İnkontinanslı kadın hastalarda hasta hikayesi, klinik muayne bulguları ve ürodinami bulgularının karşılaştırılması
- Global styles
- Apa
- Bibtex
- Chicago Fullnote
- Help
Abstract
Giriş ve Amaç: Üriner inkontinaslı kadınlarda tıbbi öykü, fizik muayene bulguları ve ürodinamik çalışmanın tanı koyucu değerlerini göterip karşılaştırmaktır. Materyal ve Metod: Bu prospektif klinik çalışma, üçüncü basamak sağlık merkezimizin, üroloji kliniğinde 50 hasta üzerinde gerçekleştirildi. Üriner inkontinans şikayetleri olan kadınlar tıbbi öykü, fizik muayene ve ürodinamik çalışmaları içeren klinik değerlendirmer yapıldı. ürolojik hikaye, klinik değerlendirme bulguları ve ürodinamik çalışma sonuçlarının üriner inkontinans tanısında doğruluk ve geçerlilikleri araştırıldı. Sonuçlar: Klinik değerlendirme sonrasında 14 hastaya (% 28) stress üriner inkontinans, 19 hastaya (% 38) urge üriner inkontinans ve 17 hastaya (% 34) karışık tip üriner inkontinans tanısı konuldu. Ürodinamik çalışma sonuçlarına göre sırasıyla stress üriner inkontinans tanısı alan hastaların sayısı10 (% 20), urge tip üriner inkontinans tanısı alan hasta sayısı 14 (% 28) ve karışık tip üriner inkontinans sayısı 12 (% 24) olarak elde edildi. Son olarak, kesin tanıda 13 (% 26) hastaya stres üriner inkontinans , 18 (% 36) hastaya urge idrar inkontinans ve 19 (% 38) hastaya karışık idrar kaçırma tanısı konuldu. Elde ettiğimiz verileri incelediğimizde, klinik ,ürodinamik ve kesin tanılar arasında pozitif bir korelasyon olduğunu saptadık. ürodinamik ve kesin tanı arasında orta seviyede bir ilişki varken (κ: 0.60), klinik ve kesin tanılar arasında daha yüksek bir ilişki düzeyi vardı (κ: 0.70). Tartışma: Bizim sonuçlarımız ürodinamik çalışmaların rutin bir işlemden öte gelişmiş tanı aracı olduğunu göstermektedir. Işeme günlüğünü de içeren detaylı bir klinik değerlendirme üriner inkontinaslı hasta değerlendirmesinde hala zorunlu, ilk adımdır. Aim and Scope: To evaluate and compare the diagnostic values of medical history, physical examination findings and urodynamic study in women with urinary incontinence.Materials and Methods: This prospective, clinical study was implemented on 50 patients in the urology department of our tertiary care center. Women suffering from complaints of urinary incontinence underwent clinical evaluation including medical history, physical examination and urodynamic study. Accuracy and predictive values of urologic history, clinical evaluation findings and urodynamic study results in the diagnosis of urinary incontinence were investigated.Results: Based on clinical evaluation, 14 patients (28%) were diagnosed with stress urinary incontinence, while 19 cases (38%) had urge urinary incontinence and mixed urinary incontinence was detected in 17 patients (34%). Urodynamic study yielded that numbers of patients diagnosed with stress urinary incontinence, urge urinary incontinence and mixed urinary incontinence were 10 (20%), 14 (28%) and 12 (24%), respectively. Finally, definitive diagnoses were established as stress urinary incontinence in 13 (26%) patients, urge urinary incontinence in 18 (36%) cases and mixed urinary incontinence in 19 (38%) patients. Analysis of our data has shown there was a positive correlation between clinical, urodynamic and definitive diagnoses. The correlation between urodynamic and definitive diagnoses was moderate (κ: 0.60), whereas clinical and definitive diagnoses were highly correlated (κ: 0.70).Conclusion: Our results indicated that urodynamic studies constitute an advanced diagnostic modality rather than a routine procedure. Medical history for micturition and a detailed clinical evaluation is the mandatory first-line step in evaluation of women with urinary incontinence.
Collections