk ofsubchorionic hematoma significantly increases directly proportional with the age andparity increase in abortus imminens cases. It has been detected that the incidence ofsubchorionic hematoma increased in cases having given previous births with vaginaldelivery and with vaginal bleeding complaints. In the presence of poor obstetricoutcomes, the magnitude of the subchorionic hematoma size (> 25 mm) was shownto be statistically significant. It is known that there is an increase in the incidence ofpoor obstetric outcomes in the cases diagnosed with abortus imminens. However, wethink that with an attempt to obtain more accurate and precise data, and to reveal theimpact and the role of the detection, localization and size of subchorionic hematomain these cases, there is an obvious need for prospective studies to be performed withcrowded patient groups.Key Words: Abortus imminens, subchorionic hematoma, poor obstetricoutcomes
Collections