Tekrarlayan gebelik kayıplarında etiyolojik ve demografik verilerin incelenmesi
- Global styles
- Apa
- Bibtex
- Chicago Fullnote
- Help
Abstract
Amaç: Bu araştırmanın genel amacı, hastanemize başvuran tekrarlayan gebelik kaybı (TGK) olan kadınların demografik özelliklerinin ve etiyolojide rol oynayan faktörlerin araştırılmasıdır. Materyal ve Metod: Çalışmamız 302 TGK tanılı hastada retrospektif olarak gerçekleştirildi. Hastaların yaş, eğitim durumu, meslek, kan grubu (kendisi ve eşi), gravide, parite, abort sıklığı, boy, kilo, beden kitle indeksi (BMİ), TGK alt tipi, akrabalık, sigara ve alkol alışkanlığı, geçmiş hastalıkları, FSH, LH, estradiol (E2), anti-müllerien hormon (AMH), TSH, serbest triiodotironin (T3), serbest tiroksin (T4), progesteron (21.gün), karyotip analizleri (kendisi ve eşi), lupus antijeni, protein C, protein S, β2 mikroglobulin (IgG ve IgM), antifosfolipid antikoru (IgG ve IgM), antikardiyolipin (IgG ve IgM), Anti-TPO, anti-tiroglobulin, MTHFR-1298, MTHFR-677, plazmionejen aktivatör inhibitörü (PAI), faktör V leiden mutasyon (FVL), faktör 2 ve 13, histerosalpingografik tubal ve uterin yapı, batına dağılım, gebelik kaybı sayısı ve gebelik kaybının gerçekleştiği hafta incelendi. En az 2 tane gebelik kaybı olan ve 20 hafta üzerinde gebeliği olmayan hastalar Grup 1; en az 2 gebelik kaybı olan, 20 hafta üzerine ulaşan ve yaşayan çocuğu olmayan hastalar Grup 2; en az 2 gebelik kaybı olan ve en az bir canlı doğumu olan hastalar Grup 3 olarak kategorize edildi. Her üç grup demografik ve etiyolojik faktörler açısından karşılaştırıldı.Bulgular: Çalışmamızda 302 olgu değerlendirilmeye alındı. Olguların %41.7'sinde herediter tormbofili, %15.2'sinde endokrin anormallik, %7.9'unda immünolojik anormallik, %6'sında ebeveynlerde karyotip anormalisi, %5'inde anatomik bozukluk ve %34.1'ünde ise birden fazla bozukluğun birlikte olduğu saptandı.Hastaların 192'si (%65.9) grup1, 12'si (%4) grup 2 ve 91'i (%30.1) grup 3'teydi. Gruplar arasında yaş, boy, ağırlık ve BMİ açısından farklılık saptanmadı (p>0.05). Gravida, parite ve abort grup 1'de anlamlı olarak düşük saptandı (p<0,05). Gruplar arasında annenin eğitim düzeyleri açısından farklılık saptanmadı (p>0.05). Gruplardaki, annenin mesleki durumları arasında farklılık saptanmadı (p>0.05). Grup 3'te yaşayan çocuk sayısı anlamlı olarak yüksek saptandı (p<0.05). Gruplar arasında akraba evliliği açısından farklılık saptanmadı (p>0.05). Grup 3'te sigara kullanma alışkanlığı anlamlı olarak yüksekti (p<0.05). Gruplar arasında, Rh uygunsuzluğu insidansı, serum 3.gün FSH, LH, E2, 21.gün-P düzeyleri, lupus antikorlar, protein C, protein S, aktive protein C oranı, anti TPO ve anti Tiroglobulin düzeyleri arasında istatistiksel olarak farklılık saptanmadı (p>0.05). Çalışmamızda maternal grupta 11 (%3.6) ve paternal grupta 9 (%3) hastada karyotip bozukluğu saptandı. Gruplar arasında maternal ve paternal kromozomal anomali insidansı açısından farklılık saptanmadı (p>0.05). B2 Mikroglobulin Ig M, B2 Mikroglobulin Ig G, Antifosfolipid Antikoru Ig M,Antifosfolipid Antikoru Ig G, Antikardiyolipin Ig M, Antikardiyolipin IgG, tüm olgularda (-) bulunurken, gruplar arasında MTHFR-1298, MTHFR-677, PAI, FVL mutasyon ve faktör 2 defekt sıklıkları arasında istatistiksel olarak farklılık saptanmadı (p>0.05). Grup 2'deki faktör 13 mutasyon sıklığı anlamlı olarak yüksek saptandı (p<0.05). Tubal ve uterin anomali sıklığı gruplar arasında benzerdi İkinci gebelik 0-10 hafta arasında sonlanan hastaların sadece %14.7'sinde uterin anomali saptandı. Olguların 3'ü bikornu uterus, 1'inde uterus didelfis, 4'ünde uterin septum ve 2'sinde subseptum uterus saptandı.Yirminci haftadan sonra kayıp edilen fetüslerde annenin serbest T3 seviyesi anlamlı olarak yüksek saptandı (p<0.05). Lupus antkikorlar, protein C, protein S ve aktive protein C'nin TGK ile ilişkisi saptanmadı (p>0.05). 2.gebeliğini 20 hafta üzerinde kaybeden gebede protein C seviyesi anlamlı olarak yüksek saptandı (p<0.05). Sonuç olarak; TGK etiyolojisinde birçok faktörün rolü olduğu saptandı. Bu faktörlerin bazılarının tedavi edilebilmesi açısından TGK etiyolojisinin belirlenmesi önemlidir. Bu faktörlerin bazıları tüm TGK tiplerine etki etse de, bazı faktörler özellikler bir gruba (primer/sekonder/tersiyer) etki etmektedir. Bu faktörler ayrıca gebelik sonlanma zamanları üzerine de etkindir. Aim: The aim of this study is to investigate the demographic characteristics and the factors that play a role in the etiology of women with recurrent pregnancy loss (RPL).Materials and Methods: This study was performed retrospectively in 302 patients with RPL. Patients' age, educational status, occupation, blood type ( woman and spouse), gravida, parity, frequency of abortion, height, weight, body mass index (BMI), subtype of RPL, the incidence of consanguineous marriage, smoking and alcohol uptake, past medical history, serum FSH, LH, estradiol (E2), anti-mullerian hormone (AMH), TSH, free triiodothyronine (T3), free thyroxine (T4), progesterone (21st day levels), karyotype analyzes (both spouses), lupus antigen, protein C, protein S, β2 microglobulin (IgG and IgM), antiphospholipid antibody (IgG and IgM), anticardiolipin (IgG and IgM), Anti-TPO, anti-thyroglobulin, MTHFR-1298, MTHFR-677, plasminogenogen activator inhibitor (PAI), factor V leiden mutation (FVL), factor 2 and 13 levels, hysterosalpingographic tubal and uterine structure, tubal patency, number of pregnancy loss, and the gestational week of the pregnancy loss were examined. Patients with at least 2 pregnancies losses and without any pregnancy over 20 weeks were taken as Group 1; while patients with at least 2 pregnancy losses, with at least one pregnancy exceeding 20 weeks of gestation with no alive children were Group 2 and patients with at least 2 pregnancy loss with at least one live birth were categorized as Group 3.Results: In our study, 302 patients were evaluated. Of the cases, 41.7% had hereditary tormbophilia, 15.2% had endocrine abnormalities, 7.9% had immunological abnormalities, 6% had karyotype abnormalities in parents, 5% had anatomical abnormalities and 34.1% had It was found that there were more than one disorder. The patients, 192 (65.9%) in group 1, 12 (4%) in group 2 and 91 (30.1%) in group 3. There was no difference in terms of age, height, weight and BMI of the groups (p> 0.05). Gravida, parity and abortion were significantly lower in group 1 (p <0.05). There was no difference in mother's level of education of the groups (p> 0.05). There was no difference in the occupational status of the groups (p> 0.05). The number of children living in group 3 were significantly higher (p <0.05). There was no difference between groups in terms of the incidence of consangineous marriages (p> 0.05). Smoking prevalence was significantly higher in Group 3 (p <0.05). There was no statistically significant difference between the groups in terms of Rh incompatibility incidence, serum hormone levels of Day-3 FSH, LH, E2, D-21-P, lupus antibodies, protein C, protein S, activated protein C ratio, anti TPO and anti-thyroglobulin levels (p> 0.05). In our study, karyotype disorder was detected in 11 (3.6%) patients in the maternal group and in 9 (3%) patients in the paternal group. There was no significant difference in the incidence of maternal and paternal kromozomal abnormalities between the groups (p> 0.05). There was no statistically significant difference between the groups in terms of maternal and paternal blood group, Rh incompatibility incidence, serum hormone levels (D3 FSH, LH, E2, D21-P), lupus antibodies, protein C, protein S, activated protein C ratio, anti TPO and anti-thyroglobulin levels (p> 0.05). All cases were negative in β2 microglobulin Ig M, β2 Microglobulin Ig G, Antiphospholipid antibody – Ig M, Antiphospholipid Antibody - IGG, Anticardiolipin - IGM, Anticardiolipin – Ig G There was no statistically significant difference between the groups in MTHFR-1298, MTHFR-677, PAI, FVL mutation and factor 2 levels (p>0.05). The frequency of factor 13 mutation in Group 2 was significantly higher (p <0.05). Tubal and uterine anomaly frequencies were similar between groups. Only 14.7% of the patients who had a pregnancy loss between 0-10 weeks had uterine anomaly. 3 cases of bicornuate uterus, 1 uterine didelfis, 4 had uterine septum and 2 had uterus subseptus. In the women with fetuses losses after the twentieth week, the free T3 level was significantly higher (p <0.05). Lupus antibodies, protein C, protein S and activated protein C were not associated with RPL (p> 0.05). 2. The level of protein C was significantly higher in pregnant women who had a pregnancy loss after 20 weeks of gestation (p<0.05)As a result; Several factors have been found to be involved in the etiology of RPL. It is important to determine the etiology of RPL to treat some of these factors. Some of these factors affect all types of RPL, but some factors affect a group of characteristics (primary / secondary / tertiary). These factors are also effective on pregnancy termination times.
Collections